Muharrem ve Aşura

Muharrem ayı, hicri takvimin başlangıç
ayı ve aynı zamanda dört haram (muhterem) aydan bir tanesidir. Arap kavimleri
arasında bu aylara özel önem atfedilir ve bu aylarda kan dökmek de haram
sayılırdı. Aşura ise, Muharrem ayının onuncu gününe denk gelmektedir. Aşura,
Müslümanlar arasında Hz. Nuh’un (as) tufandan kurtulup gemisinin Cudi dağına
oturduğu, Hz. Musa’nın Beni İsrail’i Firavun’un zulmünden kurtardığı gün olarak
kabul görmektedir.
Sevgili
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sas), Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde oradaki
Yahudilerin Aşura gününde oruç tuttuklarına şahit olmaktadır. Bunun üzerine
Efendimiz (sas),Yahudilere sorar: “Bu
nedir (niçin oruç tutuyorsunuz)?”Yahudiler: “Bu hayırlı bir gündür. Bu, Allah’ın İsrail oğullarını düşmanlarından
kurtardığı, bu sebeple de Musa’nın oruç tuttuğu gündür.” dediler. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (sas) “Ben Musa’ya
sizden daha layığım.” Buyurdu ve hem kendisi bu günde oruç tuttu, hem de
başkalarına oruç tutmalarını emretti.”[1]
Ayrıca başka bir hadisi şeriflerinde de peygamberimiz (sas) Aşura günü tutulan
orucun ecrini şöyle izah ediyor: “Aşura
günü tutulan orucun bir önceki yılın günahlarına keffaret olacağını Rabbimden umuyorum.”[2]
İnsanlık
tarihinde birçok peygamberin ve ümmetlerinin kurtuluşuna tevafuk eden bu
mübarek günün Müslümanlar açısından ayrı bir değeri vardır. Bu kadar sevinci
içerisinde barındıran Aşura, aynı zamanda ümmet için üzücü bir olaya da
tanıklık etmektedir. Aşura, Hz. Muhammed (sas)’in “cennet gençlerinin efendisi”[3]
dediği ciğerparesi, Hz. Ali (ra) ve Hz. Fatıma (rah)’ın mahdumları Hz. Hüseyin
(ra) ve ehli beytten 70 kişinin Kerbela’da asi ve baği bir topluluk tarafından
şehit edildiği gündür.
Hz.
Hüseyin (ra), “şehidlerin efendisi”dir.
Kerbela ise, bütün dünya Müslümanları’nın ortak acısı ve yasıdır. Hz. Hüseyin,
zulme boyun eğmemiştir. Hak ve hakikati canı pahasına korumuştur. Dedesi Hz.
Muhammed (sas)’den aldığı bu emaneti layıkı ile kendisinden sonraki nesillere
devretmiştir. Fakat fitne ve nifak tohumlarının ümmetin bağrına saçıldığı o
gün, gözlerini kan bürümüş, taassup ehli bu topluluk nefis ve hevalarının esiri
olmuşlardır. Doğru düşünme yetilerini kaybetmişlerdir. Hak ve hakikat
ferasetlerini ve izanlarını yitirmişlerdir. Hz. Peygamber (sas)’in torununu ve
ehli beytini susuz bırakacak, işkenceye yapacak ve onları şehit edecek kadar
vicdanları körelmiş ve yollarını kaybetmişlerdi.
Bu elim ve üzücü hadise biz
Müslümanlara da birlik ve beraberliğin önemini tekrardan hatırlatmaktadır.
Birbirimizle didişmenin, ayrılık ve tefrikayı beraberinde getirdiğini bizlere
hatırlatmaktadır. Rabbimiz bu konuda bizlere şöyle emrediyor: “Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a)
sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani
siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve
O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun
tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini
böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.”[4]
Bu
vesile ile Muharrem ayını ve Hicri 1438. yılınızı en içten dileklerimle
kutluyorum. Başta şehitlerin efendisi Hz. Hüseyin (r.a) olmak üzere Kerbela
şehitlerini,15 Temmuz darbe gecesi ülkemizin birlik
ve bütünlüğüne, milletimizin hürriyet, irade ve bekasına yönelik ihaneti püskürtmek
için hiç tereddüt etmeden tankların önüne yatan, silahlara meydan okuyan,
bedenlerini bu vatan için siper eden, canlarını din-ü devlet, mülk-ü millet,
istiklal ve istikbalimiz için feda eden ve şehadet mertebesine ulaşan tüm
şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz. Bu tür üzücü hadiselerin
yaşanmaması için birlik ve beraberliğimizi güçlendirecek bilinç ve feraseti
Rabbimizden niyaz ediyoruz. Hz. Peygamber (sas) ve Ehl-i Beyt sevgisi etrafında
kenetlenip sevgi ve bağlılığımızın perçinleşmesini Cenab-ı Hak’tan temenni
ediyorum.
Allah’ım!
Yenikapı’daki bu varlığımızı, şehirlerimizin bütün meydanlarındaki kıyamımızı
sen bir milat eyle Allah’ım!
Birlik
miladı olsun Allah’ım! Yenikapı’da yeni kapıları aç milletimize Ya Rab!
Hayır
kapılarımız, iyilik kapılarımız, barış kapılarımız, adalet kapılarımız hep açık
olsun Ya Rabbi!
Şu
andan itibaren kıyamet sabahına kadar, bu cennet vatan üzerinde kalplerimizi
kenetle Ya Rab!
Kardeşlik
hukukuna riayet edenlerden eyle Ya Rab!