Neden Bu Haldeyiz
"Başınıza gelen her musibet, sizin ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Bununla beraber Allah, kusurlarınızın pek çoğunu da affeder."
(Şura Suresi: 30)
Şimdi, bu ayet çerçevesinde mevcut durumumuza bir bakalım:
Ümmetin heybetini, birliğini, izzetini değil de, rahatımızı öncelediğimiz için kaybettik.
Gözlerimizin önünde işlenen haramlara müdahale etmedik, edenleri de suçladık.
Özel hayat diye işlenen kötülükler, bizim de kırmızı çizgimiz olmaktan çıktı. Bu yanlış anlayışı biz de kabullendik.
Allah tesettürü emretmişken, biz bu emri tercihe bıraktık ve sorguladık.
Lailahe illallah deyip, bu ilahi emre muhalefet ederek; ırkçılık, cemaatçilik, bölgecilik, mezhepçilik ve maslahatçılık yaptık.
Allah’ın dost ve düşmanlarını tanıma ferasetini kaybettik.
Kafirlerin tek düşman olduğu noktasında hemfikir olamadık.
Allah ve Resulüne itaat farz olduğu halde, nefsimizin istek ve arzularını, Allah’ın ve Resûlünün emrinden üstün tuttuk.
Müslümanların kavgasından, parçalanmasından, Müslümanların zarar gördüğünü, kafirlerin ise karlı çıktığını idrak edemedik.
Neden, İslam coğrafyasında zalimler tarafından dökülen Müslüman kanına kimimiz seviniyor, kimimiz sadece üzülüyoruz.
Birbirimizi sevmek Allah ve Resûlünün emri olduğu halde, neden birbirimizden nefret ettik.
Neden partimizden, tarikatımızdan, ırkımızdan ve düşüncemizden olmayanı dışladık?
Neden İslami kimliğimiz yerine etiketimizi öne çıkardık?
Neden her alanda kafirlere mağlup olmuş durumdayız?
Neden Allah’ın yardımından yoksunuz?
Neden mü'minlerin derdiyle dertlenmiyor, sevinçleriyle sevinemiyoruz?
Neden birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmiyoruz?
Neden Suriye' de, Yemen'de, Arakan'da, Filistin'de, Çeçenistan'da ve Doğu Türkistan'da akıtılan Müslüman kanına ve yapılan zulümlere seyirci kaldık?
Neden iyiliği emredip, kötülükten men etmedik?
Niçin çalışmamızla, eğitimimizle ve bütün gayretlerimizle mal ve makam elde etmeyi hedefledik?
Neden teoride "Vahdet" edebiyatı yapıyor, pratikte ise tersini yapıyoruz?
"Mü'min iki defa aynı delikten ısırılmaz" düsturundan ders almıyor, aynı delikten defalarca ısırılıyoruz?
Neden ictimai (sosyal) hayatımızı bırakıp, ferdi bir yaşam tarzını tercih ediyoruz?
Neden akraba ve komşu hukukuna riayet etmiyoruz?
Neden mazlumun yanında, zalimin karşısında durmuyoruz?
Neden zalimin zulmüne karşı çıkmıyoruz?
Neden İslam'la bağımız bir isimden ibaret kalmış?
Neden ümitsizliğe düşüyoruz?
Neden Avrupalıların ahlakıyla ahlaklanıyoruz?
Neden Müslümanların başarısı için fedakarlıktan kaçınıyoruz?
Neden üst kimliğimizi; Ümmet kimliğimiz olan İslam'ı yeterli görmüyor, başka etiketler de kullanıyoruz?
Neden lüzumsuz gündemler ve teferruatlarda boğuluyoruz?
Neden önceliklerimizi öteliyoruz?
Neden hesabımıza geldiğinde itaatkar, gelmediğinde de isyankar oluyoruz?
Neden özgürlük deyince her türlü haramı içlemeyi mübah görüyor ve nefsin isteklerini özgürlük sayıyoruz?
Neden İslam düşmanlarının baskısı altında sinmiş, tepkisizleşmiş ve bu hali kabullenmişiz?
Neden Müslümanlar birbirlerini İslam düşmanı olan medya üzerinde tanımaya çalışıyorlar?
Neden sadece kendi haklarımızı düşünüp, başkalarının haklarına değer vermiyoruz?
Neden kendimiz için istediğimizi kardeşimiz için istemiyoruz?
Neden birbirimize kusur bulup, ayıplamaya çalışıyoruz?
Neden gıybet ve dedikoduyu ahlak haline getirmişiz?
Neden haramlarımıza fetva bulmaya çalışıp, faizi meşrulaştırıyoruz?
Neden İslami şahsiyetimizi muhafaza edip, örnek olamıyoruz?
Neden emin vasfımızı ve kimliğimizi kaybettik, birbirimize güvenmiyoruz?
Neden sosyal ve siyasal hayatımız bozuldu?
Neden israfa düşkünüz? İsrail ve batının ürünlerini kullanmayı medeniyetle eş değer sayıyoruz?
Neden fitne ve şüphelerle kuşatılmış durumdayız?
Neden direniş ruhumuzu kaybettik?
Neden 19. yüzyıl Müslümanların kriz asrı olarak adlandırılıyor?
Neden kendimiz olamıyoruz? Özümüze dönmüyor, günahlarımız ve kötü amellerimizden dolayı Rabbimize iltica etmiyoruz?
Musibetler ders çıkarmak içindir. Tövbe etmek içindir. Korona musibeti Rabbimize dönmek için bir fırsattır. Allah muhafaza bu fırsatı kaçırırsak, küresel sistemin insanıyla beraber biz de perişan olabiliriz. Bu musibetle neden yüzleştiğimizin sebep ve sonuçlarını İslami bir bakış açısıyla başta kendi nefsimize söyleyerek sorgulamalıyız.