diorex

Ortadoğu’da Sıkışan Ülke: ABD

Ortadoğu’da Sıkışan Ülke: ABD

Soğuk savaş döneminin süper güçlerden biri ABD idi diğeri ise Sovyetler Birliği. Sovyetlerin glasnost ve Perestroika açılımları sonucu parçalanmasıyla dünyada süper güç olarak sadece Amerika Birleşik Devletleri kalmıştı. Ancak 1985’lerden günümüze kadar giderek Amerika da mevcut gücünden çok şey kaybetti ya da gücü giderek aşındı.

Geçmişte ABD süper güç olma konumundan dolayı yandaşı olan ülkelerin yönetimlerine karışır, kendine yakın iktidarlar oluştururdu ve istediği adamı iktidar yapar istemediğini düşürürdü ve devran böyle hep döndü. Bunu da askeri darbelerle de yapardı.

ABD’nin desteklediği askeri darbeler, dönemine göre karakter kazanmış ve buna göre adlandırılmıştır. Sözgelimi, soğuk savaş döneminde yapılan askeri darbeler daha çok sosyalistlere ve onlara yakın duran demokratlara karşı yapılmıştır. Bunun sonucunda binlerce sosyalist ve sol eğilimli demokratlar öldürülmüş, sakat kalmış ve onlarca yıl cezaevlerinde kalmıştır. Uruguay’da Tupaamarolara karşı yapılan askeri darbe buna en iyi örnek olarak gösterilebilir. Yine 1971’de yapılan Askeri Muhtıra sonucu Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının darağaçlarında asılmaları Türkiye’de yapılan askeri darbelerin sola karşı yapıldığının kanıtı değerindedir.

Sonraları yapılan askeri darbeler yöntem değiştirterek dönemine göre isimlendirilmiştir. Türkiye’de post-modern darbe gibi…

ABD, Latin Amerika ülkelerinde ve Ortadoğu’da daha çok müdahil olurdu yönetimlerin belirlenmesinde. Kimi zaman yapılan seçimlere şu veya bu şekilde karışarak yandaşını iktidar yapardı kimi zaman da söz konusu ülkelerde askeri darbeler tezgahlamak suretiyle birilerini iktidara taşır, birilerini de iktidardan düşürürdü. En son olarak Mısır’da seçimle iktidara gelen Mursi’nin devrilmesinde dolaylı olarak belirleyici rol oynadı ve General Sisi’nin yaptığına hiçbir zaman DARBE demedi.

Türkiye’de de yapılan darbelerde hep ABD’nin rolü konuşuldu. Hatta hatırladığım kadarıyla, 12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbenin, dönemin Hava Kuvvetler Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın daha önce Amerika’ya giderek hazırlıklarının yapıldığı konusu tartışılmaktaydı. Öyleki, yapılan darbe, eğer ABD tanısa onun başarıya ulaşma ve de meşru olma durumu netlik kazanırdı. Daha açık bir ifadeyle ABD’nin darbe yapanları tanıması kriter haline gelmişti.

Darbelerde ABD’nin esas amacı ilgili ülkede ve bölgede ekonomik ve siyasi çıkarlarını korumak, yeniden dizayn etmektir. Bir anlamda Amerika, rejim belirler konumunu hep korudu.

Son olarak 15 Temmuz 2016’da Türkiye’de yapılan darbe girişimine ABD yetkilileri bir süre sessiz kalınca, Türk kamuoyunda darbe girişiminin arkasında bu ülkenin olduğu inancı güçlendi. Hükümete göre bu girişimin önderi halen ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’dir ve hükümet iki ülke arasında imzalanan antlaşmalar gereği resmi yollarla bu ülkeden istedi. Ancak ABD hala bu konuda Türkiye’ye resmi olarak net bir cevap vermemiştir. Bu da Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Amerika’nın olduğu tezi güçlendiriyor bir bakıma.

Dünyada, modern zamanlarda, askeri darbelerin klasik anlamda devri sona erince, Amerika artık yeni yollar ve yöntemler ortaya koymaya başladı. Bu kez, siyasi projelerine uygun örgütler kurarak işe başladı. Kurduğu örgütleri her açıdan ama gizli olarak destekledi. Silah vermekle kalmadı, eğitilmesinde ve donatılmasında da dolaylı katkılar sağladı. Özellikle İslamiyetin olduğu bölgelerde hamleler yaptı bu anlamda ve Taliban, El Kaide gibi örgütler kurdurarak planlarını gerçekleştirmeye devam etti. Son olarak İŞİD veya DAEŞ’e karşı bizatihi ciddi mücadelesinin olmaması, akla “Acaba bu örgütü de mi ABD kurdurdu?” sorusunu getirmektedir.

Aslında bu gibi girişimler ABD’nin giderek sıkıştığını ortaya koymaktadır.

ABD’nin Ortadoğu’da Kazanımı Yok Gibi

ABD’nin böylesi hamleleri onu, bölgede artık istenmeyen ülke durumuna getirdi. Bütün şeytanlıkların arkasında ABD’nin olduğu kanaati hakim. Federal Kürdistan Bölgesi’ni hariç tutarsak, çünkü bu oluşumun gerçekleşmesinde ciddi manada ABD’nin desteği söz konusu oldu, Ortadoğu’da veya genel anlamda doğuda ABD’nin pek bir başarısı gözükmemektedir. Afganistan’da ve son olarak Suriye’de ABD müdahaleleri sonucu sadece kan, kaos ve göz yaşı kaldı. Bu bağlamda denilebilir ki, ABD, tarihinin en zor dönemini yaşamaktadır ve bu süreç içte de onu etkileyecek gibi. Zira daha şimdiden Obama ve Trump arasında makaslar giderek açılmakta ve öyle anlaşılıyor ki her iki başkan arasında temel bir strateji farkı olacaktır.

Körfez savaşından sonra binlerce askerini kaybeden ve bundan dolayı Suriye sahasında kara güçlerini kullanmaktan çekinen ABD, bunun yerine “müttefik” adı altında PYD’nin silahlı kanadı olan YPG’yi destekleyerek stratejik kazanç elde etmeyi amaçladı. Ancak Suriye sürecine daha aktif bir şekilde müdahil olan Rusya ve daha sonra da Türkiye şimdilik daha karlı gözüken ülkeler konumundadır. Öyle görünüyor ki Suriye’de de ABD istediğini pek alamadı gibi. Fakat süreç hala bütün sıcaklığı devam ettiği için hangi gücün buradan ne şekilde tam olarak karlı çıkacağı bilinmemektedir.

Saygıyla…

Yorum Yaz