Me Fat Kurban Bajramı-2

Gezinin ardından Hacı Kemal amcayla buluşup Kurban kesimine şahitlik etmeye gidiyoruz. Tekbirler eşliğinde kurbanlıklar kesildikten sonra günün yorgunluğunu atmak üzere yetim kulesi restorana geri dönüyoruz.
Ertesi gün sıra kurban dağıtımlarına geliyor. Önce Gönül eli derneğinin organizesinde Mamuşa’da, ardından Kalliri Mirressis’in organizesinde Prizren’de fakirlerin evine kadar servisi ediliyor kurban hisseleri..
Her bir eve yaklaşık 10 kg et takdim ediliyor.
Hepsi yokluk yaşayan ailelerin bu eti en az 2-3 ay kullanacaklarını öğrenince burukluk hissediyor, et alabilmiş olmanın huzurunu yüzlerine yansıtan kadınları görünce, yaşadığımız lüks ve israf dolu hayattan bir kez daha utanıyor ve yardımların İHH eliyle gerçek sahiplerine ulaştığı için yeniden şükrediyoruz.
Dağıtımlar sırasında çevreyi gezme imkanını buluyoruz. Sanki evimizin bir sokak ötesinde komşumuzlarmış gibi bir his beliriyor içimizde..
Türkiye’den geldiğimizi öğrenen Kosovalıların yüzündeki mutluluğu okuyoruz.
Osmanlının yetimleri gibi görüyorlar kendilerini..
Avrupa’nın siyasi ve kültürel baskısını anlatan bir Arnavut’a çözümü soruyorum. “Çözüm büyük abimizde.. Sıkıştık mı büyük abimiz Türkiye’ye şikayet ederiz onları” deyince Mısır, Tunus, Libya, Suriye, geldiğim güneydoğu bölgesi gözlerimin önünde film şeridi gibi geçiyor ve “Büyük abi 100 yıldır ilk defa kafasını kaldırıp kardeşlerim ne yapıyor diye baktığı için abluka altında.. Dua edin o an yakın inşallah “ demekten başka bir şey bulamadım.
Hem Mamuşa’da, hem Prizren’de Anadolu’da kaybettiğimiz cömertliği, misafirperverliği, sıcak ilgiyi orda bulmanın hem sevincini hem şaşkınlığını bir arada yaşıyoruz. “Osmanlı, iyi ki zamanında buralara gelip İslam kültürünün, edep ve adabının yerleşmesine vesile olmuş. Öyle ya Türkiye’de kaybettiğimiz bir çok güzel gelenek ve göreneğin en canlı halini burda şimdi bulduk” diyoruz birbirimize bakarak..
Son gün dağıtımları tamamladıktan sonra Kalliri Miressise derneğine uğruyoruz. Hacı Kemal’in yetiştirdiği öğrencilerinden Menduh Alaybey’in Türkçe Arnavutça ve Arapça ilahileri ile mest oluyoruz. Duvardaki onlarca yetim fotoğrafını gösteriyor Hacı Kemal.. “Bunların hepsi anne baba oldu artık” diyor. “Hepsinin çocukları var ve dinlerini kültürlerini kaybetmediler. Çocuklarıyla beraber bizimleler çok şükür” diyor.. Bir yetimle ilgilenmek bir nesille ilgilenmek gibiymiş onu anladım.
Kısa bir sohbetin ardından veda zamanı geliyor. Priştina havaalanına kadar gelip bizleri uğurluyorlar. Sultan Murad Hüdavendigâr’dan müsaede isteyip, Adem Yaşari’ye ve imanlı bir neslin devamı için zor şartlarda mücadele veren Hacı Kemal amca başta olmak üzere Müslüman Arnavut ve Türklere “bir ve beraber olacağımız zaman yakındır” temennisiyle veda ediyoruz.
Kosova’dan Aklımda Kalanlar
Kosova’da kaldığımız her gün bambaşka olaylara şahit olduk. Uzun zamanınızı alır düşüncesi ile aklımda kalan birkaç şeyi özetleyeyim.
