Referandum ve Kürt Sorunu

Türkiye’de cumhuriyetle yaşıt olan
bir Kürt sorunu olagelmiş ve günümüze değin öznel dinamikleriyle bu sorun kendi
çözümünü hemen her dönemde dayatmıştır. Hiç şüphesiz Kürt sorunu toplumsal
boyutuyla hak talepli bir sorun olarak varolmuştur. Olmaya devam mi edecek
yoksa bu sorun bir çözüm mü bulabilecek?
Elbetteki bu soruların cevabını zaman gösterecek
ancak çözüm bulabilmesi için Kürtlerin yaşadıkları coğrafyada ulusal çapta bir
birliğe ihtiyacı vardır. Ancak gelinen noktada durum oldukça karma karışık bir
hal almıştır. Bu karışıklığın uluslararası bir boyutu da vardır kuşkusuz.
Siyasal bir sorun olan Kürt sorununun elbette çözümü
de siyasaldır. Siyasal çözümün aktörleri ise Kürtleri temsil eden siyasal
şahsiyetlerdir. Bu aktörler son yıllarda HDP çatısı altında Türkiye
Cumhuriyetini yöneten iktidarla çözüm sürecinde rol aldılar. Türkiye
Cumhuriyeti tarihine bakıldığı zaman hiçbir dönemde Kürtleri temsilen politika
yapan bu aktörler iktidara ortak olma fırsatını, 7 Haziran seçimlerinde
yakaladığı fırsat gibi yakalamamışlardır. Daha açık bir ifadeyle, HDP 80
milletvekili kazanarak TBMM’ye girmeyi başarmış ve Kürt sorununun siyasal
çözümü adına önemli bir güç olmuştu. Ancak ne yazık ki bu güç ve bu fırsat heba
edildi. Adeta 7 Haziran sonrasında yaşanan “hendek” süreci Kürt siyasi gücünü
yok etti. Şu aşamada Kürtler siyasal bir müzakere yapma gücünden yoksun
durumda.
Kürtlerin durumu böyle iken Türkiye Cumhurbaşkanlığı
Sistemi ile 16 Nisan’da referanduma gidiyor. Referanduma giden süreçte
Kürtlerin hali perişan, tabiri caizse. Genel olarak bakıldığında referanduma
giderken Kürtler üç gruba bölünmüş durumda.
1-Toplumsal çıkarlarını mevcut iktidarın yanında yer
alarak koruyan Kürtler,
2- Siyasal duruşunu Kemalist blokta gösteren ve
çözümü burada arayan Kürtler ve onların politik temsilcileri
3-Bu grupların dışında yer alan ve 16 Nisan’da oy
kullanmak istemeyen ve bu duruşlarını kamuoyu ile paylaşan bazı siyasi Kürt
partileri,
Böyle bir manzara gösteren Kürtler nasıl bir siyasi
güç olabilir? Böylece bir güç beklemek ham hayal dışında bir anlam ifade etmez.
Türkiye’de durum böyle iken Suriye’de de Kürtlerin
yaşadığı durum daha bir içler acısı. Bölünme tablosu bu coğrafyada daha da
berbat. Burada Kürt halkı adına siyaset yapanlar birbirlerine saldırıyor,
gözaltına alıyor vs…
Irak’ta ise Kürtlerin durumu sanıldığı kadar iyi
değildir. Federal Kürdistan’da yıllardır meclis çalışmıyor veya
çalıştırılmıyor. KDP ve YNK Kürtlerin bağımsız devlet ilan etme gibi hayati
siyasal konuda bir türlü anlaşamıyor. Burada da siyasal çatlak derinleşmiş
durumda.
İran’da ise Kürtlerin durumu daha bir içler acısı.
İran yönetimi kimi Kürtleri kontrolü altına almış, yönetiyor; kimi Kürtleri
asıyor darağaçlarında ve bu anlamda süreç İran lehine işlemeye devam ediyor.
Batının
İnsan Hakları Beşiği Boşa Sallanıyor
Önemli bir Kürt kesimi umudunu Avrupa’ya bağlamış
durumda. Avrupa ülkelerinin Türkiye ile olan çelişkilerinde Kürtleri malzeme
olarak kullandığı bir gerçek. Fakat bazı Kürt çevreleri için Avrupa özgürlükler
yuvası, insan hakları beşiği anlamına geliyor. Kimyasal silahlar da dahil olmak
üzere her türlü silahlarını özellikle Ortadoğu coğrafyasında Araplara,
Türklere, Kürtlere veya farklı dinsel-mezhepsel inançlara mensup topluluklara
karşı kullanmıyor mu? Ufak bir panik anında insanlara karşı at ve köpek ile
saldıran Hollanda örneğinde olduğu gibi günümüz itibarıyla Avrupa’nın insan
hakları beşiği artık boşa sallanıyor. Saddam Hüseyin’in bir oğlu vardı, adı
Uday. Onun iki aslanı vardı ve “suçlu” buldukları Kürdü bu hayvanlara
parçalatıyordu, o da bu manzara karşısında keyifleniyordu elbette! Biri köpek
saldırtıyor diğeri aslan saldırtıyor ne fark eder zihniyetten?
Referanduma giden sürece bakıldığında Türkiye’de
Kürtler devlet düzeniyle şu veya bu şekilde bütünleşmiş durumda. Bu realite,
bize artık Kürtler düzen sınırları dahilinde bir çözüm istiyor.
Ortadoğu’da Araplar, Acemler, Türkler ve Kürtler
başta olmak üzere bütün halklar adına siyaset yapanlar kendi aralarında çözüm
bulmalılar. Onları birbirine kırdırtan sözüm ona “Özgürlük Havarileri”
Avrupa ve batıdan çözüm beklemek kuru bir hayaldir. Sittin sene bekleseniz de
bir çözüm çıkmaz onlardan.
Saygıyla…
n usaybinli
19.03.2017 / 17:01biz kürtlerin tek derdi pkk nin bizim başımıza bela olması ve güzel sehrimizin yıkılmasına sebeb olmasıdır Allah onları her iki cihandada kahr etsin yaptıklarının bedelini tez odetsin
westa
14.03.2017 / 20:43Türkiye'de yaşayan biz kurtler çok sansliyiz ve devletimizenden memnunuz yeterki hdpkk bizi rahat bıraksın ve Kürtlerin adina katliam yapmasin bizim sorunumuz ekomiktir