Qezê’den Kızıltepe’ye

Kürtçede Kızıltepe’ye hep Qezê dedik, tıpkı Kızıltepe’de
oturanların o dönem Mardin’e “Bajêr” demeleri gibi…
1975 yılıydı sanırım babam Kızıltepe’ye yıllık alış-verişini
gerçekleştirmek üzere beni de bu sefer yanına alarak Qezê’ye götürecek ve ben
de ilk defa sıkça söz edilen bu şehri görecektim. Yıllık alış-verişe Kürtler
“Asûk” diyorlardı. Ben de bu “asuk” seferine eşlik ettim ve tabi ki çok sayıda
dükkan görecektim, daha önce sadece bizim köyün dükkanını biliyorduk.
Ulaşım araçları fazla olmadığı için köylüler ancak yılda bir
defa Qezê’ye gelirlerdi. Hala eski kuşaktan hayatta olup da köyde oturan
Kızıltepe demez, Qezê der.
Seferin en heyecanlı tarafı benim için bir şeyler alınması
ve öğleyin babamla beraber lokantaya gidip yemek yiyişimizdi. Köylüler genelde
lokantalarda kebap yemezlerdi, belki biraz pahalı diye belki de bu yemek
deyimleriyle “kodamanların” sınıfına hitap ederdi.
Zamanla kelimeler kavramlar değişir, buna bağlı olarak da
isimler de değişebiliyor. Qezê de zamanla Kızıltepe olacak tabi ki.
1980’de Türkiye’de askeri darbe oldu ve ordu yönetime el
koydu. O zaman orta birden orta ikiye yani bugünün deyimiyle 6.sınıftan
7.sınıfa geçeceğim. Bu kez Qezê’ye geliyorum okul okumaya ve artık kalıcı
olarak burada yaşayacağım. Buradan da arkadaşlarım ve öğretmenlerim olacak.
Yeni bir mekan ve burada biri diğerinden daha anlamlı hatıralar silsilesi…
Kızıltepe Ortaokulu’na kayıt yaptırdım, sınıfım 2-G yani
7.sınıf şimdiki adıyla. Yabancıyım henüz ve tek bir arkadaşım yok. Futbol topu
beni yıllarca dostum olacak olan Latif Dağ ile tanıştırdı. İlk teneffüse
çıktık, baktım birinin elinde top var, sektiriyor. Onun yanına gittim, futbolu
oynayıp oynamadığımı sordu ve bu muhabbet halen süren ve sürecek olan dostluğa
bizi götürdü. Artık yalnız değildim, Qezê ile aramızda bir köprü, değerli bir
insan var: Latif Dağ. Dağ gibi dost…
Derken Orta Üç ve daha sonra Kızıltepe Lisesi…
Bu yıllarda Qezê’de bir lise, bir ortaokul ve dört tane de
ilkokul hatırladığım kadarıyla. Mehmetçik, Atatürk, İnkılap ve Cumhuriyet
ilkokulları…
Ortaokul’dan öğretmenlerimiz: Halim Demir, Vahit Güneş,
İbrahim Bahçıvancı, Muzaffer Çamalan, Şevket Çelik, Kadriye Dilek, Bülent
Tekin, Galip Belli, Yaşar Biçer, Necmi Ergün…Okul Müdürü Hamza Aydoğan,
İdareciler Vahit Bıçak, Şükrü Eren… hatırlayamadıklarım beni affetsin. Bu
hocalarımızla diyalogumuz devam etmektedir. Emeklerinden dolayı şükranlarımı
belirtmek isterim.
Lise hayatımızda hala Qezê’deyiz. Biraz daha büyüdük ve
hayata daha anlamlı, daha farklı açılarla bakabilme yeteneğine sahip oluyoruz.
Ortaokuldan bir çok arkadaş Kızıltepe Lisesi’ne kaydını yaptırdı ve ekip yoluna
devam etmektedir. Ortaokulda iken yaş icabı da olsa gerek çok fazla gelişkin
olamayan aramızdaki diyalog daha da sıkı bir hal alıyor. Herkes birbiri ile
konuşuyor ve daha da yakınlaşıyor.
Arkadaşlarımızdan bir kaçını sıralarsak bizim sınıftan yine
Latif, Hadi, Eyüp Ay, Remzi Yiğit, Abdulkadir Karadağ, Şükrü Ayyıldız… Bayan
arkadaşlarımız Sevim Eser, Seher Kartal, Menzer Enez, sezer Karakoç…(Yazamadıklarım
kusura bakmasın).
Diğer sınıflardan Kenan Tekin, Ahmet Öztürk, Mehmet Aksoy,
Ahmet Irmak, Abdi Bozkurt, Latif Özanlak, Abdulkadir Demir, davut Bozan…Bayan
arkadaşlarımız: Zahide Aydoğan, Birgül ve Aynur Dündar, Hatice ve Nazife
Mercan, Çiğdem Çakmak, Beyhan Özen…
Kızıltepe Ortaokulu’ndan Kızıltepe lisesine doğru yol
aldığımız bütün bu güzel arkadaşlarımızla güzel hatıralarımız vardır. Belki
bazen birbirimizi üzmüşüz de, affola!...
