Muharrem Ayı
Yine Rahmani bir ikliminin atmosferindeyiz..Muharrem ayı, Hayrullah...Allah’ın Ayı...
Muharrem ayının feyiz ve bereketi başlı başına bizlere önemli fırsatlar sunuyor. Öncelikle muharrem ayı dört haram aylardan biridir.(Zilkade, Zilhicce, Muharem ve Recep)
Recep, Şaban ve Ramazan aylarından sonra en kıymetli ay yine bu aydır.
Efendimiz (sav) Mekke’den Medine’ye hicret edince yahudilerin Aşure gününde oruç tuttuklarını görmüştü. Yahudilerin bugünü neden oruçla geçirdiklerini soran Efendimiz’e (sav) şöyle cevap vermişler: Allah (cc) bu günde Ben-i İsrail’i Firavun'un zulmünden kurtarıp selamete çıkardı. Biz Yahudiler bu önemli olay için şükür orucunu tutarız. Aynı zamanda Hz. Musa (as) Rabbine karşı o gün şükür orucu tutardı. Onun hatırını gözetir biz de oruç tutarız. Bunun üzerine Efendimiz (sav) Yahudilere hitaben ‘’Ben Musa’ya(as) sizden daha yakınım buyurdular. Ondan sonra efendimiz(sav)Muharrem'in 9-10. veya 10-11.günlerinde oruç tutmuş ve ümmetine tavsiye etmiştir.
Muharrem ayı aynı zamanda hepimizin acısı mahiyetindedir. Yüreklerimizi yakan Kerbela olayının yaşandığı ay bu aydır.Efendimiz’in (sav) torunu, Hz. Fatma(ra) ile Hz. Ali(ra) gülleri, Seyidül Şüheda; Hz. Hüseyin (ra)ehl-i beyti ile birlikte 72 müslümanın Yezid ve taraftarları tarafından acımasızca açlıkve susuzluktan sonra Kerbela çölünde şehit edildikleri aydır Muharrem. Hepimiz için Kerbela çetin bir imtihanın ve derin hüznün adıdır. Hz. Hüseyin (ra) Medine’deyken kendisine defaat ile Irak’tan mektuplar gelir. İstişarelerden sonra ehl-i beyti ve dava arkadaşlarıyla yola çıkar. Hz.Hüseyin(ra ) cesareti, izzeti, feraseti, adanmışlığın ve imanın timsali ile yola koyulur…
Nasıl da kıydılar Peygamberin nur nesline? Bu zalim, barbar ve insanlıktan nasibini almamış Yezid ve taraftarları şimdi çok mu farklı. İsimler farklı olsa da, şahıslar çağ değistirmiş olsa da hak ve batıl mücadelesi devam ediyor. Baksanıza Ben-i İsrail’in torunlarına ! Katillerbugün başta Gazze ve Filistin ‘in değişik yerlerinde kadın, yaşlı, çocuk ayırt etmeksizin nasıl da mazlum günahsız Filistinli kardeşlerimize bombalar yağdırıyor.Zaman ve mekan değişse de küfür tek millettir.Kutsal kitabımızda Rabbimiz(cc) şöyle buyuruyor. " Sen onların dinine uymadıkça Yahudilerde,Hıristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki asıl doğru yol ancak Allah'ın yoludur. Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan bilesinki artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır’’(BAKARA 120)
Ayette de anlaşıldığı gibi küfür ehlinden olmadıkça onlar senden asla razı gelmezler. Öyleyse biz yine Kur’an-ı Kerim’e başvuralım. Değil mi ki Rabbimiz bizlere sesleniyor:
"Gerçek ve geçerli din İslamdır. "
Müslümanların bir vücudun âzaları gibi olmaları izzet ve onurumuzu , kutsalmekanlarımızı ayaklar altına alan bu peygamber katillerine tek anlayacakları dilden konuşmak lazım. Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın dediği gibi ‘’İsrail ancak güçten anlar. Bir an önce İslam birliğinin kurulması ve Müslümanların çektiği bu acıların bitmesi için her gün yeni Kerbelalar yaşamamak için başta ülkemiz olmak üzere tüm İslamaleminin birlik ve beraberlik içinde olması gerekir."
Bu kutsi zaman ikliminde hunharca Filistinli kardeşlerimizi katleden zalim İsrail'in ve şuurdan yoksun gözü petrolden ve dolardan başka bir şeyi görmeyen muktedir Müslüman devlet yöneticilerinin saltanatı muhakkak ki sona erecek ve bu devran bir gün İslam davasının gür modası ile dönecektir. Yeter ki heyecanımızı, dava şuurumuzu, aksiyonumuzu ve inancımızı diri tutalımRabbim şehitlerimizin şehadetlerini kabul etsin. Şuurlu nesillerin yetişmesi için Rabbim güç ve kuvvet versin. Dua ve muhabbetle....