PKK ile MİT Görüşmesinin arka planı

Bugün önce Dicle Haber Ajansı’na yüklenen MİT ve PKK arasındaki ses kaydı, bütün internet sitelerine dağıldı. Bu ses kaydının öncelikle Dicle Haber Ajansı’na (DİHA) yüklenmesi sonrasında Dicle Haber Ajansı bunun kendi sitelerine rızaları dışında yüklendiğini ifade etti ve PKK’ya yakın olan Firat Haber Ajansı’da bunu sitesinden kaldırdı. DİHA’ya yüklemenin bir istihbarat faaliyeti olduğu anlaşılıyor. Şuan anlaşıldığı kadarıyla bir istihbarat faaliyeti olarak bu ses kaydı yüklendi. Başbakan Erdoğan’ın Kuzey Afrika ziyareti sırasında bu ses kaydının yüklenmesi de zamanlama açısından oldukça manidar olarak karşımıza çıkıyor.
MİT ve PKK arasında aslında örgütün kuruluş sürecinden bu yana bir temas olduğu biliniyor. Pilot Necati vasıtasıyla MİT’İn Öcalan’ın yanına kadar sokulduğunu gerek Öcalan’ın açıklamalarından gerekse de o dönem tanklarından rahatlıkla biliyoruz. Bu tek taraflı ilişki nedeniyle PKK içerisinde ajan paranoyası o kadar gelişti ki infaz edilen insanların sayısı bilinmiyor. Aynı şekilde özellikle Diyarbakır Cezaevi’nde ajanlaştırma faaliyetleri ve Şam’da Öcalan’a karşı düzenlenen bombalı eylemde bu ilişkinin hep tek taraflı olarak geliştiğini gösteriyor.
Fakat özellikle 1999 süreci bu ilişkinin de karşılıklı olarak kurulması gerektiğini her iki tarafa da gösterdi. Basına yansıyan ama benim yakın tanıklardan elde ettiğim bilgilere göre özellikle Öcalan’ın yakalanması sonrasında Türkiye’deki cezaevlerinde kalan PKK’lıların isyan derecesine varan başkaldırılarında o dönem Cezaevleri sorumlusu olan ve daha sonra da Türkiye Koordinasyonun başı olan Sabri Ok’un devreye girdiğini görüyoruz.Ok’un helikopterle Bursa Cezaevi’nden İmralı adasına helikopterle götürüldüğü bilgilerini PKK’lılar şuana kadar kabul etmediler ancak devletin Öcalan’ın hayatı noktasında tam güvence verdiklerinden dolayı isyanların sona erdirildiği ifade ediliyor.
1999-2004 yılları arasında PKK’nın ilan ettiği tek taraflı ateşkes sürecinde ne yazık ki her iki tarafta kendi aralarındaki ilişkiyi çok ileriye taşıyamadı. Dönem dönem aracılar kullanılarak yapılan görüşmeler daha sonra kesintiye uğradı. Yer yer Irak Federe Kürt Bölgesi’nde gerçekleşen görüşmelerin seyri Sabri Ok’un cezaevinden tahliye edilmesi ve sonrasında askerlik yaptırılmasından sonra Avrupa’ya kaydırıldı. Ok’un can güvenliğinin tehlikede olduğu ve bu nedenle Avrupa’ya gitmek zorunda bırakıldığı ifade edildi.
MİT ve PKK arasındaki görüşmelerin kırılma noktası esas olarak Türk özel kuvvetlerinin Irak Federe Kürt Bölgesi’ndeki faaliyetlerinin askıya alınması ve yerine MİT’in konuşlandırılması oldu.Öyle ki bölgede silahsızlandırma görüşmelerine Ankara adına Dışişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) katılıyordu. Hatta o dönem MİT Müsteşarı Emre Taner'in öncülüğünde başlayan üst düzey temaslar sonrasında, MİT'in daha önce toplam üç eleman bulundurduğu Erbil'deki bürosundaki eleman sayısını 96'ya yükseltiyor, bu elemanlardan 14'ünün PKK'yla ilgili yeni stratejiye ilişkin koordinasyon ekibinde yer aldığı belirtiliyordu.MİT'in Duhok ve Süleymaniye'deki büroları da daha aktif hale geliyordu. Hatta Irak Federe Kürt Yönetimi İstihbarat Örgütü olan Parastin'in MİT büroları için kullandığı "Kaplanlar" ifadesine dayanarak yeni dönem için "Kaplanlar artık aktif" tanımı kullanıyordu.
Benim yaptığım araştırmalara göre Irak, Almanya, Fransa, İngiltere ve Oslo’da PKK ve MİT temsilcileri bir araya geliyordu. Oslo’da beş görüşme yapıldığı ve bu görüşmelerde belli bir aşamaya gelindiği ifade ediliyordu. PKK adına görüşmelere genellikle Sabri Ok, Duran Kalkan, Zübeyir Aydar katılırken, MİT’in direkt olarak yaptığı görüşmelere Emre Taner, Afet Güneş ve Hakan Fidan katılıyordu. Bunun dışında aracıların yaptığı görüşmelere de MİT’in alt birimlerinde çalışan insanların katıldıkları ifade ediliyordu.
Bu görüşmelerde taraflar silahsızlandırma, Öcalan’ın durumu, Demokratik özerklik,, AHİM savunması, KCK operasyonları, HADEP-BDP, Basın, Habur başlıklarında çeşitli görüşmelerde bulunuyor, dönem dönem bunları Öcalan ile de müzakere ediyorlardı. Öcalan’da daha önce askerin kendi etrafında oluşturduğu duvarı sivil bir irade ile yıkmanın daha doğrusu kendisini dinleyen ve meseleyi bilen biri ile konuşmanın önemini defalarca söyledi avukat görüşmelerinde…
Ortaya çıkan ses siyasete alet edilmeyecek kadar önemlidir. Daha önce İsmet İmset, Balıkçı vb aracıların götürdükleri temasları MİT’in kendisinin bizatihi görmesi oldukça önemlidir. Çünkü akan kanın durması önemlidir ve siyaset üstü bir iradenin bunu yapması gerekmektedir. Bu anlamda görüşme içerisinde bazılarının hoşuna gitmeyecek ifadeler olacaktır ancak bütün bunları duygusal olarak değil gerçekçi olarak yorumlamak zorundayız.
Diyalogdan konuşmaktan kimseye zarar gelmez, bu nedenle silahların konuşması yerine bu diyaloğa destek olmak hepimizin boynunun borcudur. Bu ses kaydını şimdi piyasaya sürenlerin oyununu boşa çıkarmak hepimizin görevidir.
www.twitter.com / nevzatcicek
murat
17.09.2011 / 01:09kolay gelsin....nevzat beyin yazısını sürekli burada görmek istiyorum...sağduyusu için teşekkür ederim