PAK: ‘Kürdistan Hemen Şimdi’

Bundan bir ay önce 17 Ekimde Kürdistan siyasi tarihine PAK (Partiya Azadiya Kurdistanê) ismiyle giren bir parti kuruldu. Resmi olarak da partinin yöneticileri PAK’ın kuruluş dilekçesini 17 Kasımda İçişleri Bakanlığına verdi. Dilekçenin verilmesiyle beraber siyasi zeminde hareketlilik ve tepkiler oluşmaya başladı. Hükümet kanadından ilk tepki Mehmet Ali Şahin’den geldi. Şahin, partiyi ve parti yöneticilerini “bölücülük” yapmakla suçladı ve böyle bir partinin olamayacağını savundu. Buna karşın Kürt siyasi cephesinden de PAK’ın kuruluşu ile ilgili olumlu tepkiler ortaya kondu.Bir kısım medyada da ‘Bölücü Kürt Partisi Kuruldu’ gibi başlıklarla PAK’ın kuruluşu ile ilgili haberler verildi ve öyle anlaşılıyor ki bir kısım basın-yayın organı bununla PAK’a karşı sosyal zeminde de tepki oluşmasını sağlamak istedi!
Peki adeta bir kaşık suda fırtına koparma misali ile açıklamak gerekirse PAK’ın logosunda ne vardı, neyi savunuyor siyasi zeminde…?
Hemen belirtmek gerekirse, PAK ulus devlet hakkını savunuyor ve bu hakkı Kürtlerin de kullanabileceğini ortaya koyuyor. Partinin ambleminde ise, açık gülkurusu zemin üzerinde, sarı, kırmızı, yeşil ve beyaz renklerde dört adet yaprak yer alıyor. Dağıtılan parti programına göre Kürdistan Özgürlük Partisi'nin adı Partiya Azadiya Kurdistanê Kürdistan Özgürlük Partisi olarak geçiyor.
Partinin amaçları kısmında ise şu
ifadeler yer alıyor:
"PAK, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin
hakkının gerçekleşmesi için mücadele eder. PAK, 'kendi kaderini tayin hakkı'nı
Kürdistan'daki tüm ulusal azınlıkların katılım ve sahiplenmeleriyle, Kürt ulusunun Kuzey Kürdistan'da devlet kurma hakkı olarak görür. Kürdistan'da bir devlet kurma hedefi,
en küçük kazanımlar için mücadeleyi de içerecek şekilde, eşit, iki devletli bir
federasyon ya da konfederasyon olabileceği gibi, bağımsız devlet şeklinde de
gerçekleşebilir."
Partinin ilkeleri kısmındaki bir maddede ise şöyle deniliyor: "PAK, bağımsız devlet, konfederasyon, federasyon, otonomi vb. kurumsallaşmayı beklemeksizin Kürdistan toplumunun kurumlarını şimdiden oluşturmak ve geliştirmek için mücadele eder. 'Kürdistan hemen şimdi' şiarıyla hareket eder."
Partinin Güncel Demokratik Hedefler Programı başlığı altında ise "Kürdistan'da her türlü askeri yatırıma son verilmeli" ve "Koruculuk sistemi lağvedilmeli" gibi maddelerin yanı sıra "Kürdistan'ın doğasını, demografik yapısını bozan, tarihsel mirasını sular altına gömen baraj inşaatlarının ve her türden ekolojik dokuyu tahrip eden yatırımların derhal sonlandırılması" maddesi de yer alıyor.
Çoğu basın yayın organlarında yer alan ve deyim yerindeyse ‘fırtına kopmasına’ neden Kürdistan Özgürlük Partisinin programında savunulan siyasi görüşler bunlar.
PAK’ın başkanı Mustafa Özçelik adlı genç bir Kürt siyasetçisidir.
Telefonla PAK Genel Başkanı Sayın Mustafa Özçelik’e partisiyle ilgili bazı sorular sordum. Aldığım yanıtları kısaca özetlersem;
Parti olarak şiddet yöntemini reddediyorlar. Siyasi hedeflerine varmak için sivil itaatsizlik ve demokratik yöntemi benimsiyorlar. Parlamenter mücadeleye reddetmiyorlar, açıktırlar buna. Ancak savundukları siyasi değerlerin ayaklar altına alınma durumlarında gereken tavrı ortaya koyacaklar. Fakat parlamenter mücadeleyi hangi yöntemle kullanacaklarını daha tam netleştirmemişler. Bu konu partilerinin ilgili ve yetkili organlarında tartışılacak. Henüz İçişleri Bakanlığından alındı belgesini almamışlar. Ama evraklar teslim edildikten sonra partilerinin resmen kurulduğu anlamına gelir. Partilerinin kurulması ve yaşanan süreçten dolayı iki gün gibi gecikmenin ardından da olsa diğer Kürt parti ve siyasi çevrelerinin gösterdiği dayanışmadan dolayı teşekkürlerini illeti Sayın Özçelik.
Bütün bunlara bakarak bazı değerlendirmeler yapmak, Türkiye’de demokrasi ile ilgili görüşlerimizi paylaşmak isteriz.
