Referandum'da Bilinçli Tercih Yapmak

Referandum nedir? Nasıl uygulanır? Sorularıyla başlayalım…
Referandum; Siyasî iktidar tarafından alınan bir kararın yönetilenler tarafından kabul edilip edilmediğini belirlemek için yapılan halkoylamasıdır. Halkın yönetime doğrudan katılma biçimlerinden biridir. Birçok ülkede çeşitli biçimlerde uygulanır. Referandumun sonuçları hukuksaldır. Çünkü referandum bir yasama organı tarafından hazırlanarak kabul edilen hukuksal bir metnin halkoyuna sunulmasıdır. Türkiye'de bugüne kadar üç kez referandum yapıldı. İlk referandum 27 Mayıs Hareketi'nden sonra oluşturulan Kurucu Meclis'in hazırladığı 1961 Anayasası'nın halkın onayına sunulmasıydı. İkinci referandumsa 12 Eylül 1980'den sonra kurulan Danışma Meclisi'nin hazırladığı anayasanın kabulüyle ilgili olarak yapıldı. Üçüncüsü, 6 Eylül 1987'de 1982 Anayasası'yla eski siyasilere getirilen siyaset yapma yasağının kaldırılması için yapılan referandumdur.
Peki bunlardan neler öğrendik….Bir çok şey öğrendiğimiz kesindir.Gelişen ve değişen ülkelerde ihtiyaca cevap bulmak için belli zamanlarda bu tür uygulamalar olması doğaldır.
16 nisan referandumunda nasıl bir yol izleyeceğiz.Tavsiyem oylayacağımız şeyin içeriğini araştırın,öğrenin ve bilerek oy kullanın.Yakında güzelim Türkiye'mizin evet, hayır oynayacağı zamana geldik sanırım. Daha önce birkaç kez Referandum yapıldı bu ülkede.Anlayacağınız bu işe pek yabancı değiliz yani.Ama sakın ha…Üst paragrafta yazdığım “evet-hayır oyunu” değil bu.Bu bir siyasi parti tercihi de değildir.Bu bir gelecek ile ilgili tasarruftur.Sadece bugünümüzü değil yarınımızı da etkileyecek yaklaşımdır.Özellikle İlk olarak oy kullanacaklar bazı yakıştırmalara maruz kalmamak için bilerek oy kullanmaları gerekir.
16 Nisan’da yapılacak Referandum ile mevcut estirilen hava belli kesimdeki İnsanların kendi Türkiye'lerini yaratma çabaları olarak yansıtılıyor.Bu durum bize zarar veriyor. Toplum olarak bir arada kalmamız gerekli, ama biz sürekli bölünüp duruyoruz. Çatışmaları olumlu yönde çözmek yerine, çözümden sürekli uzaklaşıyoruz.Soruyorum ne yapılmaya çalışıyor?Türkiye bir değişimler ülkesi, dahası hiç bitmeyen değişikliklerin hayatı yaşanılası kılmaktan uzak tuttuğu bir ülke. Bir yeni değişikliğin daha kapımıza dayandığı şu günlerde insan sormadan edemiyor ne zaman bitecek bu işkence diye? Her gelenin toplumu, düzeni, yapıyı kendi isteğine göre düzeltme çabası... Neden? Neden, sürekli bir sonraki sefere tekrar değiştirilecek değişiklikler yapıp duruyoruz? Evet, Türkiye’de bir şeylerin değişmesi gerekiyor; ama bu değişikliklerin herkesi kucaklayan değişiklikler olması gerekmez mi? Peki o zaman biz neden bizi bölen, kutuplara ayıran değişimleri oylayıp duruyoruz?
Şu an itibariyle önümüzdeki anayasa değişiklik referandumunda toplumun farklı kesimlerinin hem fikir olduğu bir nokta bulunabilmiş değil. Diğer bir deyişle, oylayacağımız bu değişiklikler gelecekte güç dengeleri değiştiğinde tekrar değişmeye aday olacak ise,bu boşa kürek çekmek değildir de nedir? Hukuk denilen olgunun Anayasa denilen kurallar bütününün insanca bir yaşam için en iyi olanını keşftemek, yaratmak bu kadar mı zor? Yirmibirinci yüzyılda, uygarlık bunca ilerlemişken elimizdekini en iyiye çevirmek dururken neden sabitleyici değilde iki de bir siyasi konjektöre göre değişebilen kanunlar yaratıyoruz ki?Neden siyasi bir birliktelik sağlanamıyor, ortak müştereklerimizi çoğaltamıyoruz.?
