ŞAM’IN GÖZYAŞLARI Ne Zaman Dinecek?

KÖŞE YAZISI

Arap dünyasında başta gelen işsizlik, gıda enflasyonu, siyasi yozlaşma, ifade özgürlüğü, kötü yaşam koşulları gibi pek çok sorun karşısında önce Tunus’ta 17 Aralık 2010’da Muhammed Buazizi’nin kendini yakmasıyla “Arap Baharı”başladı.

Daha sonra gösteriler Mısır, Yemen ve Libya’ya yayıldı.

Tunus’ta Zeynel Abidin Bin Ali, Libya’da Muammer Kaddafi, Mısır’da Hüsnü Mübarek, Yemen’de Ali Abdullah Salih devrildi.

Fas, Irak, Cezayır, Lübnan, Ürdün, Kuveyt, Umman ve Sudan’da gösteriler gerçekleşti.
Cubuti, Moritanya, Filistin, Suudi Arabistan ve Batı Sahra’da küçük çaplı protestolar meydana geldi.

Arap Baharı gösterileri hükümet yanlısı milisler ve ordular tarafından şiddetle bastırıldı.

Suriye halkı 15 Mart 2011 tarihinde barışçıl gösterilere başladı. 29 Temmuz 2011’de rejim güçleriyle ÖSO arasında silahlı çatışmalara dönüştü.

13 yıl süren iç savaşta 585 bin insan öldü. İçerde 6.6 milyon insan göç etti. Ülke dışına kaçan 5.6 milyon kişi mülteci durumuna düştü.

Bu popüler hareketler yolsuzluğu sona erdireceği, siyasi katılımı sağlayacağı, büyük ekonomik eşitsizlikleri gidereceği yönündeki umutlar uzun sürmedi. Yemen de askeri müdahalenin yanısıra Irak, Libya, Suriye ve Yemen’de iç savaşlar patlak verdi. Sudan’da dış müdahalelerle birlikte iç savaş sonunda ülke parçalandı.

Başkent Şam ve çevresin Esed rejimi, İdlib ve çevresinde SMO, Küzey Doğu (Rojeva) da PYD alan hakimiyeti kurdu.

Image description

Suriye’deki durum tarihin kaydettiği en dramatik iç savaşlardan biri oldu,

Ülke olarak İran, Rusya ve Amerika askeri güç bulundurarak iç savaşa müdahil oldular.

Türkiye 911 km olan Suriye sınırında 29 Mart 2017’de Fırat Kalkanı, 20 Ocak 2018’de Zeytin Dalı, 9 Ekim 2019’de Barış Pınarı adlı üç askeri harekat düzenleyerek gelen saldırıları önlemek için yer yer tampon bölge oluşturdu.

HTŞ (Şam Kurtuluş Ordusu) ve SMO (Suriye Milli Ordusu) nun başlattığı saldırılar sonucunda 8 Aralık 2024 tarihinde Şamı’ı ele geçirmeleriyle 61 yıllık Baas ve 53 yıllık Esed rejimini devirdi.

Suriye’de başta Arap, Kürt ve Türkmen’lerden oluşan demografik yapıya sahiptir. İnanç olarak halkı Sünni, Nusayrı, Alevi ve Dürzilerden oluşmaktadır.

Baba Hafız, oğul Beşar Esed’in Nusayriliğe dayalı kurduğu azınlık diktatörlüğü ülkedeki hakimiyetini büyük ölçüde kaybetti.

Ancak baskı, zülüm, tutuklamalar, gözaltında kaybolmalar adeta ülkeyi bir işkence haneye çevirmişti. Başta Sednaya cezaevi olmak üzere tutukevleri birer zulüm ve yoketme merkezlerine dönüştürülmüştü. Bu zindanlara ait hikayeler insanın havsalasının zorlandığı uygulamaların gerçekleştiği en acı dramlara tanıklık ediyordu. İnsanın aklına Amerika’nın Guantanamo ve Irak’taki Ebru Gureyb cezaevlerinde uyguladığını insanlık dışı, vahşi, iğrenç, aşağılık hafızalardan silinmeyecek işkenceleri hatırlatıyor.

“Zulüm ile abad olunmaz” hakikatı yine ortaya çıkacaktı. Şam merkezli tarih ve medeniyet havzası şanlı bir kıyam ile ayağa kalktığında diktatör Beşar Esed müttefiği olduğu Rusya’nın başkenti Moskova’ya kaçtı.

İdlib bölgesinde yönetim tecrübesi oluşan HTŞ lideri Ahmet Eş-Şara yönetimin başında bulunuyor.

