Organik Tarım ve İyi tarım Nedir?
İnsanın serüveni toprakta başlar ve topraktan beslenerek devam eder. Toprağın bize verdiği meyve ve sebzelerin, tarladan sofraya geçiş öyküsü sağlığımız için oldukça önemlidir. Verilen su ve gübreden, kullanılan araçlara kadar pek çok detay üretimi etkiler.
Yaşadığımız evrende birçok şeyin yapısı, orijinalliği maalesef ki artık yok oluyor. Bu durum tarımsal üretim ve yetiştiriciliği de etkilemektedir, elde edilen birçok ürün genetiğiyle oynanmış bir şekilde yetiştirilmektedir.
Yaşanılan bu olumsuz durumun etkilerini en aza indirgemek adına tarımda belirli çalışmalar yapılmakta. Bu bağlamda Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları ortaya çıkmıştır. Bu uygulamalar günümüzde en yaygın sürdürülebilir tarım sistemleri olarak kabul edilmektedir.
Uluslararası Organik Tarım Hareketi Federasyonu (IFAOM)’na göre organik tarım, insan sağlığını koruyan ve ekosistemi devam ettiren bir üretim sistemi olarak ifade edilmektedir. Bu sistem, olumsuz etkileri olan girdilerin kullanımı yerine ekolojik işleme süreçleri biyolojik çeşitlilik ve yerel koşullara uyum sağlamış döngülere dayanmaktadır.
İyi tarım uygulamalarında ise kimyasal girdi uygulamaları söz konusu olmakla birlikte bu uygulamalar insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek şekilde uygulanmaktadır.
Organik tarım ülkemizde, 1980’li yılların ortasında; Avrupalı ithalatçıların talepleri doğrultusunda Ege Bölgesi’ndebaşlamış, daha sonra diğer illere yayılmıştır. Türkiye’de organik tarımla ilgili olarak ilk defa 1994’de ‘Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metodlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik’ yayınlanmıştır.(Resmi Gazete ,1994)
İyi tarım uygulamaları ise 2000’li yılların sonuna doğru hayata geçirilen sürdürülebilir tarım sistemlerinden biridir, iyi tarım uygulamalarına ilişkin yasal düzenlemeler, ilk defa 08.09.2004’te yayınlanan ‘İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik’ ile başlamıştır. Türkiye’de çiftçileri organik tarım ve iyi tarım uygulamalarına teşvik etmek ve bu uygulamaları yaygınlaştırmak amacıyla parasal destekler verilmektedir. Organik tarıma 2005, iyi tarım uygulamalarına ise 2009’dan bu yana destekleme ödemeleri yapılmaktadır.
Organik tarım alanları 2007’den 2016 ya gelindiğinde 3 katı, iyi tarım uygulamalar ise 88 kat artmıştır. Bu artıştaki farklılığı şöyle açıklayabiliriz; Organik tarımda kimyasal gübre ve ilaç kullanılmazken, iyi tarım uygulamalarında kimyasal girdi kullanımına, insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek düzeyde izin verilmektedir.
Daha önce yoğun kimyasal girdilerle yapılan üretim, organik tarımla birlikte terk edildiği için verimde azalma meydana gelmektedir. Ayrıca organik tarımda, gelişmiş işletme yönetimine ihtiyaç duyulmakta ve belirli bir geçiş sürecinin tamamlanması gerekmektedir. Bu nedenle özellikle gelişmekte olan ülkelerde, sürekli artan nüfusu besleyecek miktarda organik ürün elde edilmesi yakın gelecekte kolay olmayacaktır.
İyi tarım uygulamalarında kimyasal gübre ve ilaç kullanımı devam ettiği için, verim kaybı organik tarıma göre daha azdır. Bunun dışında, organik tarıma geçiş sürecinde ürünlerin konvansiyonel ürün niteliği taşıması, böyle bir geçiş süreci olmayan iyi tarım uygulamalarını daha avantajlı hale getirmektedir. Kaldı ki çiftçiler, kimyasal girdi uygulamalarını herhangi bir kontrol mekanizması olmaksızın tamamen kendi tecrübeleriyle yaptıkları için, bu durum organik tarımın hayata geçirilmesini zorlaştırmaktadır.
Bundan dolayı ilk aşamada, çiftçilerde çevre bilincini güçlendirecek eğitim çalışmalarının artırılması büyük önem taşımaktadır. Daha sonraki dönemde organik tarımın yaygınlaşmasıyla, zaman içinde verim artacak ve sürdürülebilir tarımın sağlanmasında önemli bir mesafe alınmış olacaktır.
Bu her iki uygulamanın kadın istihdamına da etkisi bulunmaktadır: Organik tarım ve iyi tarım uygulamaları, organik girdilerin kimyasal girdilerle ikame edilmesi ve tarımın belirli kurallar çerçevesinde yürütülmesi nedeniyle işgücüne olan talebi artırmaktadır. Genel olarak, organik tarım yapan işletmelerde işgücü gereksinimi eşdeğer geleneksel işletmelerden daha yüksektir.
Özellikle yabancı ot kontrolü ve benzer işlerin büyük ölçüde elle yapılması, organik tarımda işgücü kullanımının daha yüksek olmasına sebep olmaktadır. Ayrıca ürünlerin satışa hazır duruma getirilmesi de, organik tarım yapan işletmelerde daha fazla işgücü gerektirmektedir.
Bütün bu işler çoğunlukla kadınlar tarafından yerine getirilen faaliyetler olduğundan, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları kırsal alanda istihdam olanaklarını ve özellikle kadın istihdamını artırmaktadır. Organik tarım ve iyi tarım ürünlerinden elde edilecek değer artışının el emeğine yansıması, kırsal alanda istihdamı artırarak küçük aile işletmelerinin üretime devam etmesine de olanak sağlayacaktır.
Sonuç itibariyle; her iki tarım türünde de insan sağlığı ve doğayı koruma temaları esas alınarak uygulamalar gerçekleştirilir. Bu sayede tarım sektörü daha sürdürülebilir ve verimli hale gelerek, topraktan sofralarımıza uzanan yolculuk daha sağlıklı bir biçimde devam edecektir.
Editör: Şilan Ecevit