Normalleşiyoruz

KÖŞE YAZISI

Gün gelecek bu satırları yazabilecek miyim diye düşünürdüm hep.

Acaba ben de bir gün bu ülkede sivil yönetimin askerler karşısında geri adım atmayacağından, askerlerin sivilleri değil, sivil hükümetlerin hukuk dışına çıkan askerleri hizaya getireceği günlerden bahsedebilecek miyim diye merak ederdim.

Başka ülkelerde görevden alınan generaller, tutuklanan subaylar, istifa eden rütbelilerle ilgili haberleri okudukça “bizde bu normalleşme ne zaman olacak” diye gıptayla bakardım bu ülkelere.

Bırakın bir generali veya bir subayı, bu ülkede sıradan bir uzman çavuşun veya bir astsubayın bile sivil siyasetçilere nasıl posta koyduklarını okuduk yıllarca gazetelerde.

Çok değil sadece birkaç yıl öncesinden bahsediyoruz.

Ama artık her şey değişiyor.

Hukuksuzluğa karıştıkları (ya da en azından suçlandıkları) için artık bırakın astsubayları veya alt rütbeli subayları, kuvvet komutanları bile gözaltına alınıp tutuklanabiliyor.

Bu ülkenin genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları toplu halde istifa ediyorlar ve birkaç yıl önce olsa tüm dengeleri altüst edebilecek olan bu olay gayet doğal bir şekilde karşılanıp geçiştirilebiliyor.

Bu ülkede sivil-asker ilişkileri artık eskisi gibi olmayacak.

Bunun bir başka örneği de YAŞ toplantısında yaşandı.

Yıllar yılı bu ülkenin başbakanları, kendi altlarındaki bir memurlarıyla aynı hizada oturdular, eşit statüde gösterildiler.

İlk defa son YAŞ toplantısında masanın başında, olması gerektiği gibi, Başbakan tek başına oturdu.

Bize özgü bir garabet daha tarihe karışıyor.

Atılacak önemli adımlar var hala.

Genelkurmayın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması gibi.

Askeri okullarda verilen ve soğuk savaş döneminin izlerini taşıyan ve artık çağdışı kalmış eğitim sisteminin çağdaş, demokratik ölçütlere göre yeniden yapılanması gibi.

TSK ile ilgili kanunların modernize edilmesi gibi.

Bunların en başında da demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapmak geliyor.

Her şey gelip yeni anayasada düğümleniyor.  

Bu arada son istifa sürecinde muhalefet partilerinin tavrı da beklendiği gibi demokrasiden değil vesayetten yana tavır almak oldu.

CHP lideri istifalar üzerine tatilini yarıda keserek apar topar Ankara’ya döndü ve “hükümetin ordu üzerindeki oyunlarından” dem vuran bir açıklama yaptı.

CHP’den beklenen bir tepkiydi bu ama asıl şaşırtıcı olan BDP’nin tepkisiydi.

BDP lideri Demirtaş’ın ağzından ortaya çıkan tepki tam anlamıyla trajikomik denebilecek türdendi.

Şöyle diyordu Demirtaş:

“Bu istifalar, ordunun, hükümetin yaptığı dayatmalara vermiş olduğu bir tepkidir”.

Üzerinde hiç yorum yapmıyor ve değerlendirmeyi sizlere bakıyorum.

Bu ülke gitgide daha fazla normalleşiyor.

Bir AB temsilcisinin deyimiyle “giderek daha fazla demokratikleşiyor”.

Artık bu noktadan geri dönüş olamaz.

Eğer geri dönerse AK Parti sürecin kaybedeni olarak öne çıkar.

Afrika ölüyor

Başta Somali olmak üzere Doğu Afrika coğrafyası son 60 yılın en kurak yazını yaşıyor.

Milyonlarca insan açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya.

Bölgeye yapılan yardımlar şu an itibariyle çok yetersiz.

Yardım görevlileri Somali’de karşılaştıkları vaziyetin, şimdiye kadar karşılaştıkları en ağır durum olduğunu söylüyorlar.

Başta Diyanet olmak üzere bazı STK’lar yardım kampanyaları başlattılar.

Şaşaalı iftar sofraları yerine bu yıl fitrelerin ve bir iftar parasının Somali ve açlık bölgesine gönderilmesi çok daha hayırlı olacaktır.

Yapılacak 5 TL tutarında bir yardım bile açlıktan ölme sınırındaki birkaç çocuk için bir umut olabilir.

Aşağıda bazı kurum ve kuruluşların yardım hatlarını veriyorum.

Az çok demeden yapacağınız her yardım bu mubarek günlerde belki birkaç hayatı kurtaracaktır.

5 TL yardım için yapmanız gerekenler çok basit:

Diyanet AFRIKA yazıp 5601'e,
İHH AFRIKA yazıp 3072'ye,
Kimse Yok mu ACLIK yazıp 5777' ye gönderin.

Haydi, bir el de siz uzatın.