Yakılan, yakılan zaten yetersiz olan altyapısı tahrip edilen viraneye çevrilen,

Son dönemde bölgede varlığını genişletme stratejinin bir parçası olarak Şeh dağının dahil edildiği Golan tepeleri İsrail Siyonist rejimin işgalinde olan,

Büyük-küçük çok sayıda silahlı gurubun bulunduğu,

2 bin ABD askerinin şemsiyesi altında bulunan petrol bölgesi Rakka, Deyrzor ve Haseki’nin içinde bulunduğu ülkenin dörtte biri PYD’nin kontrolü altında bulunan,

Geçmiş rejimden kalan uluslar arası ambargo altında bulunan,

Askeri kapasitesini oluşturan tesisleri, silah cephaneleri, hava ve deniz üsleri yüzde seksen İsrail tarafından saldırıyla yok edilen,

Beşeri kaynağı ve ekonomisi enkaza çevrilen bir ülkeden söz ediyoruz.

Dış güçler parçalı etnik ve inanç guruplarını araçsallaştırarak etkinliklerini devam ettirmek isteyeceklerdir.

Bölgedeki Arap ülkeleri kendi halkına model oluşturma gerçekliğini boğmak isteyecekleri, özellikle sermaye dayalı politikalar izleyeceklerini söylemek mümkündür.

Enkazın kaldırılması, insanların ülkeye dönmesi için altyapının, ekonomik ve sosyal olarak elverişli hale getirilmesi çok emek, çaba, yönetim kabiliyeti, maliyet ve zaman gerektirdiği aşikardır.

Azınlık Nusayrı diktatörlüğü zulmü altında Suriye halkı çok can verdi, göz yaşı döktü.

Image description

Yukarıda anlattıklarımız bilinen şeylerdir. Peki bundan sonra ne olacak?

Şam camiindeyiz ama şimdi değil!

Şamın göz yaşları dinecek ama şimdi değil!

Suriye toprağının müslümanların kanıyla sulandığı bugünden sonra!

Peki Şam’ın göz yaşları ne zaman dinecek!

Yahudi sapkın yönetici Herod Antipas’ın Hz.Yahya’yı niye öldürdüğünü anladıktan sonra,

Miraç yurdu, etrafı kutlu Mescidi Aksa’yı barındıran Kudüsü fethetmeden önce halkına eman veren Hz. Ömer’in mefkûresi anlaşıldıktan sonra,

Başı Şam’da defnedildiği rivayet edilen; Dedesine çok benzeyen, çiçek demeti, Kerbela şehidi Hz. Hüseyn’in hileyle halkı tahakküm altına alındığı otoriteye kıyamı anlaşıldıktan sonra,

Zalimin karşında dik duruşun ve mesajın taşıyıcısı Zeynep'in sözlerinde latife gözünde yaş kuruduktan sonra,

Binlerce ashabı kiramla birlikte Şam’da medfun Peygamber müezzini, küfrün işkencesine karşı Ahad, Ahad! nidasıyla direnen Bilal-i Habeşinin sedasını duyduktan sonra,

Kasiyun dağı eteğinde meftun hikmetlerin yuvalarını açıklayan küfrün işgaline karşı kahramanlık gösteren Muhyiddini Arabi’nin ilim ve irfanı cem etmesi anlaşıldıktan sonra,

Nakşibendi tarikatının Halidiye kurucusu Hakk’a ulaşmayı amaç edinen Şam’da medfun Mevlana Halid’i Bağdadi (Şehrezuri el-Kürdi)’nin irfanı anlaşıldıktan sonra,

Şam Emevi camisinde medfun “Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarıyla savaşamazlar”, diyen Şarkın Sultanı Haçlıları yenerek Kudüs’ü fetheden Selahaddin’i Eyyubi’nin basiret, feraset ve cesareti anlaşıldıktan sonra,

Üstat Bediüzzaman’ın İslam aleminin geri kalma sebep ve çarelerini konu edindiği Şam Emevi Camisinde verdiği hutbede insanlığı Allah’ın yoluna, İslam’ın aydınlığına ve Peygamberimizin güzel ahlakına davet ettiği sosyal projesi anlaşıldıktan sonra,

Türk, Kürt, Arap ve Farslar güçlerini birleştirip ırkçılık zindanından kurtularak, Tevhit sancağı altında toplandıktan sonra,

Batılı izimlere göre değil, kedi tarihi birikimiz, kültürel müktesebatımız ve inanç değerlerimiz temelinde hakkaniyet ve adalete dayalı herkesi kucaklayan bir düzen kurduktan sonra,

Şam’ın ve Suriye’nin göz yaşları dinecek.

Image description

İşte o gün, evet işte tam o gün Kasiyun dağının zirvesinden Şam’ı şerifin merkezinde dönen ışık huzmelerini seyredip kardeşlik ve zafer şarkılarını hep birlikte söyleyebileceğiz.