Seçmenin verdiği mesaj neydi?

KÖŞE YAZISI

                                   

                 Türkiye seçim tarihi  sonuçları itibarıyla  ilginç olduğu kadar bir o kadar da verdiği mesajlarıyla kıymetli dönemlerle doludur.Değişik seçim dönemlerinde beklenmeyen seçmen refleksleri, kendilerini siyaset arenasının sahibi görenlerin  hamle ve taktikleri,seçmen iradesini farklı yollarla törpüleme,el koyma veya satın alma,fiziki olmasa da psikolojik baskı,milletin bizatihi sahibi olduğu kurumlarıyla milli iradeye kelepçeler takma,sözüm ona demokrasi işletilerek elde edilen  sonuçlara dahi katlanma ve tahammülsüzlük, bu sonuçları yok sayma-silme-değiştirme-örtme yollarının tercih edildiği farklı seçimlerimiz olmuştur.  Ve dahi neler neler….

                Neyse ki,yukarıda meramımı dile getirebilmek için  farklı kelimeler aradığım kısacası (Arsızlık ve Hırsızlık doğru olanları tenzih ederek) dönemlerine karşı (Arlı-Sade ve Düzgün),seviyeli,neşeli, gerçek demokratik ortamın sağlandığı,seçmen iradesinin düzgün bir şekilde yansıtıldığı,ne pahasına olursa olsun Vatan,Millet ve Demokrasi kazansın diyenlerin sahiplenmesiyle, katılım oranıyla dünyada örnek gösterilecek,şekliyle ve benimsenmesiyle de gurur duyulacak  harika seçimlerimiz de olmuştur.Ve dahi neler neler…

                    Günün sonunda (üzerinden tamı tamına 5 gün geçen) 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerine dönecek  olursak her yönüyle mükemmel olmasa da, sağına –soluna-merkezine,ötesine,berisine, radikalına,liberaline,milliyetçisine,radikaline ve özellikle hırsına ve kibrine yenik düşenlere verdiği mesajlar  ile (Millet İradesi) bu seçimde mükemmel üstü sonuçlarıyla tarihteki yerini almıştır.Tam da şu noktada sağduyulu ve sandığa sahip çıkarak dünyaya örnek olan seçmene büyük bir teşekkür göndermek istiyorum.Çünkü hak ediyor ve ders veriyor kardeşim.Bir kaç istatistik bu söylediğimi doğrulayacaktır.Demokrasi ve ilericilikten bahseden bazı ülkelerin  seçmenleri  katılım oranları şu şekildedir. Türkiye yüzde 86,2 oranıyla Avusturya’yı takip ederken, ABD yüzde 62,8, Almanya yüzde 76,6, Birleşik Krallık yüzde 67,3, Avustralya yüzde 89,8, Brezilya yüzde 79,4, Fransa yüzde 46,2, Güney Kore yüzde 66,1, İspanya yüzde 66,2 ve İtalya yüzde 63,7 dir.31 Mart 2024  Mahalli İdareler seçiminde dillendirilen  katılım oranının düşüklüğü bile (Yüzde 78 +) bir çok ülkenin yüzdesinden daha yüksektir.Gurur duyulması gereken önemli bir sahiplenmedir.Evet katılmayan bir oran,küskün bir kitle ve tepkili bazı gruplar olmuştur.Önemlisi bu muzdarip olduğumuz katılmayan seçmenin neden katılım sağlamadığını ve katılım sağlayan kesimin hedef ve taleplerini iyi irdelemek gerekir ve mesajını doğru okumak lazımdır.Seçim sonuçlarının kimlere,nasıl bir mesaj verdiğine ve bu mesajların nasıl algılanması gerektiğine,bu mesajın doğru veya yanlış okunması durumunda nelere mal olacağına kısaca değinmek isterim…

31 Mart 2024 seçim sonuçları:

1-Türkiye’de bundan sonra siyaset sağ ve sol (ABD’de ki gibi,Cumhuriyetçiler ve Demokratlar) iki kutuplu bir yapıya büründüğüne işaret edilmiştir.

