Öyle Bir Bayram Düşlüyorum İşte…

Öyle Bir Bayram Düşlüyorum İşte…
Umut, uyanık insanın rüyasıdır.Zor zamanlarda bireyleri çalışmaya iten pozitif güç, inancı muhafaza etmeyi sağlayan, varlığı(insanı) bilgili ve bilinçli duruma getirme sürecidir.Düş ve hayal ise, umut’un bir diğer benzer versiyonudur.Umut,hayal ve düş olmadan insanın yaşama durumu zor olur.”Umutsuz yaşanmaz” “Hayaller gerçeği bulma yoludur” vb. sözler bunlara yönelik ışıktır. Yazacağım yazıyı “Bayrama dair” düşlediklerime ayırmak istedim.İçinde bazı alıntılar olan bu yazıyı beğenmenizi ve yararlı olmasını temenni ediyorum.
Dünyada insanlığın yaşadığı bütün zorluklara ve acılara rağmen, İslam dünyası ve Ülkemizde bir Kurban Bayramı’nı daha idrak etmenin heyecanını yaşıyoruz.Hayırlara vesile olsun.Kulun mabuduna yaklaşmasını sağlayan, ibadet anlamına gelen “Kurban”ın pek çok din de mevcut olduğu bilinmektedir.Sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın en önemli örneği olan Kurban, asırlardır nice açların doymasına, nice çocukların yüzlerinin gülmesine vesile olmuştur.Geniş içeriğine girmeden..
Tam da şu noktada;
Hz. Ali’nin şu sözünün mahiyetine bir bakalım .”Her şeyi boğazına atan zengin, fakir hükmündedir.
Erzurumlu İbrahim Hakkı ise “Yardım et ki, yardım olunasın. Kötülük edene iyilik et ki, ona sahip olasın.Kendine razı olduğun sözü insanlara söyle” diyor. Evet incelik ve yapılması gereken bu değil mi?
İmkanların ve maddi olanakların az olduğu lakin, samimiyetin, sadakatin ve huzurun çok olduğu geçmişi özlem duyarak arıyoruz. Geçmiş bayramlara, bayramlarda yaşananlara, birlik beraberliğe iç çekerek hasret duyuyoruz.Değişen nedir? Bayramlar mı? Tabi ki Hayır.Bayramlar değişmez, dünya değişmez.Tek değişen insanoğlu ve algısıdır.Dolayısıyla yine bu insanoğlu eski güzelliğe dönme yönünde değişebilir.Sadece samimiyeti,sadakati ve birlik beraberliği sağlasın.Eskilerde yaşanan tüm güzellikler az ilerde olduğunu görecektir, diyerek…Düşlerimi anlatmaya geçiyorum..
Öyle bir bayram düşlüyorum, sevinç, neşe, sevgi ve ümit dolu günleri yeniden yaşatacak.Yani sevinçleri dudaklarda yarım kalan bir tebessüme düşmediği, mutluluğun buruk kalmadığı, sevginin nefrete dönüşmediği ve umutların yitirilmediği bir gün olmasını düşlüyorum bu bayramın.Bütün bir İslam ümmetinin yek vücut olduğu, aynı hisleri taşıdığı, kardeşliğin bayraklaştırıldığı, Allah’u Teala’nın rahmet saçan gölgesi altında huzura erildiği bir bayram düşlüyorum.
Ne yapayım öyle bir bayram düşlüyorum işte…
Ta Asr-ı Saadet’ten kopup gelmiş, Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav)in kokusunu, Hz.Ebubekir’in sadakatini, Hz. Ömer’in adaletini, Hz.Osman’ın hilmini, Hz. Ali’nin kahramalığını ve diğer sahabelerin itaat ve teslimiyetini yüklenip de gelmiş olsun.
