diorex
dedas

Mardinli Romeo ve Jüliet ile Teatral Yansımalar

Mardinli Romeo ve Jüliet ile Teatral Yansımalar

Herhangi bir olay, durum veya tasarımın, sahnede canlandırılması amacı ile yazılmış dramatik metinler…

Bu metinlere eşlik eden canlı organizasyon…

Ve bu özelikler eşliğinde sanat boyutuyla yaşam kesitlerinin perde önünde sergilenmesi olarak karşımıza çıkan, tiyatro…

Seyirci koltuğundan oyunun konusuna göre dizayn edilmiş; sahneye çıkan oyuncuların ses, ışık ve dolayısıyla kurgulanmış sahne diyalog ve oyunlarını izlemek, daima büyük bir zevk ve heyecan vermiştir bana.

Sanal alemin akılları uyuşturduğu günümüzde, teknolojinin ve kültürel gelişimin genel katkılarına rağmen, imkansızlığın sanatı olarak algılıyorum tiyatroyu.

Yetmiş ve seksenli yıllarda şimdiki İzala Otel, eskinin ise Defterdarlık binasının arkasında bulunan Halk eğitim Merkezinde, Mardin Lisesinin spor salonunun sahnesiyle oyunlara ev sahipliği yapan arka bina, yine lisenin yan binasında sergilenen birçok tiyatro oyununu izlerken, o sahne önü seyirci heyecanını daima yaşamışımdır.

Biraz eski kafa yapısı mı diyeyim bilemiyorum ama tiyatronun çok güçlü bir sanat dalı olduğunu düşünüyorum.

Bir var olma biçimi, bir yaşama ve üretme gayreti ve nihayetinde bir inanç biçimi olarak algılanmalı bence tiyatro. Asla çağını doldurmuş ölü bir sanat dalı olarak değil, bilakis yenilikler eşliğinde yaşamın merkezine oturabilecek kişisellik de içeren farklı ve anlamlı bir bakış açısı.

İşte bu farklı bakış açısının güzel bir yansımasını geçtiğimiz günlerde Romeo – Juliet Mardin oyununda yaşayıp yaşatmak, tiyatroyu tiyatro yapan insan zihni ve yüreğine dokunan farklılık olarak beliriyordu sahnede.

Yıllardır tiyatroyu bir izleyici olmanın dışında, nefes alıp verme olarak yaşayıp hisseden, tiyatro eleştirmeni olduğu kadar ülke çapındaki birçok jüride bu sanatın hakkını hak edenlere verme çabasını gözlediğim ve gönüllülüğünü karşılıksız bu sanata adayan Sevgili Şerif Köyan’ın bu oyunda anlatıcı olarak yer alması ise, Mardin’imiz adına ayrı bir güzellikti.

Entelektüel birikimini yakından gözlediğim aynı zamanda sınıf arkadaşım olan Sevgili Köyan’ın

“Teatral Yansımalar” adlı son yayımladığı kitapla, tiyatroya ilişkin yılların deneyimiyle izlediği ve derlediği oyunların özellik ve içeriklerini okuyucusuyla buluşturması, yaşadığımız dünyaya farklı bir bakış açısıyla dokunuşun bir tezahürü olarak çıkıyordu karşımıza.

İnsanlardan uzak bir dağda yaşanan güç hesaplaşması olan Üstat Murathan Mungan’ın “Binali ile Temir” sahnesinde…

Yaşam ölüm paradigmasında dünyevi bir oğulun hikayesi olan Duşan Kovaçeviç’in “Buluşma Yeri” adlı oyununda…

Bir insanın kendisini başka bir insanın yerine değil de başka bir hayvanın yerine koymasının zorluğuyla yüzleştiren Kafka’nın Değişim üçlemesinin “Dönüşüm” hikayesinde…

Bu ve buna benzer oyunların genel konu ve sahnelenişine tespit ve yorumlarıyla ışık Tutan “Teatral Yansımalar” adlı kitabıyla Sevgili Şerif Köyan, tiyatro sanatının ince çizgilerinin altını çiziyordu.

Tıpkı hayal dünyasının zenginliğinde Mardinli Romeo Ve Juliet’e nikah kıydıran Babıssor Belediye Başkanının, kendine has Mardinli tarzıyla evrensel bir oyununun karakterlerini sanatın eşsiz düşleminde bir araya getirip evlendirmesinin, herkesi kahkahaya boğması gibi.

Kozmik evrenin şu dünya keşmekeşinde…

Tasarruf kavramımızı unutup kredi kartlarının sayesinde kazanamadığımız parayı harcayarak yorgun birer rehine haline dönüştüğümüz, günümüz dünyasının acımasızlığında…

Mardinli Romeo ve Jüliet sevdası ve Teatral Yansımaların derinliğiyle…

Gelin insan olmanın ve insan kalmanın huzurunu…

Hiç değilse tiyatro tadında hissedelim.

    

 

 

  

Yorum Yaz