Her şeyden önce kabul etmek gerekir ki PAK’a gösterilen negatif tepkiler Yeni Türkiye’nin değil Eski Türkiye’nin zihniyetidir
Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki PAK’ın kuruluşu Türkiye’deki halklara hayırlı olsun. Umarız Türkiye’de ve dünyada demokratikleşe ve özgürlükler alanının daha da genişlemesinde PAK da katkı sahibi olur.
Parti genel merkezinin sembolik olarak Ankara olarak gösterileceği ancak aslında merkezin Diyarbakır olacağı ve buradan yönetileceği bir başka dikkat çeken nokta. PAK, Kürt sorununu cumhuriyet ve demokrasi sorunu olarak görmüyor. PAK’a göre bir Kürdistan sorunu var. Bu tespit, partinin Diyarbakır’da genel merkezinin olmasıyla tutarlılık gösteriyor.
Türkiye’de Kürt siyasi muhalefetinin gerçekleştirmeye ve programlamaya çalıştığı Türkiyelileşme politikasının kurumlaştırılmak istendiği bir dönemde PAK’ın Kürdistan’ı, ulus-devlet hakkını savunması ilginç, bir o kadar da anlamlıdır.
Bence en önemli nokta ise şudur: Genel olarak bakıldığında hala Kürt siyasi zemini net değildir. Bir dağınıklık ve kafa karışıklığı söz konudur. Kanton, özerklik, demokratik özerklik, federasyon tezlerini savunan Kürt partileri vardır ve bu da bir anlamda siyasi dağınıklığı ortaya koymaktadır. Birbirine çok yakın tez savunan yapı veya çevreler vardır. Son süreçlerde neredeyse hiçbir siyasi çevre ‘Bağımsız Kürdistan’ fikrini ortaya atmak istemiyor. Her siyasi çevre asgari hedeflerinin statüleşmesinin derdiyle baş başa. İşte böyle bir atmosferde PAK’lılar çıktı ortaya ve ulus-devlet hakkını ve ‘Kürdistan hemen şimdi’ diyerek fikirlerini parti programında somutlaştırdı. Bunu reel-politika zemininde başaracaklar mı başaramayacaklar mı zaman gösterecek. Ancak şunu belirtmek gerekirse ‘her Kürdün hayalinde hep Bağımsız Kürdistan var’ diyen Mesut Barzani’nin tespitine ek olarak Kürt halkına düşman her çevrenin de hayalinde Bağımsız Kürdistan korkusu ve endişesi var olagelmiştir. Peki bu korku ve endişe ne zaman sona erecek? diye sorulursa, gerçekte Bağımsız Kürdistan kurulduğu zaman bu endişe ve korkular sona erecektir.
Kürt Siyasetinden PAK’a Dayanışma
PAK’ın kuruluşu ile ilgili olarak hükümet ve muhalefet kanadından gelen tepkilere karşılık Kürt siyasi çevreleri de destek ve dayanışma dileklerini ortaya koydu. Özellikle HDP Eş Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş’ın PAK Genel Başkanı Sayın Mustafa Özçelik’i arayarak İçişleri Bakanlığının tavrına karşı üzüntüsünü dile getirmesi, konunun takipçisi olacağının sözünü vermesi Kürt siyasetinde görülmek istenen tablonun yapı taşları olarak değerlendirilebilir. Bu gibi girişimler güzel ve kıymetlidir. Kürtler buna benzer davranışların daha da gelişmesinin beklentisi içerisindedir. Kürtler artık diğer uluslar gibi demokratik ve özgürlükçü ortamlarda ulusal haklarını kullanmak ister. Tabi bunun için ulusal birlik gereklidir. Tabanda Kürtler kolaylıkla birleşebilme davranışlarını ortaya koydu. Örneğin Kobanê’nin düşmemesi adına dünyadaki bütün Kürtlerin- siyasi parti farkı gözetmeksizin- alanlarda olması, öyle veya böyle katkı yapması gibi…veya 28-29 Ekim 2014 tarihlerinde yine Kobanê’ye destek için yola çıkan Pêşmerge konvoyunu Kürtlerin kucaklaması, bağrına basması, sevgi seli ortaya koyması tabanın ve zeminin birlik için müsait olduğunu göstermektedir. Geriye ne kaldı, tavandaki sorunlar…Öyle anlaşılıyor ki Kürt siyasetine önderlik eden aktörler tabandaki bu mesajları iyi okur ve artık gecikmeden Kürt Ulusal Kongresini toplar, akabinde de bütün Kürtleri temsil edecek bir Ulusal meclis oluşturmaya çalışırlarsa reel-politik bir adım atmış olurlar. Dileriz bunda her Kürt siyasi parti katkı yapar. Umarız bu katkı manzarasında çiçeği burnunda Partiya Azadiya Kürdistanê PAK da yer alır.
Kürt siyaset zeminine ‘Hoş geldin PAK’, kuruluşun hayırlı olsun. Türkiye’de demokrasinin daha da olgunlaşmasına ve gelişmesine katkı yapman dileğiyle…
mizgin
25.11.2014 / 23:23Allah yardımcınız olsun. Sizin gibi güçlü Kalemlerin artması lazım. ..
Kızıl Rüzgar
25.11.2014 / 23:22Yarın öbürgün PAK'a da saldırırsın. Faraçcım :)