Nereye Gidiyoruz?

Ehl-i Sünnetten olup
Ehl-i Sünnetçilik yapanlar, bu fırka adına kelle koparanlar benzeri Şiî bir
ortam ve şartlarda yaşasalardı bunların kaçta kaçı Şiîcilik yapmazdı? Yine her
olumsuzluğun altında Selefilik ve Vahhabilik arayanlar şu anda yaşadıkları
ortam ve şartlara benzer Selefi ve Vahhabi bir ortamda yetişmiş olsalardı
bunların kaçta kaçı Seleficilik ve Vahhabicilik yapmazdı?
Daireyi biraz daha genişletecek olursak
İslamcılar benzeri ortam ve şartlarda Hıristiyan olarak yetiştirilmiş olsalardı
bunların kaçta kaçı Hıristiyancılık yapmazdı?
Türkçülük yapanların kaçta kaçı Kürt olsalardı
Kürtçülük yapmazdı? Yahut Kürtçülerin kaçta kaçı Türkçülük yapmazdı?
Çatışma ve tartışma alanlarının her biri için bu
karşılaştırmayı yapabilirsiniz. Yüzde yüz aynı şey olurdu demiyoruz ama
ekseriyet için bunun geçerli olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Tarihin her döneminde insanlar böyle miydi?
Konumuz dini bakış açıları olduğundan kendini dine nispet eden ve dini saik ile
hareket ediyorum diyeler ilgilendirmektedir. Bu kesim için her dönemde durumun
sözünü ettiğimiz oranda böyle olduğunu söyleyemeyiz. Mesela Peygamber döneminde
durum hiçte böyle değildi; İslam’a girenler geçmişle bağlarını, geçmişteki
bakış açılarını büyük oranda değiştirdiler. İslamlaşmanın devam ettiği, takip
eden asırlarda da insanlar İslam’a girdiklerinde büyük bir değişim
yaşıyorlardı. Belki değişim oranı sahabe dönemindeki kadar değildi ama ona
yakındı. Mezhepleşme, tarikatlaşma durumları ortaya çıktıkça ve en önemlisi
delillere dayanma konusunda titizlik kayboldukça bağnazlık başladı, durum
aksine döndü.
Hangi mezhep, tarikat ve cemaatten olsun
delilleri göz ardı edip bağnazca davranan, Allah’ın kendisine verdiği muhakeme
gücünü kullanmayıp körü körüne birilerinin peşine düşüp gidenin hesap günündeki
durumu ne olacak? Onu Allah’a bırakalım zira Allah, kişilerin içlerinde
sakladıklarını, ne gibi imkânlarla karşılaştıklarını ve yeteneklerinin ne
olduğunu kuşkusuz en iyi bilendir ve O’nun âdil olduğuna kesinkes iman
ediyoruz.
Bizim öncelikli görevimiz bu dünya hayatında
Müslümanların içine düştükleri bu duruma çözüm bulmaktır.
Günümüzde en çok gündeme gelen Selefilik,
Vahhabilik, Şiilik gibi fırkalardır. Vahhabilik Selefilikle birlikte gündeme
geldiğinden Selefilik meselesini ele alacağız.. Maksadım ne Vahhabiliği ne de
Selefiliği savunmak değildir; her vesileyle şunu söylemişimdir: “Ben sadece
Müslümanım, başka bir aidiyete ihtiyacım yoktur”.
Sürekli Vahhabilik ve Selefilik aleyhinde
konuşan ve benim de sevdiğim akademisyen bir arkadaşım bir gün odama geldi ve
ağzını doldura doldura Selefilik ve Vahhabilikten söz etmeye başladı. Kendisine
Vahhabiliğin kendisine nispet edildiği Muhammed b. Abdilvahhap’ın herhangi bir
kitabını okuyup okumadığını sordum. Okudum dedi. Seni bu denli rahatsız eden
İslam’a aykırı kitaplarında ne buldun, dedim. Ne bulacağım, ayetleri sıralayıp
gidiyor, dedi. Rahatsızlığın ayetlerden mi, diye sordum. Hayır, ama Osmanlıyla
savaştılar, dedi. Osmanlı da onlarla savaştı, dedim. Meselenin özünü
ilgilendirmeyen bir sürü şey sıraladı. Bir zamanlar birine Vahhabilik
kâfirlikle eşdeğer kabul edilirdi.
Aslında Vahhabilerle problem dini olmaktan çok
siyasi çıkar problemidir. Osmanlılar döneminde de siyasi problem öndeydi,
cumhuriyet döneminde de.
Tekrar belirteyim ki maksadım ne Vahhabileri ne
de Selefileri savunmak değildir, olabildiğince tarafsız davranarak meseleyi
ortaya koyma gayreti içerisindeyim. Daha düne kadar dindar bilinenleri dahil
Berzani’den söz edilirken Berzani aşiretinin Yahudi olduğu söylenir, Kuzey Irak
parlamentosundan söz edilirken “sözde Kürt parlamentosu” denirdi. Petrol boru
hattından sonra ve hele ileride siyasi işbirliği gündeme gelirse Berzani’yi
samimi Türk dostu ve samimi bir İslamcı olarak anlatabilirler. Bir gün Vahhabiler
için aynı şeyin söylenmeyeceği ne malum!
İnsanlar şu veya bu mezhebi şu veya bu tarikatı
tercih edebilirler. Tabi ki delillere dayanarak tercih edenleri kastediyoruz.
Bu kesim bile mezhebini veya tarikatını dinin kendisi olarak algılamaya başlamışsa
felaket orada başlar. Zaten bir mezhep içinde yetişmiş olan ve körü körüne o
mezhep bağnazlığı yapanlar, kahir ekseriyetiyle mezhep ve tarikatlarını din
olarak görürler.
cahit karaalp
24.07.2014 / 02:23Değerli hocam sizi bu sitede gördüğümüz için mesrur olduk...dilerim yazılarınızı hemşehrilerinize ışık olur...öğrencilik yıllarımızda bizlere yaptığınız yol göstericiliği inş. artık halkımıza da yapacaksınız..sizin gibi değerli bir şahsiyetin mardinimizden çıkması bize gurur veriyor...