Eğer birileri bizim Türkiye’yi bu şekilde davranarak daha yaşanılır bir ülke haline getireceğimizi sanıyorsa yanılıyor. Çünkü her yapılan değişiklik her iktidar değişikliğinde yeniden değiştirilecekse ne gerek var değişiklik yapmaya. Oysa bizim; hepimizi kucaklayan, hepimiz için yapılması gereken kalıcı değişikliklere ihtiyacımız var. Öyleyse hiçbir işe yaramayacak, aksine yeni çatışmalar, yeni tartışmalar yaratacak değişiklikler için oylama yapmanın ne anlamı var? Çatışma ve ayrıştırmaların olmadığı, gerçekte insanların huzur ve mutluluğunu sağlayacak ve Türkiye’yi dünyada rekabet edebilecek duruma getirecek bir anayasa’yı oylamamız gerekmez mi?.Bunu da bilinçli bir şekilde, başkalarının yönlendirmesiyle değil,siyasi bir düz bakış olmadan geniş bir perspektiften bakılarak düşünceyi ifadeye,ifadeyi uygulamaya hiç kimseyi kırmadan-incitmeden yansıtmalıyız.İlerisi için güzel bir tecrübe ve geçmiş olumsuz tecrübeleri silecek bir yaklaşım sergilenebilirse, böyle bir başarıyı yakalayabiliriz.
İnsan, çok rahat çatışma içerisine girebilen bir varlıktır. Örneğin; arzuları, istekleri, amaçları ve hedefleri ile değerleri, inançları, düşünceleri ve duyguları arasında çatışma yaşayabilir. Kolaylıkla çevresindeki insanlarla kişilerarası ilişkiler üzerinden çatışmalara girebilir. İçinde yaşadığı sistemin kuralları, içinde yaşadığı grupların (ailesi, arkadaş çevresi, iş hayatı, toplumsal yapı vb.) normları veya içinde yaşadığı fiziksel koşullar (hava şartları, coğrafi koşulları vb.) ile çatışma içerisine girebilir.
Görüldüğü üzere; insan, hayatın içerisinde farklı alanlarda pek çok çatışma ile mücadele etmek zorunda kalır ve bu çatışmaları çözebildiği ölçüde mutlu ve huzurlu bir yaşam sürer. Eğer çatışmalarınızı çözemeyen bir birey iseniz onları dışarı yansıtmaya başlayabilirsiniz. Ve sonuçta sürekli öfkeli, kızgın bir insan olup çıkabilir, hem kendinize hem de elinizdeki gücün dozuna göre etrafınıza kan kusturan bir insan haline gelebilirsiniz. Kişisel ve toplumsal mutluluğun özü çatışma çözme becerilerinde yatar.
Öyleyse bugünden tezi yok, Türkiye’nin acilen çatışma çözmek için kullandığı yöntemleri olumsuzdan olumluya çevirmesi gerekiyor. insanları evetçi hayırcı diye asla ikiye ayırmamalıdır.Toplumun farklılığını ayrışma olarak değil, aksine zenginlik olarak görmelidir.Toplumun farklı grupları ve insanları çemberlere ayıran, çatışmaları körükleyen yaklaşımlardan vazgeçilmelidir.Topluma yarardan çok zarar getirecek yaklaşımlar sergilenmesi durumunda,maalesef bu referandum da boşa geçmiş olacaktır.Ondan dolayıdır ki, oranları ve sayıları ne olarak yansıtılırsa yansıtılsın, sonucu ne olarak çıkarsa çıksın en olumsuz şeklinden bile Türkiye bu durumu olumluya çevirmesini bilmelidir.Böyle bir güce,yapıya ve tecrübeye sahip olduğumuzu zannediyorum. Bu da siyasi olarak söz sahibi olan kişilerin becerisi ve ferasetlerine bağlıdır.
Önümüze konulan anayasa değişim oylaması Türkiye’yi kamplara bölecek ideolojik bir oylama havasına getirilmiş durumda. Bizden kendi mahallemizi seçmemiz veya o mahalleyi desteklememiz isteniyor. Sakın ha..Bu duruma düşmeyin.Bilinçli ve kutuplaşmadan bu oylamayı atlatmasını bilmelisiniz.Asıl önemli olan ayrılmamaktır. Toplum olarak birlikte kalmak ve birlikte hareket etmektir. Ülkemiz için iyi olanı, herkesin kucaklayacağı bir değişikliği hep birlikte gönül rahatlığı ile geçekleştirmek varken; bizi bölüp parçalayan bir değişiklik hayırlı, yararlı ve geleceği olan bir değişiklik değildir. Çünkü ben artık üzerime giydiğimle komşumu, arkadaşımı, eşimi, dostumu, ülkemin insanını diğeri haline getiren seçimler ve tercihler yapmak istemiyorum. O nedenle; anayasa değişikliğine birbirimizi dışlamadan,farklı göstermeden tercihimiz ne olursa olsun sandığa gitmeliyiz.
