Sağlıkta Çözüm Mü, Şikayet Mi?

KÖŞE YAZISI

       Sağlık ve sağlıkta insanı merkeze koyan çözüm odaklı idarecilik belki de ihtiyaç duyduğumuz en önemli mevzulardan biridir.

             Kamu Hastaneleri genel sekreterliği görevine milletvekilliği görevinde de bulunuş, işin ehli meslekten gelen bir hekim geldi. Gelenin milletvekilliği yapmış olması ve hele dönemin sağlık bakanının referansıyla gelmiş olması hem siyasilerde, hem bürokratlarda, hem de sağlık alanında faaliyet gösteren herkeste güçlü bir umudun oluşmasına neden oldu.  Mardinimiz adına bu anlamda önemli iyileştirmelerin olabileceği beklentisi de ayyuka çıktı tabi.

Günlük sağlık hizmetleri öyle ya da böyle yapılıyor ama halkın beklentisi; geçmiş dönemde milletvekilliği yapmış olan kıdemli bir hekimin genel sekreterliğe getirilmesi sağlık alanında güçlü bir sinerji yaratacak olmasıydı. Bundan daha doğal bir beklenti de olmazdı zaten.

8 ay kadar bir süre önce sayın genel sekreterimizle özel bir toplantıda sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için yapılması gerekenler üzerine görüş alışverişinde bulunmuştuk. Sayın genel sekreterimiz, tebessümü eksik etmediği simasıyla içinde bulunduğu sıkıntıları anlattı ama hep bir yerlerden, birilerinden şikayet etti. Kurumsal sinerjiyi, kadro eksikliğini, hastanelerdeki eksiklikleri anlattı ama zamanın en güzel çözüm olacağını söyledi.

Çözüm makamı şikayet etme yeri değildir tabi ama genel sekreterimizin söylemiyle zaman en iyi ilaçtı ve şikayet edilen her şey zaman içinde çözülecekti tabi.

Genel sekreterimizin göreve başlamasından bu yana 18 ay gibi hatırı sayılır bir zaman dilimini geride bıraktık. Ama maalesef ki içimizde büyüttüğümüz umutlarımız, her geçen gün birazcık daha eridi durdu.

Geride kalan onca süreç içerisinde beklenen sıçrama olmadığı gibi bir yığın kavga, bir yığın yetki çekişmesine sahne olan bu alanda yapılması gereken küçük hizmetlerde bile aksamaların yaşandığına tanık olduk.

Bu aksaklıklardan bir tanesini ama hasta ve hasta yakını nazarından bakıldığında belki de en önemlilerinden bir tanesini dile getirmek isterim şimdilik. Tüm hastanelerde olduğu gibi bizim hastanemizde de olması gereken kantin. Olması gereken diyorum çünkü devletin muazzam paralar harcayarak Mardinimize kazandırdığı güzelim hastanemizde bu önemli eksik giderilebilmiş değil!...

Çarşı merkezinden kilometrelerce uzaklıkta olan bir hastanede hastanın ya da hasta yakınının herhangi bir ihtiyacını satın alacağı bir kantinin olmaması sizce de tuhaf değil mi?

Ama kantinin olmamasının gerekçesi ise tuhaflıktan öte bir komiklik.

Sayın genel sekreterimizin gerekçesi neymiş biliyor musunuz. Kantin işletmesine talip olma olasılığı olan tarafların kendi aralarında doğabilecek bir sıkıntıya mahal vermemek. 

             Sayın Genel sekreterin bu komik ve acizlik kokan gerekçesi, kaldırım işgallerini getirdi aklıma.

Uzun yıllardan beri gelmiş geçmiş hiçbir belediyenin yapmadığı yapamadığı bir iş, şuan içinde bulunduğumuz kayyum süreci içerisinde olmaya başladı. Hastane güzergâhı üzerinde bulunan bir takım işgaller belediyenin ve devletin gücü ile kaldırıldı.

Bununla beraber Mardin Büyükşehir Belediyesi Sosyal İşler Daire Başkanlığı hastanedeki bu eksikliği göz önünde bulundurarak Vali Mustafa Yaman’ın da talimatıyla harekete geçerek, her sabah hastaneye gelen hasta ya da hasta yakınlarına seyyar araçla sıcak çorba ikramında bulunuldu. Sorumluluğun ifası olan bu nazik davranış takdir de gördü ama bu nezaket kantin ihtiyacını ortadan kaldırmadı.

             Yine bu dönemde ilimiz bünyesindeki birkaç hastaneye MR, Tomografi ve Mamografi cihazlarının kazandırıldığını da takdir ederek göz ardı etmeden kantin mevzusunda vatandaşların ihtiyaçları doğrultusundaki taleplerini birilerinin olası zorbalığına ezdirmek, genel sekreterlik makamına yakışmadığı gibi kabul edilebilecek bir durum da değildir.

Böyle bir gerekçe aslında devletin acziyetini de ortaya koymuş olur ki devleti vatandaşın gözünde aciz göstermek hiçbir makamın hakkı da değildir.

Eriyen umutlarımızı kaygıya dönüştüren sorunlar sadece kantinle de sınırlı değil. Hastanelerde Otomasyon ve barkot sistemlerindeki sıkıntı, yaşanan kuyrukların yoğunluğu, havalandırma sistemleri, çalışmayan asansörler ve daha sıralayabileceğimiz bir yığın sıkıntı.

Bu sorunların giderilmemesindeki gerekçenin sağlıkta tasarruf yapmaya dayandırılması da koca bir yanlış. Zira hizmet görme alanında halk zarar ederken sağlık alanındaki tasarruflarla geçilen kârın hiçbir değeri yoktur.

Sayın Genel sekreterim 18 aydır bulunduğunuz bu göreve birçok yönden avantajlı bir şekilde gelmiş olmanıza karşı kadronuzu kuramayıp, halkın beklentisi olan sinerjiyi oluşturamadığınız ortada. Hal böyleyken çözüm makamını şikayet etme makamına dönüştürmedeki ısrarınıza anlam vermek mümkün değil.  

Sekiz ay önceki sohbetimizde size birçok cazip teklifin geldiğini ve bu güzelim teklifleri elinizin tersiyle ittiğinizi dile getirdiğinizi hatırlıyorum. Sayın genel sekreterim; size sunulan o cazip tekliflerin hala bir geçerliliği varsa bence değerlendirin artık.

Bu yazdıklarımı yüzünüzden eksik etmediğiniz tebessümle karşılayacağınıza inanarak saygılarımı sunuyorum.