Mutluluğa giden yol
![Mutluluğa giden yol](https://www.mardinlife.com/uploads/2025/02/06/mutluluga-giden-yol-dervis-gumus.jpg)
Yaklaşık 50 yıldır, bireylerin dış olumsuzluklardan etkilenmeyerek mutlu yaşamalarını öneren; insanoğlunun adil, huzurlu, kısaca ideal bir dünya hayatını hayal etmesinin üzüntü ve sıkıntı oluşturduğunu, bu duyguların da hastalıklara yol açtığını savunan akımlar faaliyet göstermektedir.
Bu akımlar, içinde yaşadığımız çivisi çıkmış dünyayı, bütün olumsuzluklarına rağmen olduğu gibi kabul etmemizi; “Dünya böyle.”, “Dünyanın gerçeği bu.” tarzındaki ifadelerle içinde yaşadığımız dünyanın gerçekliğini onaylayarak mutluluk içinde yaşamamızı önermektedir.
Bu akımlar, etrafımızda olup biten bütün olumsuzlukların bizi rahatsız etme sebebinin, bünyemizin olup bitenleri olduğu gibi kabul edemeyen hastalıklı yapısından kaynaklandığını savunurlar.
Önümüzdeki kötü, iğrenç veya zehirli bir yiyeceği midemiz kaldırmıyorsa suç, kokmuş yiyecekte değil; asıl sorun, bunu sindiremeyen bünyemizdedir, diye düşünmektedirler.
Bu amaçla, rahatsız edici kimliğimiz yerine; çevremizdeki olumsuzluklara rağmen mutluluk ve huzur içinde yaşamamızı sağlayacak yeni bir kimlik kodlamak yoluyla bizi tedavi etmektedirler. Uygulanan bu tedavi sonucunda, etrafımızda olup biten her şeyi sindiren bir ruhsal kimliğe bürünüyor, çok daha huzurlu ve mutlu yaşayabiliyoruz.
Bizim saadetimiz söz konusu olduğunda, bu akımların öğretilerine harfiyen uymamız ve uyarılarını dikkate almamız gerekiyor.
- Öncelikle, yaşadığımız bu dünyaya bir türlü adapte olamayan bünyemizin, bütün sıkıntıların müsebbibi olduğunu kabul etmeliyiz. Mesela, geçim sıkıntısı ya da işsizlik problemi yaşadığımız için sıkıntı çekiyorsak, bu durumun asıl sebebinin, kabullenemeyen bünyemiz olduğunu bilmeliyiz. Böyle durumlarda, sıkıntılarımızı düşünme huymuzdan vazgeçmeli ve mutlu olmalıyız.
- Bazen (Allah’tan belasını bulsun!) aklımız, sıkıntımızı sürekli hatırlatıp derdimizi yüzümüze vurabilir. Bu gibi durumlarda, hastaneye başvurup doktorumuzdan aklımızı hizaya getirecek bir ilaç kullanmamız gerekebilir.
- Kullanmayarak temiz tutmamız gereken vicdanımızı harekete geçirip rahatsız etme ihtimali olan olayları (ruhumuzda sıkıntı yaratacakları için) görmemeli, duymamalı, düşünmemeli, kısacası hiçbir şekilde algılamamalıyız. Hani kötü bir kokuya maruz kaldığımızda burnumuzu, dumanlı bir ortamda gözlerimizi, gürültülü bir ortamda da kulaklarımızı refleks olarak kapattığımız gibi, bir olumsuzluk gördüğümüz anda refleks olarak aklımızı devre dışı bırakmalıyız. Sıkıntı yapar!
- Kimileri "İnsanı rahatsız eden akıl değil, vicdandır." diye itiraz edebilir ki bu doğrudur. Ancak, çevrede olup biteni algılayan ve vicdanın etki alanına sunan akıldır. Yani mutsuzluk yaratacak bir hadise, vicdanın yargısına vardığında yanacağımız için iş işten geçmeden, daha akıl aşamasındayken yok etmeyi hedeflemeliyiz.
- Aklın çekilmezliğini yıllar önce fark eden Necip Fazıl, reçeteyi yazmıştı:
“Çekilmez akılda bu kadar sancı,
Akıl çürük diş; at, kurtulursun.” - Vicdanla iletişim halinde olan aklın, bir yük ve sıkıntı kaynağı olduğunu unutmamalıyız. “Mutsuzluğun sebebi akıldır.”, “Mutsuzluk ancak akılla mümkündür.” ve “Aklın yokluğu mutluluktur.” önermelerini tespih çeker gibi tekrarlayarak bu ilkeleri ruhumuzla bütünleştirmeliyiz.
- Alman düşünür Lessing şöyle der:
“Bazı olaylar karşısında aklını kaybetmeyecek olanın, kaybedecek aklı zaten yoktur.”
Bu sözü tersinden okuyarak diyebiliriz ki: Bazı olaylar karşısında kaybedilme riski olan bu aklı, bünyemizde barındırmayarak onu kaybetme ihtimalini hepten yok etmeliyiz!
Fıkra bu ya…
Bir adam, ishal şikâyetiyle doktora gitmiş. Doktor, yanlışlıkla ishal yerine depresyon ilacı yazmış. Hatasını sonradan fark eden doktor, hastayı aramış ancak bulamamış. Haftalar sonra karşılaştıklarında doktor önemle sormuş:
— Amca, ishalin vardı, ne oldu?
— İshal mi? Geçmesine geçmedi ama artık takmıyorum!
İşte, aklımızı uyuşturarak da olsa devre dışı bırakırsak, sadece ishal değil; ne yoksulluk, ne işsizlik, ne Bosna, ne de Gazze… Hayatımızda ve dünyamızda olup biten hiçbir olumsuzluk bizi etkilemeyecek ve hep mutlu yaşayacağız.
Görmezden gelerek aşamadığım, aklımın sürekli bana vesvese ettiği şu sorunu da paylaşayım:
Aklı devre dışı bırakarak mutlu kalabiliriz ama insan kalabilir miyiz?
Editör: Mehmet Nezir Güneş