Değerli okuyucularımız daha önceki bir çok yazımda “Dünya değişiyor-Türkiye’de değişmek zorunda” hatta değişimden korkmamamız gerektiğini dile getirmiştim.Korkmamız gereken olumsuz durum insanların farklı farklı kutuplara ayrıştırılmasıdır.Bu durumun önüne geçmeyi becermeliyiz.İnsanın fıtratı gereği sahiplenme,yön verme ve söz sahibi olma yani isteklerde sınırsızlık bir yapıya sahiptir.Ülkemizin geçmiş siyasi tarihine baktığımızda, siyasi iktidarlar var olan mevcut sistemin üzerine bir şeyler koymak, muhalefetin de kendine göre bazılarına karşı çıkışını her görmüşüzdür.Fakat siyasi tarihimiz içerisinde bu hamleler çoğu zaman bazı bedellere sebep olmuştur.En kötü bedel de insanların birbirlerinden uzaklaştırılması olmuştur.
Dolayısıyla şimdiler de de insanların kendi Türkiye’lerini yaratma çabaları diye yansıtılmaya çalışılan uğraşların sivrileştirilmesi, bu yaklaşıma karşı farklı bir sivrileştirme çabaları toplumun geneline ve bize zarar veriyor.Asıl olan toplum olarak bir arada kalmamız gerekirken, en basit şekli ile davranışlarımızda ve söylemlerimizle sürekli bir şekilde bölünüp duruyoruz. Çatışmaları olumlu yönde çözmek yerine, çözümden sürekli uzaklaşıyoruz. Eğer farklılıklarımızla birlikte bir arada yaşamayı beceremeyeceksek daha fazla tartışmaya gerek yok diye düşünüyorum.Eğer herkes kendi grubu içerisinde istediği değişikliği istediği gibi yapacaksa,herkesin kendine göre bir mahkemesi, anayasası, eğitim, sağlık, ekonomik sistemi olacaksa ve bu düşünce devamlı hasıl olacaksa farklı bir Türkiye’den bahsediyoruz demektir.Aksi durum halkın çoğunluğunun tercih ettiği ne varsa ona uymak ve diğer kesimi mutlu etmek için genişletmek gerekir.Bunu başarabilirsek ki, başarabilecek bir yapımız,geçmişimiz ve tecrübemiz vardır.Böyle olursa kavga da olmaz gürültü de. En azından nasıl bir ülkede yaşayacağımızı biliriz. Nasıl bir geleceğimiz olacağını biliriz. En azından her attığımız adımda birilerini yaralamaktan vazgeçmiş insanlar oluruz; ki bu bile Türkiye’de yaşamı bir miktar mutlu kılmak için yeterli olacaktır.
Çünkü yeterince birbirimize vurduk. Yeterince birbirimizin içini kanattık. Artık birbirimize sarılmalı, dolayısıyla kucaklaşmalıyız. O yüzdendir ki; anayasa değişiklik tercihine toplum olarak firesiz katılım gösterelim.Maddeleri bilinçli ve sağduyu ile okuyalım,inceleyelim,yorumlayalım ve ona göre tercihimizi yapalım.Tercihlerimiz ne olursa olsun fark etmez. Gerçekçi değişiklikler yapılmasını, ülkemizin birliğini ve beraberliğini korumak adına bizi birbirimizden ayırmayacak yeni yapılanmaların oluşturulmasını talep edelim.
Bir gerçek durumu asla ve asla gözden kaçırmamak gerekir.Dünya daki küresel güçler belliki, gözlerini ve yönlerini başta Türkiye ve İslam coğrafyasına çevirmiş durumda.Doğa boşluk kabul etmiyor değerli dostlar…Sizin yaratacağınız bir boşluğu bir başkasının kapatmak istememesi veya iştahını her zaman kabartmaması düşünülemez.Dünya değiştikçe Türkiye’de değişecek.Bu Referandum ne ilk nede son olmayacak.Bunun bir politik siyasi parti seçimi değildir.Bu bir sistem değişikliğiyle gidilecek ve yönetilecek yolun ilk adımıdır.Uzun vadede getiri ve götürüsünü iyi okuyabilmek önemlidir.En muhalif olduğunuz kişi ile bunu tartışın,muhabbetini yapın,fikir alın verin fakat asla birbirinizi kırmayın.Çünkü sistem devam ederken siz yine o insanlarla aynı yerde olacak beraber yaşayacaksınız.
Birlikten kuvvet doğar.Birlikteliğimiz daim olsun.Kalın sağlıcakla..