Mardin AK Parti’nin Temayülündeki ‘Bloklaşma’ İddiaları

Geçen Pazar günlerdir konuşulan 7 Haziran seçimi için aday adayları için beklenen temayül yoklaması gerçekleşti. Bu, vekilliğe giden yolda ilk “demokratik” adım idi.
Gazeteci arkadaşım Sayın Kadir Üründü, yakından izlediği temayül yoklamasında yaşanan rezaletleri yazdı; kendisini tebrik ediyorum bu duyarlı gazetecilik refleksinden dolayı.
Temayül yoklamasının perde arkasını, olan bitenleri bu anlamda öğrenmeye, sorgulamaya çalıştık. Ama öyle iddialarla karşılaştık ki, emin olun küçük dilimizi yutacak cinsteydi söylenenler, dile getirilenler…
Bir ülkede demokratik işlerlik kuşkusuz iktidar partisinin performansına, yaptıklarına da bağlıdır muhalefet partilerinin yaptıklarına. Başka bir deyişle, ülkedeki demokratik seviyenin göstergesi iktidarın ve muhalefetin demokratik değerlerin içselleştirmesine ve bu değerleri siyasal yaşamlarında uygulamalarına bağlıdır.
Bu bağlamda Türkiye’de yaşayan her bireyi AK Parti’nin yaptıkları da CHP’nin yaptıkları da, MHP’nin yaptıkları da ve HDP’nin yapmaya çalıştıkları da yakından ilgilendirir. Bu çerçeveden bakıldığında seçimlere giden yolda partilerin aday adayı yoklamalarında uyguladıkları bizleri ilgilendiriyor. Zira önümüzdeki 5 yıl süreyle bizi mecliste temsil edecek kişilerin belirlenmesi söz konusu.
Temayül Yoklamasında ‘Bloklaşma’
Üniversitede iken öğrencilerin kullandıkları bir deyim vardı: KAYNAK. Öğrencilerin icadı olan bu kavram, haksız yere kazanç ya da avantaj elde etmekti. Peki nerelerde kaynak yapardı ‘ akıllı’ öğrenci? Özellikle yemek sırasında ya da şehiriçi araba beklerken. Ön sırada bulunan bir arkadaşına bir şeyler söylemek bahanesiyle akıllı öğrenci onun yanına giderdi ve sırası gelene kadar arkadaşına yapışırdı. İşte buna Kaynak yapma denirdi. Evet öğrencinin pratik zekasının ürünü. Tabi bu uygulama diğer öğrencilerin tepkisine ya da homurdanmalarına neden olurdu. Eğer kaynağı tanınan sol demokrat bilinen bir öğrenci yapsaydı, vay haline! Zaten böyleleri de kaynak yapmaya cesaret edemezdi.
Şimdi lafı getirelim temayül yoklamasına ‘kaynak yapanın’ olup olmadığına.
İktidar partisi olarak AK Partinin yaptıkları daha fazla ilgilendirir; çünkü hali hazırda bizi yöneten konumunda bir parti. Bu nedenle onun ve onun adına yapılan her şeyin daha fazla takipçisi olmak durumundayız. Örneğin şu aşamada Çözüm Süreci denilen akan kanın durmasına yönelik işleyen ve giderek ilerleme kaydedilen bir süreç işlemektedir. Aday adaylarının çözüm süreci felsefesi ışığında konumlanmaya çalıştıkları bir gerçek. Öte yandan AK’ın baş harfi ise ADALET. Barış süreci ve adalet değerlerinin içselleştirilmesi gerekir aday adayları ve AK Partililer tarafından.
Halbuki bize gelen duyumlar ve yansıyan iddialar bu yönde değil. Bir kısım aday adayı başka aday adaylarının aleyhinde blok oluşturmak suretiyle yanlarına bazı ilçe başkanlarını da alarak delegeleri yönlendirdiği şeklinde iddialar…İnanmak istemiyoruz ama durum buysa çok vahim. Herkese, blok oluşturan ve blok oluşturamayan bütün aday adaylarına yazık olur; dahası Mardin’e ve memlekete yazık olur.
Daha başlangıçta bu gibi anti demokratik uygulamalar hayata geçirilecekse o zaman neden demokrasinin tesisini, neden demokratik değerlerin içselleştirilmesini istiyoruz veya bekliyoruz?
Neden o zaman herkes ‘Her şey başbakanın dudağı arasında’ söylemini anti-demokratik bir uygulama olarak dillendiriyor?
Birçok aday adayını dinledik Kızıltepe Gazeteciler Cemiyeti’nde. Herkesin ağzından barış Süreci, adalet ve hizmet sözleri çıkıyordu. Elbette bu söylemleri dinlemek güzel, insana haz ve heyecan veriyor bu gibi sözleri dinleyince.
Daha başta benimsenen değerlere zıt bir seyir takip edilecekse tek kelime ile YAZIK ve GÜNAH!!! Oysa siyasi partilerde temayül yoklamaları memleket demokrasisi adına ilk provalar olarak kabul edilir. Delegeler, özgür iradeleriyle temsil ettikleri kitle adına tercihlerini ortaya koyarlar. Bu noktada manipüle etmeyi bir kenara bırakalım, delegasyon süreci için en demokratik ortamı hazırlamak gerekiyor, bu da partilerin üst düzey yöneticilerine düşüyor. Bize göre, temayül yoklamalarında yaşanan antidemokratik girişimler, enine ve dikine yayılabilir riski de beraberinde getirmektedir. Bu vesileyle iddiaların enine ve dikine araştırılması gerekiyor ki, AK’lanma olsun.
SAYIN Başbakan,
Gerçekleşen temayül yoklamasıyla ilgili olarak basın mensupları olarak bize yansıyanlar bu kadar. Belki daha yansımayanlar da var. Ama belirttiğimiz gibi, bize yansıyanları iddia olarak değerlendiriyoruz. Ama sizlerin bu konunun takipçisi olmanız beklentilerimiz arasındadır. Bütün engellemelere rağmen PKK Lideri Abdullah Öcalan’la yürütülen süreç olumlu gittiği gün gibi ortada. Sürecin kritik aşaması sayılabilecek SİLAHLARA VEDA gerçekleşmek üzere. Buna bölge halkı başta olmak üzere bütün Türkiye memnuniyetini dile getiriyor. Elbette bunda başta HDP olmak üzere Kürt tarafının tavrı da belirleyici olmuştur.
Önümüzdeki seçimde sürece uygun, barış felsefesini bilen ve bu sürece katkı yapabilecek donanıma sahip şahsiyetler mecliste olmalıdır, bizce. Mardin’de yapacağınız bir araştırma ile bize yansıyan iddialar asılsız da çıkabilir; doğru da çıkabilir.
Unutulmamalıdır ki temayül demokratik bir emektir, sahip çıkılmamalıdır, diye düşünüyoruz.
Bu konuda duyarlı olmanızdan eminiz Sayın Başbakan.