Seçimlere Doğru Listeler!

KÖŞE YAZISI

30 Mart yerel seçimler için siyasi partilerin hummalı çalışmaları devam ederken,  geride bıraktığımız günlerde belki de hiçbir seçim öncesi yaşanmayan bir takım gelgitlere gerilimlere şahit olduk hep birlikte.

İlk kez büyük şehir seçimleri statüsünde seçimlere katılacak olan Mardin’de önce siyasi partilerde başkan adaylarının isimleri noktasında tartışmalar yaşandı.  Ardından da beklendiği üzere büyükşehir belediyesi statüsü ile daha bir anlam ve önem kazanan meclis üyeleri listeleri üzerinde deyim yerindeyse fırtınalar koptu.

BDP’de Büyükşehir adayı olan Ahmet Türk’ün yaşanan liste krizinden dolayı neredeyse adaylıktan bile çekilme durumuyla karşı karşıya kaldığını ulusal gazetelerden bile okuduk. Listelerde yaşanan kriz öylesine büyüktü ki, kimi büyükşehir başkan adayı olarak müracaat ettiği siyasi partiden istifa ederek farklı bir partiden meclis üyeliği için adaylıkta bulundu, kimi ise listede adını göremediği için kendini yakma teşebbüsünde bulundu. Bazıları ise duruma sessiz sedasız tepki göstererek çareyi üyesi oldukları siyasi partilere yazdıkları istifa dilekçelerini göndermekte buldu.

Liste ateşi adayları sarmıştı sarmasına ancak bu adayların müracaat ettiği partilerin yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda dumanlı bacaların iki siyasi partide olduğu görüldü.

BDP’de kopan fırtına partinin izlediği siyasi çizgi dışından gelip, parti listesinde yer bulan isimler üzerinde yoğunlaşırken, eleştirilerin bir diğer tarafı da BDP’nin her seçimde istikrarlı olarak arttırdığı kadın kotasına idi. Kadın adayların çokluğundan yakınan BDP’liler, doğrusu konuya olan tepkilerin adresi noktasında da gerçek manada şikayetlerini iletebilecek muhatap bulamamaktan yakınıyorlardı.

AK Parti’de ise durum çok daha farklıydı.  

AK Parti’de tepkilerin odak noktasında teşkilatlar vardı. Teşkilatların partinin kuruluşundan bu yana hizmetlerde bulunan ve partinin bir neferi gibi çalışıp, hizmet ettiği halde günü geldiğini düşünerek daha aktif görev talebinde bulunanların listede isimlerini bulamamalarından kaynaklıydı.

Teşkilatların küçük düşünerek büyük kaybetmeyi umursamadıklarını düşünen kimi aday adayları, her seçim öncesi duymaya alıştığımız, “En kötü liste” ifadeleriyle bu sefer de kulaklarımızı adeta bombardımana tuttu.  Bu kez ve gerçekten bizlere de tuhaf gelen  yanlışları yazmamız gerektiğini ve bu duruma sessiz kalmamamız gerektiği üzerinde bizleri dolduruşa getirmek isteyen söz konusu aday adaylarının unuttuğu bir konu vardı. Ki bu da bizim herhangi bir partinin neferi değil de gazeteci olduğumuz noktasıydı.

BDP’deki tartışmalar kapalı devre yayınla parti içerisinde devam ederken, AK Parti’deki tepkiler nispeten ulu orta tartışılmaya devam ediyor.  AK Parti’nin çatısı altında çalışmış, çeşitli fedakarlıklarda bulunmuş bir takım emek sahibi insanların adeta partiden uzaklaştırılmak istenircesine görmezden gelindiği iddiaları havada uçuşuyor. Kimilerine göre bu tercihlerle ve özellikle iktidar partisinin Mardin ayağında  siyasetin adayları da geleceği de yeniden dizayn edildi. Kimi AK partililere göre ise, hiç hak etmediği halde bir takım kişiler listelerde seçilebilecekleri garanti yerlere yerleştirildi.

Doğrusu yazdığım bu gibi makalelerde isim yazıp, yazılarımı şahsileştirmekten kaçınırım. Yine öyle yapacağım; Ancak, o kadarını yazmamı lütfen mazur görün, AK Parti’de Artuklu meclis üyeliği listesinin tepe noktasındaki isim üzerine olumlu-olumsuz çok fazla eleştiri geldi. Ancak, yaptığım araştırmalarda söz konusu kişi özellikle ilgili listede isminin yeralmasını istemediğini defaatle ilgili kişilere belirtmesine rağmen ismini en tepe noktada bulması ile  adı bende saklı bir Avukatın gerek sistem üzerinden gerekse de Parti binasına giderek meclis üyeliği için resmen müracaatta bulunup, bankadaki parti hesabına gerekli parayı yatırıp, dekontunu da ibraz etmiş olmasına karşın müracaat edenlerin arasında  bile ismini bulamaması bana göre başlı başına bir skandaldı.

Listelerin açıklandığı günlerde Türkiye genelinde; AK Parti’de yanlışlıkların olduğunu ve kopan fırtınalar ve bu fırtınaların beraberinde getirdiği yol ayrımları ve istifaları basındaki haberlerden günlerce okuduk, okuyoruz. Ancak bu yanlışların Mardin ayağında belki bilmediğimiz ya da duymadığımız daha ne çok yanlışlar var kim bilir. Duyduklarımızın ve yukarıda örneğini verdiğim istemeyen ile isteyenin durumu sizi bilmem ama bana farklı bir ironi konusu olarak geldi.

Önümüzdeki günlerin daha bir çok şeye gebe olduğu aşikar. Bizler kendimizi şaşırmamaya hazırlıyoruz!...