Mardin Belediyesi ve Eleştiri
Vakti zamanında hali vakti yerinde, bir o kadarda mert bir sanatçı varmış. Program çıkışı özel aracına bineceği esnada, elinde küçük çocuk olduğu halde kadının biri bu sanatçının yanına yaklaşır. Çocuğunun kalp hastası olduğunu ve kısa bir süre içinde ameliyat olmadığı taktirde onu kaybedeceğini kendisine söyler.
Bunun üzerine sanatçı ceketinin cebinden çek defterini çıkarır. Onbin lira gibi bir parayı yazıp kadına verir. Bunu fark eden şoförü, hemen sanatçının yanına gelerek; bu çocuğun kadının çocuğunun olmadığını ve kesinlikle hiç bir hastalığının olmadığını iletir. Ayrıca bu tür insanların bu işi sürekli yaptığını beyan eder ve kadını böylece yalanlar.
Sanatçı, şoförünü dinledikten sonra derin bir 'ooh' çekerek çok şükür diyerek şunları ekliyor;
Demek bu çocuk kalp hastası değil, demek ölmeyecek, işte bu benim için yeterlidir...
Bu hikayede mevcut bulunan görüşlerden bir tanesi işin aslını astarını tam olarak sormadan ya da düşünmeden, şoförün kadına yönelik direk eleştirisi ve kötülemesidir.
Öteki görüşte ise sanatçı gayet geniş kapsamlı ve iyi niyetli bir tarz ile önemli olan çocuğun yaşamasıdır diyor. Çünkü çocuk yaşamadığı zaman, olan ya da olmayan paranın ne önemi var.
Bu şekildeki cevabı ile ne kadını hırpalıyor ne de çocuğu azarlıyor. Eleştiri boyutunu olabilecek en güzel seviyede dile getiriyor.
Bu hikayeyi yazmamızda ki gaye Mardin Belediyesi üzerinde zaman zaman yoğun bir şekilde dile getirilen eleştiri bombardımanıdır.
Bir yöneticiyi ya da bir kurumu eleştirmek tabi ki o kuruluşun kendi hatalarını görmesi adına yapılması gerekiyor. Fakat "ağzıyla kuş tutsa yaranamıyor" misali bir eleştiri tarzı da, yapılmaya çalışılan hizmetin ayaklar altına alınmasına neden oluyor.
Yetiştirme çağındaki bir çocuğun bile yaptığı olumlu tavırları sürekli görmezden gelip, hep eleştiriye mahal olan taraflarını yüzüne vurduğunuz zaman ilerde o gençten ne kadar verim alabilirsiniz ki?
Geçmişteki Mardin Belediyesi profilini hatırlamaya çalışırsak o kadar da iç açıcı bir yapıya sahip olmadığını görürüz.
Mesela işçi maaşları olağanüstü bir durum olmadığı taktirde elli ile yüz lira arasında değişiyordu. Bu miktardaki bir maaşa sahip olan işçinin dışarıdaki itibarı ve güvenirliğini hesap etmek çok güçtü. Çünkü belediye işçisi esnaf karşısında sürekli ezikti, kimse kolay kolay ona mal vermek istemezdi. O işçi açısından çok dramatik bir konu haline gelmişti.
Şu anki işçi maaşları bin liranın altına inmiyor. Tabi ki gönül isterdi ki işçiler maaşlarını kesintisiz alsınlar ama geçmişteki enkazın büyüklüğü belki de fırsat vermiyordur.
Bir eve suyu ulaştırmak bazen iki haftayı buluyordu. Sonra da su ihtiyacını karşılamak için tankerle su siparişi verilirdi. Böylece belediyeye iki defa para ödenmiş oluyordu.
Mardin'de sosyal faaliyet adına, tarihi Mardin'in tanıtımı konularında, Mardin'in yapısına şekil verebilecek her alanda nelerde yapıldı? Kaç tanesini sayabiliriz?
Mardin'e şelale yapacağız dediler, onu da yüzlerine bulaştırdılar. Şu anda şelale dedikleri o mekan bir enkaz yığınından farksız duruyor.
Geçmişi gün yüzüne çıkardığımız zaman yapılan hizmetlerin büyüklüğünü katlarla ifade edebiliriz.
Yeni belediye anlayışı
Mardin'de hizmete sunulan spor parkurları sayesinde halkımız boş vakitlerini faydalı bir şekilde değerlendirme ve daha modern bir şekilde de spor yapma imkanı buldu.
