MARDİNİ İMAR ETMEK DAİMA MÜMKÜNDÜR…
Selam olsun Artuk Bey’in kadim kentine
Selam olsun Aziz Sancar’ın diyarı Savur’a
Gırnavaz’a Zeynelabidin Türbesine, Nusaybin’e
Zeytin’in has yurdu Derik’e, Sultan Şehmus’un diyarı Mazıdağı’na
Üzüm diyarı Ömerli’ye, Kiraz’ın memleketi Yeşilli’ye
Ulu cami ve Tacettin Medresesinin hadimi Kızıltepe’ye
Bir yüzü Dicle’ye bakan Dargeçit’e,
Tarih’in ana yurduna, kardeşliğin başkentine, Midyat’a selam olsun…
Başlık birçoğumuzda farklı çağrışımlar yapabilir ya da birçoğumuz başlığa bakar bakmaz lehte veya aleyhte yazılmış bir siyasi yazı olduğunu düşünerek hemen karşı hamle ile bir şeyler yazma gayreti içine girebiliriz.
Öncelikle şunu belirtelim ki ne lehte ne de aleyhte yazma yani içinden siyasi polemik çıkaracak şekilde malzeme vermeden hayal ettiğimiz Mardin’imizi buraya yazmaya çalışmaktır.
İkinci husus ise belirteceğimiz konular veya projeler gündemde olabilir, başlanmış olabilir ya da yapılmış ve biz görememiş olabiliriz. Bu nedenle şimdiden bu konular için istirhamımız görüş belirtirken bizi lehte veya aleyhte görerek cevap vermemenizdir.
Nihayetinde ülkemizin, hatta tüm insanlığın daha müreffeh ve huzur içinde yaşayabileceği bir dünya hayal etmek hepimizin ortak isteği, temennisi ve duasıdır. Ancak görünen o ki; büyük balığın küçük balığı yutmaya devam ettiğine kıyametin son anına kadar şahitlik edeceğiz.
Üçüncü husus ise var olan eksiklikler veya yarım kalan konular ne bugünün ne de sadece dünün konularıdır. Şahit olduğumuz ve konuşulan mevzuların yani olması gereken ama bir türlü yapıl(a)mayan projelerin ise her dönem aynı şekilde konuşulmaktan öteye geçmediği veya geçilemediğini bize net şekilde anlatmaktadır.
Sakın burada işi kadere bağlayıp kimse işin içinden sıyrılmaya çalışmasın. Evet, İbn-i Haldun “Coğrafya Kader’dir” der. Ancak Yüce yaradan ise “Biz insanın kaderini çabasına bağlı kıldık” diye buyurur. Yani ne kadar çok emek o kadar çok nimet anlamı çok rahat şekilde anlaşılmaktadır.
Dönelim konumuza. Sadelik oluşturmak adına bazı konuları sadece başlığı ile ele alacağız. Yani mümkün olduğu kadar konuyu sadeleştireceğiz.
*MARDİN ÇEVRE YOLU: Yol medeniyettir der dururuz. Hatta bu konuda ülkemizin her tarafında hava, kara, deniz veya demir yollarının en güzel örneklerini görebiliriz. Ama bizde maalesef eksik
*MARDİN YOLU: Bir türlü bitmeyen, bitirilemeyen Mardin-Midyat yolu. Leyla ile Mecnun’un kavuşamaması hikâyesinin bir başka versiyonu. Hâlbuki Sayın Cumhurbaşkanımız Mardin’e teşrif ettiklerinde bu yolun bitirileceği müjdesini vermişlerdi. Ama yine durdu ve bitirilemedi.
*MARDİN SAVUR YOLU ise maalesef yıllardır dillendirilmekte ama orası da bir türlü istenilen şekilde yapılmamıştır. Bu arada iddia ediyorum ki; Savur dünyanın birçok yerinden çok daha güzel tarihi, turistik ve doğa güzelliklerine sahiptir. Kişisel kanaatim mevcut yol restore dilerek doğal hali korunmalı ve turizme kazandırılmalıdır. Yeni yol çalışmaları farklı bir şekilde geliştirilebilir.
Bunun yanında diğer tüm ilçelerimizin çevre yolları bir an önce bitirilmeli ve hizmete sunulmalıdır. Bu en acil gerekliliktir. Asla israf veya fuzuli bir durum değildir. Yoksa her gün kazalar nedeniyle kaybettiklerimizin vebali ilgili şahısların boynunda olacaktır.
*İÇME SUYU: Artık gündem olmaktan çıkarılmalıdır.
*ŞEHİR İÇİ YOLLARI: Türkiye’nin en kötü şehir içi yollarına ve düzenine sahibiz. Ne doğru dürüst kaldırım, ne de park etme kültürümüz var. Herkes her şekilde gelişigüzel park eder çıkar sonrası kaos.
*YEŞİL ALANLAR: Maalesef yeşil alan konusunda da yeterli alana sahip değiliz. Çarpık yapılaşmanın getirdiği olumsuzluklar neredeyse hiç olmayan yeşil alanlarımızı da ya oturulamaz kılmış ya da bilinçsizce kullanımdan dolayı istenilen seviyede değildir. Durumu uygun olan parklarda WC ve belediyeye ait bir büfenin olması ve bakımının yaptırılması çok mu zor?
Her inşaat ruhsatı alana en az 50 adet ağaç ve bina otoparkı zorunluğu getirmek bundan sonrası için çok güzel olamaz mı?
*İL VE İLÇE OTOGARLARI: İlçelerimizde bulunan ve halkımızın çoğunluğunun kullandığı ilçe otogarlarındaki seyahat firmalarına yazıhanede yolcular için bank, sandalye, soğuk su ve hatta çay bulundurma zorunluluğu getirilemez mi? Oturulan yani vasıta beklenilen alanlarda klima veya en azından vantilatör bulundurmak çok mu zor? Ya da otogarların civarı ve kullanım alanları temiz tutulamaz mı?