2-CHP ve sol kanat iddiasız başarı elde etmiş,birinci parti olmuş ve toplumdan kredi almıştır.

3-Yeniden Refah Partisi bu seçimin kazananı ve şampiyonu olmuştur.

4-İktidarda olan başta AKP ve Cumhur İttifakı sarı Kart almış ve ikaz edilmiştir.

5-İddiasız ve projesiz sahaya çıkan diğer bütün partiler sahadan silinmiştir.

6-Bütün olumsuzluklara,6’lı masanın dağılmasına rağmen seçmen dağılmamış ve düğüne gider gibi iradesine sahip çıkmıştır.

31 Mart 2024’ün seçimini şekillendiren sebepler:

1-Toplumsal,sosyal ve kucaklayıcı yaklaşım etkili olmuştur.

2-Doğru Aday ve isabetli projeler öne çıkmıştır.

3-AKP’nin ve DEM Partisinin seçmenleri tepki olarak (bir kısmı) sandığa gitmemiştir.

4-Ekonomi-dış politika-doğru-yanlış aday tespiti-teşkilatlar-sosyal-siyasal-şehir ve bölge dinamikleri-emekli ve bir çok sayabileceğimiz etmenler birilerine kayıp,bir diğerine kazanç getirmiştir.

5-Toplumdan kopuk yaşamak, fildişi kulelerden millete bakmak, kucaklaşmak yerine kutuplaştırma siyaseti tutmamıştır.

6-Yanlış ve tutarsız vaatler (Cennette tapu hariç her şeyin vaadi verilmişti) kabul görmemiştir.

7-Kibir, ulaşılmaz,hassasiyetleri göz ardı etmek,seçmeni ve bir çok değeri hafif görmek batırmıştır.

8-Tarihte bazı partilerin (CHP) ilk olarak kazandığı bazı yerler “Adıyaman-Afyonkarahisar vs.) adayların millete dokunmanın ve içinde  olmanın  sonucuyla elde edilmiştir.

TESPİTLERİM:

               Sağduyulu benim canım seçmen kardeşlerim bu sonuçlarla “Kutuplaştırma İklimini” söndürmüştür. İktidar ve Muhalefete kendinize gelin , toplum ve ülke yararına çalışın demiştir.AKP’ye Sarı Kart göstermişken, sana hala güvenebilirim lakin senden başka bu milletin evladı olan  CHP’ye  ve YENİDEN REFAH PARTİSİ’ne oy verebilirimi hatırlatmıştır.Haaa Sarı Kartı açıklayayım Nedir? Sarı Kart…

                 Yerel Seçimler sarı kart olarak bilinirken, Genel Seçimler ise Kırmızı Kart anlamına gelmelidir. Sarı Kart uyarı iken,Kırmızı Kart ile oyun dışı kalınarak takımın bütünlüğünü bozmaktır. Evet bir çok kesim AKP’ye gösterilen bu  sarı karttan bir şekli ile  bahsetmektedir.Fakat ben biraz daha bunu ileriye taşıyarak,bence bu kartın yanında AKP’nin Stoperi “ Futbol takım oyununda Stoper, en arkada duran, sağlam,topu durduran ve rakip sahaya topu yollayan” kendi kalesine GOL atmıştır.AKP’nin ortaya çıkan durumu  böyle okumasında yarar görüyorum… İşin ilginç tarafı AKP’ye daha önce de (2019’da) sarı kart gösterilmişti lakin,sayın Cumhurbaşkanı’nın karizmatik ve partisine göre daha önde olan başarısının arkasına saklanarak durumu geçiştirmişlerdir.Ayrıca AKP girdiğim bütün seçimleri zaten kazanmışım,20 yıldır iktidar oluyorum’ un meyvelerini oturduğu yerde tüketirken,teşkilatları yorulmuş,ulaşılmaz olmuş ve gözlerini dünyevi hırslar  bürümüştür.