1- Son gün dağıtımlar bitince “Keşke daha fazla kurban ve diğer imkânlarla gelebilse idik” diye hayıflandık. Kalliri Miressise başta olmak üzere partner kuruluşlar oldukça samimi çalışan organize ekipler. Her şey plan doğrultusunda çok güzel ilerledi. İlişkilerin daha da geliştirilmesi ve desteklerin daha arttırılmasında fayda var.
2- Tüm dünyada olduğu gibi burada da Avrupa’nın kurulu sömürge düzenine karşı bir direnç var ama nafile.. Euro haya pahalılığını ikiye katlamış ve fakirlik günden güne artan bir gerçek.. Ülkede Tito döneminden kalma bir çok sanayi altyapısı var ve bu atıl durumdaki bu sanayiyi yeniden ihya etmek için Türk müteşebbislere öncülük edilmelidir.
3- Her ne kadar bayram boyunca Türkiye’den gelen hayırsever Türk vakıfları ve vatandaşlarının çalışmalarına şahit olduysak ta, Misyonerlik ve katolikleştirme çalışmaları had safhada.. 150 euro maaş ve karşılığında kiliseye devam şartı misyonerliğin ne denli yaygın olduğunu göstermeye yetiyor. Diyanetin özellikle aileleri yetiştirmeye yönelik bayan görevli göndermesi veya evli ve hanımı dini birikime sahip imamların görevlendirilmesinde dini açıdan büyük sorumluluklar var.
4- İslam ve Müslümanlar aleyhine feci bir propaganda başlatılmış durumda. Bizim yaşadığımız 28 şubat darbesinden daha beter yürütülen küresel baskının neticesi olarak bir çok İslami hayır kuruluşu kapatıldı ve İmamlar gözaltına alındı. Kanaatimce Arnavutlukta % 65 olan Müslüman nüfus üzerinde oynama yapıp bunu % 20 lere çekmeyi başarırlarsa Kosova ile Arnavutluk’un birleşmesine bundan sonrası için izin verilip sıra Kosova’nın Hristiyanlaştırılmasına gelecek.
5- TİKA’nın çalışmaları kayda değer lakin duyduğum en anlamsız çalışmalardan birisi Yunus Emre Enstitüsünün Türkçe kursları oldu. Ortalama 250 euro maaşa sahip bir ülkede 50 euro karşılığında isteklilere Türkçe öğretmeye kalkmak hangi süper akıllının buluşu anlamış değilim. TİKA kentsel altyapı ve iyileştirmelere ilaveten sosyal, kültürel kalkınmaya da kaynak bulursa çok güzel olacağı kanaatindeyim. Türklerin ve Arnavutların yeni nesle Osmanlıca öğretme hayaline şahit oldum. Hem Türkiye ve tarihle bağların kopmamasına, hem dini bilincin artmasına sebep olacak böyle bir ihtiyaca cevap vermenin 50 euro ücret alarak Türkçe öğretmekten daha ehemmiyetli olacağını söyleyebilirim.
Son söz Osmanlı’yı sömürgeci diye bize tanıtan bizdekilere benden gelsin. Osmanlı, Vahşi Avrupa’nın aksine fethetmiş olduğu bölgelerde refah seviyesini arttırmak için bölgelerin kendi kaynaklarını kullanarak yatırımlar yaptı ve bu yatırımların izlerini Anadolu’dan ziyade hala balkanlarda, kuzey Afrika’da görmek mümkün.. Oysa ki sadece sömürgeci İngiltere’nin bu ülkelerden topladığı altın depoları tüm dünyayı doyuracak miktarda.. Osmanlı Şayet bu bölgelerin imkanını bu gün AB(D)’nin yaptığı gibi sadece Anadolu’ya aktarsaydı bu gün Anadolu’nun her metrekaresinde altından çeşmeler bulunurdu.
Yetimhane, Eğitim, Kur'anı Kerim dağıtımı, yerel sivil toplum örgütlerinin desteklenmesi, Ramazan iftar programları, bir takım yatırımlar ve Kurban kesimi gibi projelerle önemli hizmetleri yerine getiren İHH İnsani Yardım Vakfına ve evindeki rahatı bırakarak dünyanın dört bir yanında iyilik hareketinde koşturanlara selam olsun diyorum.
Sağlıcakla kalın
@akgulahmet