Mardin’de Eğitim Sevinci!

KÖŞE YAZISI

Okul…

Çocukların, biz gençlerin eğitim gördüğü kurumlar. Okuma-yazma serüvenimizi, geleceğimizi ve hayat mücadelemizi planlayıp kurduğumuz yer.

Okul sezonu açılıyor, çocuklarımız heyecanlı ve istekli! Kırtasiye alışverişlerini yaptılar, formalarını hazırlayıp dolaplarına güzelce yerleştirdiler. Ne çok özlüyorum o günleri…Ortaöğretim hayatımı  bitirdim ve yarın okula gitmek üzere uyanmayacağım. MEB kitaplarımı binbir zorlukla taşıyıp eve getiremeyeceğim. Arkadaşlarımla teneffüste yakalamaca oynayamayacağım… Değerini bilmek lazım hem okul hayatını güzelce yaşayıp hem de derslere odaklanmak lazım.

Bu konuda en çok, okula yeni başlayan öğrencilerin ebeveynleri heyecanlı! Hem çocuklarından ayrı kalıp endişelenecekler hem de okuma yazma öğrenmelerini izleyecekler. Gel gelelim okula yeni başlayan çocuklarımızda en çok yaşanan “okul sendromuna”.

Okul sendromu; ailesinden ilk defa ayrı kalıp yabancı bir ortama giren çocuklarımızda sıkça görülen bir durumdur. İlk gün okula gitmek istemezler, okula gittiklerinde sıkça ağlayıp anne ve babalarının gelip onları eve götürmelerini isterler. Güvenli bir ortamda olmadıklarını zannedip hırçın ve sinirli davranışlarda bulunurlar.

Bazı çocuklar okula gitmek istediğini söylese de okula gidiş zamanı geldiğinde okula gitmeyi reddeder. Evden ayrılmamakta direnen çocuklar bir şekilde bunu başarsa da yarı yolda eve geri dönmek isterler.

Bunların akabinde fiziksel semptomlar da görülebilir. Örnek verecek olursam; karın ağrısı, kusma, ishal, baş ağrısı, baş dönmesi, sık idrara çıkma, yürüme güçlüğü, sırt ağrısı, boğaz ağrısı, yüz renginin solması, terleme gibi kaygıya bağlı fizyolojik belirtiler görülebilir.

 

Peki çocuklarda okul sendromu nasıl tedavi edilir?

Bana göre bu konuda ailenin ve okuldaki rehber öğretmenlerinin katkısı çok büyüktür. Okula yavaşça alıştırılması gereken çocuğa okulla ilgili güzel ortamlardan ve etkinliklerden bahsedilmelidir. Kendi anılarını anlatıp çocuğa yakınlaşabilir ve bağ kurulabilir.

Bunun dışında okula gidince gün içerisinde oralarda görünüp güvende hissetmesini sağlayabilir. Bunu gün geçtikçe azaltmalı ve haftalık ödüllerde de bulunabilir. Bu, sendromu olan çocuğa motive verecektir.

Bir de sınavlara hazırlanan gençlerimiz var…Stresle başa çıkmalarını ve kaygılanmamalarını öneririm. Ben de şu an üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenciyim. Kendilerini sadece derse odaklayıp hayattan soyutlanmalarını önermem. Her zaman dediğim gibi dersin en büyük ilacı, motivedir.

Motive de beklenecek bir şey değildir, kazanılacak bir şeydir. Kendiniz yaratmalı ve hayata pozitif bakmalısınız. Eğer bir sınav öğrencisiyseniz derslerinizi en çok etkileyecek etken psikolojinizdir. Bu yüzden dünyanız güzel değil diye üzülmek yerine güzelleştirmeye çalışmayı deneyin.

 

Biliyor musunuz?

Türkiye’de okur yazar oranının en düşük olduğu il %93,02 ile Mardin. Buna rağmen Mardin halkı çocuklarını okutmak konusunda ısrarcı ve hoşgörülü…Çocuklarımızı okutmak hem onların geleceği için hem de bizim emeklerimizle onlara verdiğimiz en büyük miras bence. Ne demiş Dante Alighieri;  Eğitim, ekmek ve sudan sonra, halkın en zorunlu ihtiyacıdır. 

 

Saygılarımla…