Rahmetullah Aleyk

KÖŞE YAZISI

Bir pazar sabahıydı. Ankara değil ama yürekler kar altındaydı. Vicdanlar belki azap altında. Zulüm ile, gasp ile, alçaklık ile devrildiği günün yıl dönümünü adeta bir daha görmek istemezcesine fâni âlemden baki âleme intikal etti.

İçinde kim bilir ne volkanlar, ne tufanlar vardı. Kırk yıl çektiği çileler, gördüğü horlanmalar, maruz kaldı ihanetlerden müteşekkil filmi izlemek, son saatlerinde onu epey yormuştur. Kolay değil onunki, baskı ve yıldırmalara karşı bir görüşü açık açık söylemek, dik durmak, mangal yürekli olmak… Kolay değildi, Haçlılardan icazet almadan bu ülkeyi değiştirmek, aslına döndürmeyi istemek. Kolay değildi, milli bir politika izleyip güçlenmek. Kolay değildi, zenginin zenginleşmesini fakirin fakirleşmesine karşı durdurmak. Kolay değildi, İslam devletlerini gayr-i Müslim devlet birliklerine karşı örgütlendirmek. Kolay değildi, kendinden ödün vermeyerek iktidara gelmek.

Ama bizim ülke var ya bizim ülke… Ahhhh…“Kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur” atasözünü yaşatmaya üstüne yoktur.  28 Şubat katliamında gemideki fareler gibi bırakıp kaçanlar hatta ölmeden önce yaptığı siyasî hamleleri yerden yere vurup ona hakaret edenler, vefatıyla birlikte ağıtlar yaktılar.

Badem gözlü bizim için yalnız bırakıldığı gün de badem gözlüydü. Türkiye’de gerçek manada neredeyse bütün kesimlerin en çok rahat ettiği bir döneme imza atmıştı. Enflasyon bahanesiyle onu eleştirenler, enflasyon oranındaki maaş zamlarını görmezden gelip kendilerince mantık yürütedururken onun sağı solu satarak ve deprem vergilerini kullanarak para arayışına girmemiş olduğunu da bilmelidir. 

O, kafasındaki planı açıklayarak işe başlardı. Kavakçı meclise nasıl girecekse öylece seçtirildi. Bir gün “Başörtüsü bu ülkede sadece %1,5’in sorunudur” deyip bir başka gün “Bu sorun boynumun borcudur” demedi. Yola devam ettiği süreç içersinde araba da değiştirmedi, yol da. Tasarladığı yönetimi mertçe söyledi. Yıllarca riyakârlıkla iktidarda durduktan sonra değil, seçim çalışmalarında halkın isteklerini yerine getirmek üzere geleceğini hep duyurdu. Millî Görüş diyordu, bütün vatanda. Demokrasiyi tersten tutmuyordu. Kabadayılık yapmıyor, herkesin yaşam ve kültürel hakkına saygı duyuyordu. Kendini adeta nâ-hak bir mezhebe dönüşmüş sözde cemaatlere teslim etmiyordu. Asker-devlete karşıydı ama polis devleti oluşturmak gibi bir hayali yoktu. Kemalizm’in kabuğunu kırmak istiyordu ama yerine Necmettinizm gibi bir rejim kurmayı düşünmüyordu.

Evet, haksızlığa uğramış, yanlış anlaşılmış, çiğnediği lokma elinden alınmış, ihanetlere uğramış hür ses senin için diyorum: Rahmetullah aleyk.