Açılan parklar sayesinde artık Mardin'in çehresinin değiştiğini fark edebiliyoruz. Değişik mahallelerde açılan parklar sayesinde çocuklarımız oyun oynamak istediklerinde mesafesi uzak olan parklara gitme gereği hissetmiyorlar.
Mardin'in belediyecilik tarihinde bu kadar parkı bir arada gördüğümüzü hiç sanmıyorum.
Parklarda ki yeşil alan ortamları ve caddelerimizin orta refüjlerindeki o yemyeşil görüntü sayesinde Mardin'de farklı bir ortama sahip olduk.
Avrupa standartlarında kesim yapan mezbahane binası belki de birçok belediyenin arzuladığı ama elde edemediği bir mekan konumundadır. Kesim esnasında sunduğu imkanlar ve hijyenik bir yapıya sahip olması nedeniyle de Mardin halkı daha rahat bir nefes almıştır.
Çünkü hatırlarsanız hem görsel bozukluğundan dolayı hem de etrafa yaymış olduğu kötü koku büyük bir rahatsızlığa yol açmıştı.
Mardin'in çökmeye yüz tutmuş ihata duvarlarını herkesin bildiği ve gördüğü gibi onarımları bitirilmiştir. Bu da kentin görünümüne ayrı bir farklılık katmıştır.
Kimsenin kolay kolay cesaret edemediği yer altı kanalizasyon şebekelerini yaptığımız bir söyleşilerde Başkanın kendisi bizzat, 'bana oy kaybettirse bile' tamamlayacağını dile getiriyor.
Mardin Belediye'si ramazan ayı boyunca her hafta yaptığı etkinlikler ile ilklere imza atıyor. Her ne kadar bunlar da bazı çevrelerce eleştirilse de, her programda katılımın yoğun olması, halkın memnun olduğunun bir göstergesidir.
Genel olarak herkesin davet edildiği piknik ve iftar yemeğine binlerin katılması Mardin Belediye'sine olan sevginin gereği değil midir?
Yoksa hiç kimse hizmetini görmediği, sevmediği, tasvip etmediği bir kurumun yemeğine yada davetine katılmaz. Katılım sağlansa da bu derece yoğun olması mümkün değildir.
Bu çalışmaları dile getirirken AK Partiyi ya da M.Beşir Ayanoğlu'nu desteklediğimden dolayı değil emin olun hangi parti yada şahıs bu hizmetleri yapmış olsaydı tekrar bu kelimeler yazılmış olacaktı. Çünkü sonuçta buralara trilyonlar harcanıyor. Bunlar hepimizin parasıdır, vergisidir, harcıdır.
Dile getirmeye çalıştığımız konu eleştirilerin art niyet taşımadan dile getirilmesidir. Bir eleştiriyi yaparken çözüm önerisini de sunmaya çalışalım.
Gazeteci yada yazar olarak, vatandaş olarak, siyasette belirli bir konuma ulaşmış kişi olarak eleştiri yaparken, konuların içeriklerini, zamanlamalarını ve yapılan işin önüne engel olmuş olan kriterleri göz önünde bulundurmaya çalışalım.
Mesela mahalleli benim suyum kaç gündür akmıyor diyor. Demekle de kalmıyor bu ne biçim belediyedir bize kastımı var şeklinde ki yorumları da ekliyor. Bizlerde bunlara kulak kabartıyoruz.
Halbuki ya elektrikler kesilmiştir, 'bu yaz olduğu' gibi yada arıza meydana gelmiştir. Başka bir sebebi de Başkanla yaptığımız başka bir söyleşide suyun yüzde otuzunun kayıp olduğunu beyan ediyor.
Bu kayıp suyun % 5'i buhar olsun, % 5'inide su patlaklarına verelim, ama geri kalan % 20'ye ne oluyor? Onu da siz düşünün.
Memleketimiz eskiye nazaran çok daha ilerdedir. Peki Mardin için yeterlimidir? Tabiî ki değildir.
Çünkü Mardin bundan çok daha iyisini hakketmektedir.
Son olarak Sayın Ayanoğlu her ne kadar ekibinde birkaç çatlak ses bulunsa da, geçmiş dönemlere kıyasla daha iyi çalışan bir başkan profilini çizmeyi başarmıştır.
Genelde halkın sempatisini ve teveccühünü kazanmayı başarmış bunuda verdiği sözü yerine getirmeye çalışarak sağlamıştır.
Hatta AK Parti'nin son seçimdeki başarısında Ayanoğlu'nun payı azımsanmayacak derecede de fazladır.