Çocukluk ve öğrencilik yıllarımızın geçtiği Qezê giderek
Kızıltepeleşti. Artık naif hatıralarımızın olduğu mekanların çoğu yok, oyun
oynadığımız, maç yaptığımız hiçbir alan kalmadı. Hatıralarımız beton binalar
arasında kaldı hüzünlü bir şekilde.
Hatıralarımızın canlı olduğu Qezê’nin nüfusu 24 bin idi ama
hatıralarımızın betonlara gömüldüğü Kızıltepe’nin nüfusu üç yüz bine varmıştır.
Kızıltepe’nin çarşısından geçen bizler artık insan
tanıyamıyoruz daha doğrusu aşina sima bulmakta çok zorlanıyoruz. Eskiden 20
metre yüründüğünde on tanıdık insan bulurken şimdi parkın etrafını dolaşıyoruz
oturacak bir yer, on dakika sohbet edecek bir dosta rastlayamıyoruz!!
Kızıltepe 1990’larda “terörle” mücadele gerekçesiyle
boşaltılan ve yakılan köylerden çok göç aldı ve nüfusu üçe katlandı. Son 30
yıldır ise Kızıltepe çevre köylerden de sürekli gizli bir göç almakta büyüyen
bir köye dönüştü desek abartı olmaz. Son olarak Suriye’deki savaştan kaçan on
binlerce insanın da Kızıltepe’nin dengesiz kalabalığına ne yazık ki istenmeyen
bir katkıda bulundu. Yanlış anlaşılmasın istenmeyen Suriyeliler değil, genel
anlamda şehrin kaldıramayacağı bir kalabalıktan söz ediyoruz.
Göçlerle beraber Kızıltepe’de bir dizi sosyal sorunda ortaya
çıkmış çünkü sosyal yapısı oldukça değişmiştir. Hırsızlık, kavgalar, yabancı
madde bağımlılığı, intihar vs…sosyal
sorunların başında gelmektedir. Faizcilik, karşılıksız çekler ve asılsız iflas
iddiaları şehrin ekonomik dengesini giderek bozmaktadır.
Çözüm için şehrin Sivil Toplum Örgütleri ve siyasi partiler,
siyaset üstü bir platform gerçekleştirerek adım atabilirler. Ancak ne yazık ki
hala bu konuda bir hareketlilik yok. Herkes sadece sitem ve şikayet ediyor.
Artık Qezê yok Kızıltepe var ne yazık ki! Giderek
hantallaşan ve ağırlaşan bir Kızıltepe var ki
hizmete susamış. Belediye yönetimleri ağırlaşan Kızıltepe’ye hizmet
edemiyor, nereden başlayacaklarını bilmiyor desek abartmamış oluruz. Şehrin
hangi noktasına dokunursanız hizmet ister, altyapı, sosyal ve kültürel anlamda.
Belki belediye bir noktadan bir adım atabilir ama sadece
sorumluluğu belediyeye yüklemek doğru değildir. Belediye meclisi belki çözüm
üretmekte zorlanabilir, yetersiz kalabilir. Ancak Qezê’liler belediye
çalışmalarını takip etmek, onu iteklemek ve doğabilecek yanlışlarının önüne
geçmek için bir halk meclisi oluşturabilirler.
Yukarıda adlarını sıraladığım ve sıralayamadığım
arkadaşlarım, çoğu bugün ülkenin değişik yerlerinde önemli mevkilerde görev
yapmaktadır. Eminim ki onlar da hatıralarının hatırına Qezê’ye katkı yapmak
istemektedir.
Haydi Qezê’liler çok fazla vaktiniz yok!
Saygıyla…
Öner Çin
25.01.2021 / 12:36Hocam yazınız için teşekkürler. Kızıltepe Qeze olarak ancak böyle anlatılabilirdi. (Öğrenciniz ben)...
Ahmet
08.06.2019 / 13:23Güzel yazınız için teşekkürler. Ellerinize sağlık. Kızıltepe’nin eski halini özledik. Bu ‘’GÖÇ’’ sorunu her yer için geçerli maalesef. Köyler, kırsal yerleşimler hızla boşaldı, herkes şehirlerde yaşamak istiyor bu durum şehirlerin kaldıramayacağı boyutta olunca sosyoekonomik krizlere yol açtı, üretim azaldı, tüketim çoğaldı, şehirlerin sosyal yapısı bozuldu. Bu arada kullandığımız Qazé kelimesi şehrin kadim ismi ‘’KOÇHİSAR’’ın deforme olmuş halidir.
DAVUT ASLAN
07.06.2019 / 18:38DEĞERLİ FARAÇ HOCAM, YAZINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. KALEMİNİZE SAĞLIK.
fecir47
07.06.2019 / 14:48niye yorumlar yayi lanmiyor
fecir47
06.06.2019 / 16:34aynen artik kiziltepe ye insan gitmek istemiyor. çünkü yeni yapının qezê ile uzaktan yakindan alakasi yok.