            Kıymetli okuyucularım…Her başarının altında emek var,uğraş var ve alın teri vardır.Ölçüsü olan gelişir,ölçüsüz olan değişir kaidesi hiçbir zaman eskimeyecektir. Çizgi,dik duruş,davasına inanmak, inandığı şekliyle davranıp yaşamak, istikrar,doğruluk,teşkilatı görmek,bilmek ve onlara kulak vermek,doğruya doğru-yalnışa yanlış diyebilmek ve doğru hedefe sağlam adımlarla gidebilmek başarıyı getirmiş ve her daim getireceği unutulmamalıdır.

 

UYARIMDIR:

A-Hükümet yoksulun, fakirin,işçinin,memurun,esnafın,emeklinin ve sabit gelirlinin durumunu hiçbir şekilde göz ardı etmemeli ve bu kesimleri “vergi geliri” olarak görmekten vazgeçmelidir.Yüzlerce gayrı menkulu olupta hiç vergi vermeyenleri veya vergi kaçıranların peşine düşmelidir.Asla ve kat’a hak etmeyenlere vergi affı getirmemelidir.Aksi durumda “Reis’in dediği gibi” güneş görmüş buz misali erimeye devam edecektir.

B-İstisnasız başarı elde etmiş olan Yeniden Refah Partisi,kıt veya hiç olmayan bütçelerle girdiği bu ikinci seçimde başarısına başarı katmıştır.Dolayısıyla bu başarının devamını istiyorsa,elde ettiği Belediyelerde davasına uygun “Milli Görüş Belediyecilik “çalışmalarıyla 94 ruhunu yakalamalıdır.Hiç bir şekilde İktidar veya Muhalefetin başarısızlıklarını bekleyerek buradan kendine bir alan oluşturma yoluna gitmeden hedeflediği 2028 iktidarına odaklanmalıdır.Bu saatten sonra Yeniden Refah Partisi’nin başarısının önüne kimse geçemeyeceğine göre,toplumun beklentilerine “Hekim Hassasiyetiyle” yaklaşmalı teşhis ve tedaviyi doğru yapmalıdır.Sonuçlar hiçbir surette “şımarıklığı getirmeden,yaraya basit pansumanlarla değil “ “Önce Ahlak ve Maneviyat” hassasiyetiyle hareket ederek yaklaşmalıdır.

C-Seçmenin, CHP’ye verdiği krediyi önümüzdeki süreç içerisinde nasıl kullanacağını görmeden ön yargı ile yaklaşmak etik olmadığını düşünüyorum. Fakat CHP’nin yapısı ve geçmişi elde ettiği başarıyı gölgede bıraktığı gerçeğini örtemez.Şöyle ki,CHP’nin hiçbir zaman ülkeyi yönetme derdinin olmadığını ve her daim iç karışıklıklarla uğraşacağından  fazla bir başarı elde edeceğinden son derece şüpheliyim.Bu da başarılarıyla ortaya çıkan ve tek ümit gibi görünen Yeniden Refah Partisi’nin yolunu şüphesiz açık tutacaktır.Tabi ki CHP (şayet) kendini değiştirmemişse…

SONUÇ YERİNE:     Bana göre dünya tarihinin en iyi yazarlarından biri olan Rus yazar Lev Tolstoy … “Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil,göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir” “Kimseyi küçümseyecek kadar büyük değilsin.Çünkü gün gelir küçümsediğin her şey için önemsediğin bir bedel ödersin”..Peki ya,

 Üstad Necip FAZIL..”Yola çıktıklarını, yolda bulduklarınla değiştirirsen,hem yolunu kaybedersin,hem de dostunu” sözleri ne kadar anlamlı olup bir çok şeye ışık tutmaktadır değil mi?. Benden de şu söz “Yola çıktıklarını yolda bulduklarınla değiştirirsen,dönüş yolunda selam verecek kimseyi bulamazsın” işte bütün mesele bu..

Kalın sağlıcakla…