Ne Yıldı Bee...?

KÖŞE YAZISI

Yeni bir yıla girerken ülkemizin en önemli mevzuu barış süreciydi. Şimdiye kadar Apo ile veya Kandil ile görüşmeyi şerefsizlik kabul edip bunu ispatlamayanın da şerefsiz olduğunu savunan Başbakan, ‘görüşmelerin yıllardır gerçekleştiğini ve devam edeceğini’ açıkladı.

Yeni yılın ilk günlerinde başlayan ünlü ölümleri hız kesmedi, 2013’te otuz kadar ünlü intikal etti.

Yılın ikinci ayı bazı bakanların değiştiği görüldü. İdris Naimsiz kalmıştık, yaaa… Mardin için önemli olan Muammer Güler’in İçişleri Bakanı olmasıydı. Maalesef bu yazıyı yazdığım dakikalarda, Mardin’in bakansız kaldığını öğrendim.

Nevruz’u insanlar sabırsızlıkla bekliyordu. Geldi, çattı, Apo’nun bildirisi okundu, çekilme süreci başladı.  Yılın ikinci yarısında çekilme durdu. ‘Süreç tıkandı’ dendi.

Arada Başbakan “Bunlar rakıyı susuz içerler.” dedi, niçin dediğini ve ne anlatmak istediğini şimdiye kadar araştırıyorlar…

Türkiye, kızlı-erkekli mevzulara kafaları iyice yormaya başladı. Binali Yıldırım başlatmıştı. Zat-ı âlileri şimdi İzmir adayı. Başbakan kızlı-erkekli kalanların evlerini denetlemek için gerekli yasal düzenlemenin yapılacağını açıkladı son çeyrekte. Meclis Başkanı hızını alamadı ve karma eğiteme karşı olduğunu dile getirdi. Yurtdışı ziyareti dönüşünde ise sanki o konu hiç konuşulmamış gibi kapandı.   

Muhteşem Yüzyıl dizisine kafayı taktılar. Ahlaksızlık varmış. Günaydın be gözüm…

Ayrıca 800 TL olan asgari ücret “büyük para” ilan edildi.

Ergenekon, Balyoz gibi davalarda karar verildi. İddianamelerin tutarsızlığı, sonradan eklenen deliller hep kafalarda soru işareti idi. Sağ olsun Akdoğan, yeni açıkladı: “Cemaat bu orduya kumpas kurdu.”

Mayıs ayı girerken yapılan ihaleler, temel atma törenleri, falan filan… Aha! Kahrolsun dış mihraklar bizim gelir dağılımı adaletsizliğimizi çekemedi ve Gezi olaylarını tertip etti. ‘Uyuyan insanlara saldırıyla beraber halk “yettin artık” dedi’ tezini ortaya attıysak da kralcılar inanmadı. Olaylar yaz boyunca sürdü. 1 Mayıs’ta işçi için güvenli olmayan Taksim Meydanı iki gün sonrasında Galatasaray için gayet güvenliydi.

Çok şükür ileri demokrasimiz(!) var da altı kişi öldü, onlarca kişi gözünü, kolunu, iç organlarını falan kaybetti, binlerce kişi tutuklandı, 13 yaşındaki çocuğa bile dava açıldı…. Yoksa maazallah, çok daha kötüleri olurdu haa…  İnsanlığını kaybetmiş olanlar hep 147 milyon liralık zarardan bahsetti de ölen ve yoğun bakımda olan insanlardan bahsetmedi. Verin bana ölenlerden birini vereyim size 147 milyonu… Bütün bunlardan daha elim ve daha vahim, Melih’in fışkıyesini kırdılar. O günlerde aslan kesilen Melih yılın son günlerinde kedi gibi sessiz kalacaktı. Polisin yaptıkları ise “kahramanlık” addedilip, Çanakkale benzetmesi bile yapılacak kadar vicdandan uzaklaşıldı.

Filozof ve aydın sanatçılarınızdan Polat’ınız yaklaşık dokuz dakika konuştu. Nazar, kedi gözü gibi şeyler dedi ama kimse o konuşmadan bir şey anlamadı. Nihat Doğan’ınız ise akil adam olmadığı için küsmüştü zaten. Acun’unuz ise yeni televizyon alarak sizi daha çok uyutmaya karar verdi.

Derken efendim Mısır’da darbe oldu. Lanet olsun yapana.

Sonraları Esed olan, Kardeşi Esad, ikinci yılında da gitmemeye direnince Suriye’de kan gövdeyi götürmeye devam etti. Kimyasal kullanıldı. Türkiye’nin El-Kaide geçişlerine göz yumduğu ve ‘kimyasalı’, ‘antifriz’ zannettiği ortaya çıkınca Başbakan,  “gidin tencere-tava çalan komşularınızı mahkemeye verin.” dedi.

Reyhanlı’da bomba patladı. Elliden fazla insanımız vefat etti, bu sefer de Başbakan, mezhepleri tartışma konusu yaptı.

Süreç tıkanırken Türkiye’nin gözü bir daha açılacak bir paketteydi.  30 Eylül geldi. Paket açıldı, sonra ayrıntılar çıktıkça kokular da çıkmaya başladı. Artık polis tedbir amaçlı, tipini beğenmediği adamı savcı izni olmadan içeri alabilecekmiş. Türban artık resmen serbestti, destekledim ve destekleyeceğim. Ama başkalarının da özgürlüğünü düşünmeye devam edeceğim.

Türkiye, Olimpiyat ev sahipliğini kaybetti;  Bakan, Vekil, iktidar şakşakçıları falan tuttular halka küfür ettiler.  

2005’te muhatabımız olamaz, denilen Barzani’yle Diyarbekir’de büyük buluşma gerçekleştirildi.

Çok hareketli bir yıldı be. Yıllarca beraber tezgâhlar kurduğunu dile getirdiğimiz hükümetimiz ile Gülenistler kavga etti, abi, öyle böyle değil. (bunu ayrıca yazarız.) Daha sıcak olduğu için de hatırlatmaya gerek yok. 

Neyse canım kardeşim. 2013 bütçesi 33 milyar lira açık verdi. (Geçmiş olsun demek isterdim.) 2014 bütçesi ise beddua tartışmasının gölgesinde kaldı.

Araştırma yapmadan yazmaya gayret ettim ki fazla uzamasın…

Yılın son haftasında üç bakan çok yorulduğu için istifa etti.

Yeni yıl hediyenizin bir ayakkabı kutusu olmasını ümit ediyorum.