Mardin’in Sessiz Çığlığı: İş Yok, Aş Yok, Umut Yok!

KÖŞE YAZISI

Mardin… Tarihiyle, kültürüyle, taş evleriyle bir masal şehri. Ama bu masalın içinde yaşayanlar için hayat pek de kolay değil. Sokaklarda dolaşırken, kahvehanelerde otururken ya da pazarda alışveriş yaparken herkesin dilinde aynı dertler var: İş yok, aş yok, umut yok!"

 "Gençlerimiz İşsiz, Umutsuz!"

Mardin’in gençleri işsizlikten kırılıyor. Kahvehaneler dolup taşıyor, ama bu doluluk keyiften değil. Gençler iş bulamadıkları için günlerini burada geçiriyor. Üniversite mezunları bile iş bulamıyor. Tarım ve hayvancılık, eskiden Mardin’in can damarıydı, ama şimdi bu sektörler de can çekişiyor. Mazot fiyatları, gübre maliyetleri derken çiftçi tarlasını ekemez hale geldi. Gençler ise çareyi büyük şehirlere göç etmekte buluyor. Ama göç edenlerin çoğu da orada tutunamıyor. "Mardin’de iş yok, İstanbul’da hayat pahalı. Biz ne yapalım?" diyorlar.

"Elektrik Var Ama Yok!"

Elektrik kesintileri de Mardin’in kanayan yaralarından biri. Özellikle kırsal bölgelerde elektrik neredeyse lüks haline gelmiş durumda. Çiftçiler, sulama yapamadıkları için ürünlerini kaybediyor. Evlerde elektrik kesilince, insanlar karanlıkta oturuyor. Kaçak elektrik kullanımı da ayrı bir sorun. Devlet, kaçak elektrikle mücadele ediyor ama bu mücadele sırasında faturalarını düzenli ödeyen vatandaşlar da mağdur oluyor. "Biz ödüyoruz, ama kesinti yine de bizim başımıza patlıyor!" diyor halk.

"Eğitim ve Sağlıkta Büyük Sıkıntılar Var"

Mardin’in bir çok yerinde eğitim hâlâ büyük bir sorun. Okul sayısı yetersiz, öğretmen açığı ise ciddi boyutlarda. Sağlıkta da durum farklı değil. İlçe hastanelerinde bazı alanlarda uzman doktor bulmak neredeyse imkânsız. İnsanlar, tedavi için Diyarbakır’a ya da Şanlıurfa’ya gitmek zorunda kalıyor. "Hastanemiz var ama doktorumuz yok!" diyor vatandaş. Olmayınca da 3 ay sonrasına randevu alabiliyor.

"Turizm Var Ama Bizim İçin Yok!"

Mardin, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle bir turizm cenneti. Ama bu turizmden yerel halkın cebine giren bir şey yok. Turistler geliyor, oteller doluyor, ama esnaf hâlâ siftah yapamadan dükkân kapatıyor. "Turizm var ama bizim için yok!" diyor esnaf.

İmar Sorunu: Büyükşehir, büyükköye dönüştü

Dar sokaklar içinde verilen yüksek katlar, çarpık kentleşme ve tarihi dokunun korunamaması, Mardin’in en büyük sorunlarından biri. Olmayan çevre yolları trafiğin adeta kilitlemnesine sebep olurken, hiçbir standartı olmayan kaldırımlar şehri adeta yaşanmaz hale getiriyor. Mardin adeta Büyükşehir olması gerekirken büyükköye dönüşmüş. 

"Kadınlar ve Gençler İçin Proje Yok!"

Mardin’de kadınlar iş gücüne katılmak istiyor, ama fırsat bulamıyor. Gençler ise kendileri ifade edecek alanlar, kendilerini geliştirecek projeler arıyor. Ama ne yazık ki bu konuda da büyük bir eksiklik var. "Kadınlar evde, gençler kahvede. Bu şehir böyle kalkınmaz!" diyorlar.

"Şehirde Su Yok!"

Mardin’in en büyük sorunlarından biri de yazın baş gösteren su kesintileri. Düşünün, 21. yüzyıldayız ama Mardin’in birçok mahallesinde insanlar hâlâ suya ulaşmakta zorlanıyor. "Tarihi şehirde su yok" manşetleri yaz aylarında gazetelerin klasikleşmiş başlıklarından biri oluyor. Mazıdağı’ndan Kızıltepe’ye kadar herkes aynı dertten muzdarip. Çeşmelerden su akmadığında, insanlar bidonlarla su taşımak zorunda kalıyor. Peki, bu kadar büyük bir şehirde bu sorun neden hâlâ çözülemiyor? Halkın dilinde dolaşan cevap net: "Yatırım yok, planlama yok!"

 

"Çözüm Nerede?"

Mardin halkı artık çözüm istiyor. Su, elektrik, yol, işsizlik, eğitim, sağlık… Sorunlar birikmiş durumda. Ama halkın en büyük talebi, bu sorunların çözümü için somut adımlar atılması. "Bize sadece seçim zamanı hatırlanmasın, sorunlarımız gerçekten çözülsün!" diyorlar.

Mardin, sadece taş evleriyle değil, insanlarıyla da bir hazine. Ama bu hazine, yıllardır ihmal ediliyor. Halkın çığlığı artık duyulmalı. Çünkü Mardin’in taşı toprağı altın olsa da, bu altın halkın cebine girmiyor. Ve halk, artık bu masalın mutlu bir sonla bitmesini istiyor.