Öyle bir bayram düşlüyorum, çocukların çocukluğunu olanca güzelliğiyle yaşadığı, acıları değil sevgiyi yaşayan, günaha düşmekten imtina eden, hürmetkar yaşamayı benimseyen, saygıda kusur etmeyen, geleceğe umut ve azimle bakan, Atalarının samimiyet ve sadakatini yaşayan,acılardan uzak, masum yüzlerinde mutluluklar açan, “ Anne babam ne zaman gelecek?” soruların altında eziklikten kurtuluş vesilesi olsun..Bu bayram hasreti bitirecek, özlemleri unutturacak, ayrılıkları sona erdirecek, firak acılarını vuslat seviyesince yerle bir ederek gelsin inşallah.
Ne yapayım öyle bir bayram düşlüyorum işte..
Kurban Bayramı boyunca Namaz Tekbirlerinin, küfür ordularının darmadağın olduğu bir günün sabahında(anında) alındığı bir bayram düşlüyorum.Zulüm tiranlarının bir bir devrildiği, biçarelerin cılız bedenleri üzerine inşa edilen dünyevi geleceğin yerle bir olduğu, zalimlerin döktükleri mazlum kanlarında boğulduğu bir bayram düşlüyorum.Kafirlerin bütün oyun, hile ve desiseleri boşa çıkmış, Allah’ın nuru tüm kainatı aydınlatmış olsun. Adalet terazisinin, zengin ile fakiri, yöneten ile yönetileni ayırt etmeden tarttığı, insanların geleceğe umutla bakmalarını sağlayan,bütün ilişkilerinde güzel söz ve selamdan başka kelam ve lakırdı işitmedikleri, mesud ve bahtiyar yaşadıkları günler gibi düşlüyorum bu bayramı..
Ne yapayım öyle bir bayram düşlüyorum işte..
Keder ve sıkıntılar bir daha yaşanmamak üzere bitmiş birer anı olarak yazılsın mazi defterimize. İslam Coğrafyası’nda tek bir hüküm (Allah’ın emrettiği şekilde) sürmüş, bu coğrafyada zulme sebep olan kafirlerin burunları yere sürülmüş olarak, yenilginin utancını iliklerinde yaşayarak ve bir daha gelmemek üzere yüz geri kaçıp gittiklerini gösteren bir bayram düşlüyorum.Tutsaklık zincirlerinin parçalandığı, İslam’ın uygun gördüğü şekliyle hürriyetlerin yaşandığı, gözyaşlarının dindiği, zulmün yok olduğu, adaletin buram buram uygulandığı,annelerin evlat hasretlerinin bittiği, çocukların babalarına, bacıların eşlerine kavuştuğu, ayrılıkların bittiği, kardeşliğin layıkıyla tesis edildiği, tasa ve endişenin ortadan kalktığı “Yağmur dualarına çıkılan kalabalıklar gibi” ziyaretlerin kalabalık bir şekilde bolca yapıldığı, kelimelerin aciz kaldığı bütün “güzel ve doğru” istek ve arzuların gerçekleştiği, güzellik adına ne varsa yaşandığı bir bayram düşlüyorum.Bunlardan çok daha fazlasını düşlüyorum, yazı uzun olur diye kısa tutuyorum.
Ne yapayım öyle bir bayram düşlüyorum işte…
Ve ben biliyorum ki, bütün bu düşlediklerim, “KÜN” emrinin sahibi Yüce Allah cc.’ın kudret ve azametine hiç de zor değildir.Düşlemek benden vermek ise Allah’tandır. O değil mi ki? Dualara icabet eden.? O değil mi ki“…Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm..” (Bakara-186) diyen. O değil mi ki ? “Bana dua edin, size icabet edeyim..”(MÜ’min-60) diyen. O değil mi ki ? “De ki, sizin dualarınız olmasaydı, Rabbim size değer verir miydi? (Furkan-77) diyen. Öyleyse…
SONUÇ: Düşlerimi dua niyetine sunduğum ve içten gelen duygularla “AMİN” diyerek..
“Ey Allah’ım ! “Bu Kurban Bayramı vesilesiyle dualarımızı kabul eyle, bizleri rızana ve sevdiğin kullarına yakın olanlardan eyle” Amin..İyi Bayramlar.Kalın sağlıcakla..