*HASTANELER: Merkez ve on ilçemiz dahil olmak üzere hastanelerin denetimi daha sık yapılamaz mı? Mesela kapıdaki danışmalara daha güleç yüzlü ve insanların elinden tutan birileri koyulamaz mı? Özellikle ıslak alanlarda bu kirlilik, dağınıklık daha düzeltilebilir olamaz mı? ( Bu arada insanımızın da son derece düzenli kullanması şartıyla. Zira bizden kaynaklı da inanılmaz israflar mevcuttur.)
Yine bu hastane bahçeleri yeşillendirilerek, mümkün ise belediyelerce özellikle kış aylarında gelen hasta veya hasta yakınlarına bir tas sıcak çorba ikramında bulunamaz mı?
*PAZAR ALANLARI: Haftanın belli günlerinde belli alanlarda kurulan Pazar tezgâhlarının denetimi tüm belediyelerce daha sık yapılmalıdır. Özellikle “En iyi temizlik kirletmemektir.” Ve “En güzel esnaf, güler yüzlü olandır” gibi gerekirse hizmet içi eğitimlerle esnafa daha güzel alanlar oluştururken halkın duası alınamaz mı? Ayrıca fahiş fiyat vb olumsuz koşulların önüne geçilemez mi?
*SPOR ALANLARI: En değerli varlıklarımızın çocuklarımız ve gençlerimiz olduğu unutulmamalıdır. Özellikle kırsal mahallelerde yaşayan gençlerimizin bu tür aktivite ihtiyaçlarının bir an önce giderilmesi en öncelikli görevlerimizdendir. Lütfen bu konuda tüm ilgili birimler paydaşları ile bir araya gelerek bu gençlerimizi sevindirecek adımları atalım.
*OKULLAR: Her belediye yetkilisi, her mahalle muhtarı ve heyeti ve hatta her evde yaşayan sakinlerinin 7/24 koruyup kollayacağı yerler okullar ve müştemilatları olmalıdır. Unutmayalım ki ülkelerin refah, huzur, mutluluk ve gelişmişlikleri eğitime verdikleri desteklerle mümkündür.
Mesela her belediye başkanı, bir yardımcısını veya bir yetkilisini sadece okullardan sorumlu olarak görevlendirmelidir. Kayıtsız şartsız bu manada eğitimcilere maddi ve manevi destek verilmelidir. Okulların boyanması, sosyal tesislerin bakımı, kütüphane, maddi durumu zayıf öğrencilerin desteklenmesi, ücretsiz deneme sınavlarının yapılması. Robotik kodlama, bilim sanat ve TÜBİTAK gibi projelerde okulların yanlarında olunmalıdır. İhya edeceğimiz her birey, memleketin geleceğine dikilen bir meyve ağacı olacaktır.
BELEDİYELERDE YETİM ve ENGELLİ BİRİMİ: mesela bu konuda belediyeler, şehit aileleri başta olmak üzere diğer yetim ve öksüzlere yönelik belli projeler geliştirmeli ve uygulamalıdır. Yine ilgili kuruluşlarla işbirliği içinde engelli vatandaşlara yönelik sosyal projeler geliştirilmelidir.
TAZİYE, DÜĞÜN VE DİĞER ZİYARETLER: En önemli hususlardan biri de bu konudur. Bu konuda fert ayırımı yapılmaksızın herkese eşit ve adil şekilde yaklaşılmalı, yapılan hiçbir ziyaret fotoğraflaştırılmamalıdır!!!
HER MAHALLEYE DİLEK TEMENNİ KUTUSU: Her mahalle muhtarlığınca bir dilek temenni sandığı kurulmalı ve çeşitli toplantılarla vatandaş bilinçlendirilmelidir. Sonraki aşamada ise her vatandaş kendisine en yakın yerdeki sandığa temenni ve taleplerini uygun dille yazarak iletmelidir. Daha sonra belediye veya diğer resmi makamlarca oluşturulacak tarafsız komisyonlarca bu talepler tek tek incelenmeli ve vatandaşa en hızlı ve en iyi şekilde hizmet erişimi sağlanmalıdır.
Tek tek saydığımız ya da sayamadığımız bir sürü şeyi başardığımızda birbirimizi daha çok sevecek, çocuklarımız yarınlara daha umutlu bakacak, ülkemize hatta tüm dünyaya örnek bir şehir imar edebilirz.
Yazımıza eklenecek yazılacak nice konular vardır. Ancak siz değerli okuyucuları sıkmama adına diğer konuları daha sonra yazmaya çalışacağım.
Son olarak bir hususu eklemeden geçemeyeceğim. Evet eğitim bizim işimiz. Eleştirmek kolayda peki siz neler yaptınız dediğinizi duyar gibiyim.
Neler mi yaptık? Sadece 4 yıl gibi bir sürede Milli Eğitim olarak 105 okul yaklaşık 2200 derslik, halk eğitim binaları, öğretmen evi, atıl durumdaki binaların onarılarak yaklaşık 200 dersliğin ülkemize ve ilimiza kandırılması, onlarca barınma yurtları, spor salonları, yaklaşık 800 okulun sil baştan onarılması ve diğerleri. Peki delilimiz var mı? Tek tek hepsini bilgi ve belgesi mevcuttur. Sonuç itibariyle meyve veren her ağaç taşlanır, taş fayda etmez ise yakılır yine olmadı mı kökünden sökülmeye çalışılır. Ancak unutulan tek şey. Her ağaç budandıkça daha diri ve daha güçlü yeşerir.
Kalın sağlıcakla…