Sahurda Hava Köprüsü ...

Yıllar önce Edirne Lalapaşa'da bazı muhalif mahallelerin nasıl da altyapıdan yoksun bırakıldığını,Bulgaristan- Türkiye
sınırındaki Hacılar Köyü karakolunun da TSK'nin denetlenememesi
nedeniyle sınır boyu karakol mutfaklarını dolayısıyla hakları çiğnenen
çocuklarımızın sofrasında yoksulluğu yaşattıklarının bir başka versiyonu
yaşanıyor günümüzde,Ramazan'da Mardin'de.
Mardin'de birileri eğrisiyle-büğrüsüyle ulaşıma yolu açar hava
serinlemeden,zift üzerine dökülen mıcırın siyah renge bürünmesiyle
asfalt denen 'Mardin'liye minnet' olan yatırımın bugünkü Karayolları
olanaklarının kısıtlı olmasıyla mı mevsimlik,yoksa birilerinin bu
yoldan/yollardan nemalanmasından mı onlarca yıl hep Karayolları
Bakımevi(?!)
Sahralardan ve kuraklıklardan üzerimize gelen tozlar yetmezken 'on
beş gün' deyip Yeniyol'dan soluduğumuz tozları hala deneyimsiz ellerden
onlarca yıl yutturmaya kalkışmak,suları kesmek ödül mü sizce?
Belki de ülkemizde 1970'lerden önce başlayan Mardin-Diyarbakır
Karayolu'nun 2011'e kadar devam eden yapım-onarım çalışmaları gibi hiç
bitmeyecek,birinden/öbürüne devren 'Bundan sonrası SANA!.' gerçeğini
devlet politikaları haline getirmek niye,Mardin-Urfa şehirlerarası yolu
ne zamana?
Yerelimizin eski/Yeniyollarında ne olup-bittiğini düşünüp,iftar
sofrasında her şeye rağmen 'iftar duası' için ellerini semaya(gökyüzüne)
kaldıran büyüklerimizin akşamdan gökyüzünde uzun aralıklarla
seyrek başlayan uçak trafiğinin 'sahur vakti'nde beş/on dakika
aralıklarla nasıl da hava köprüsüne dönüştüğünü 02.08.2011 gecesini
03.08.2011'e bağlayan günde hepimize ''Hiç de böylesi yaşanmamıştı!..''
dedirtecek kadar yoğun ve yorgun bir Mardin Hava Köprüsü.
Burdan insanoğlunun gördüklerini/duyduklarını sorgulaması önem
kazandığı gibi kurulan köprünün öbür ucunu bir gecede otuz yedi uçağın
ki yansıttıkları ışıkla hacimlerini belirgin kılan çoğu nakliye uçakları
olup,geriden gelip eşlik eden silik loş yansımalı bilmece uçakların
geçip/gitmesi sizce de garip değil mi?
Biz bunları Irak operasyonlarından hatırlar gibi ister-istemez ya
bir bölgenin ısıtılmasına ya da hala ateşi devam eden bir coğrafyanın
daha da yüksek ateşle yeniden tutuşması bizleri tasalandırmıyor/ endişelendirmiyor mu?
Evet 2009'da ve 2011'in baharında komşularımız ve birçok ülkeyle
uluslararası taşımacılık ve kargo gibi önemli anlaşmaların
yapıldığı,protokollerin imzalandığı hatta haftada toplam yetmiş iki
sefere imza atıldığını da öğrendik ancak yetmiş iki seferin aynı
güzargaha,aynı koordinatlara yapılacağı;köprünün bir ucunun Türkiye
diğer ucunun Irak-İran olabileceği doğrultuda kanıların gerçek
olup-olmadığının sorgulanması gerekmiyor mu?
Ülkemizin,halklarından gizleyerek taşaronluk yapmasını,emperyal
emellere ortak ya da karakol olmasını bunca deneyimlerden hele hele
'usta' lıklardan sonra yakın/uzak coğrafyalarda savaşa/savaşlara
malzeme taşıyıp,sahurda hava köprüsü kurmak gibi garabetlere girmelerin
faturasını hep kadınlar,gençler ve emeği ile onlarca yıl yoksulluk
sınırlarında yaşayanların ellerindeki faturalar daha şimdiden görünür
gibi ustam!..
Gel gör ki 'A-Takımı' US(T)A lar,kendilerini usta diye tanımlayan
kalfa olamamışlara ilk görevendirmeyi yaptı bile!..dersek
şaşırmayalım,çünkü önümüzdeki günlerde kurulan sahur köprülerinin bir
ucunun Suriye olduğunun sinyalleri ABD'nin sözcülerinden çok açık ve net
bir şekilde Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu'nun ziyaretleriyle
de saklanmaya çalışılan gerçeklerin yavaş yavaş gün ışığına
çıkacağı/çıkabileceğinin ipuclarını verdi bile...
Bu ara İran'ın Kandil'e olan ziyaretlerinin turistik ziyaretler
katagorisine girmediği,yapılan üçlü-dörtlü ittifaklarla sahur hava
köprülerinin Barzani'ye neler kazandıracağını,Bağdat Yönetimi'nin
sessizliğini 'hayra alamet'diye gören var mı?
Olup-bitmeyenlerin üstü örtüldüğü için değil mi ki birçok organize
güç ve uzantılarının savaş kışkırtıcılığı yaptıkları,çözüm süreçlerini
geciktirerek, engellediklerinden değil mi ki çözümsüzlük yüklü kargolarla sahurlarda hava köprüleri oluşturduğu?
'Ustalık Dönemi' kaçırılmak istenmiyorsa Mardin yerelinin anlamlı
bir özdeyişiyle bitirip,kurulacak köprülerin 'gönülden-gönüle' kalıcı
olması dileklerimizle...
'' Let roh ır-raHa un-devvir al-çeKeçiKe ! ''
(Değirmen elden giderse mandalları arayıp,dururuz!)
Mustafa İSLAMOĞLU
23.08.2011 / 11:42BU YAZINIZDAN DOLAYI SİZİ TEBRİK EDİYORUM.BU TÜRDEN DUYARLI YAZILARINIZIN DEVAMINI CANI GÖNÜLDEN İSTİYORUM. OKURKEN İNSAN UNUTTUĞU BAZI ANENELERİ HATIRLIYOR.(RAHITIR RAHA INDEVIR ALA ÇEKEÇİKE.) İNŞALLAH İYİ ŞEYLER OLUR SİZİN DEĞERLİ YAZILARINIZDAN SONRA.SELAMETLE KALIN. İYİ RAMAZANLAR.
Çiya mazî
11.08.2011 / 11:13Spas, Şükran Teşekkürler. Facebookta paylaştım.