Mardin - Kızıltepe Karayolu...
Devlet tarafından yapılıp hoşnutluk yaratan her iş ve uygulamalar için halk tarafından söylenen bir söz dizisi vardır ki herkes bunu bilir zaten.
“ Allah devlete zeval vermesin.”
Bu cümledeki “zeval” kelimesi, yok olma ya da yok edilme anlamıyla yüklüdür.
Biz gazeteciler de zaman zaman halk ve devlet arasında elçilik yaparız ki bu elçilik için de halk arasında söyleneni bilmeyenimiz yoktur herhalde.
“Elçiye zeval olmaz.”
Bu cümledeki “zeval” kelimesi ise suç, kabahat ve mesuliyet anlamıyla yüklüdür.
Zeval kelimesinin bir diğer anlamı da vardır. Bu da gün ortası ya da öğle vaktindeki güneşin tam tepede bulunduğu noktadan batıya yönelmeye başladığı an anlamındadır.
Değerli okurlarım, bu “zeval” kelimesini farklı anlamlarıyla beraber olarak bana hatırlatan konu; her kim olursa olsun ve her ne karın ağrısı olursa olsun, siyasilerin ve buna paralel olarak yetkililerin duyarsızlığı ya da tam anlamıyla beceriksizliği yüzünden yıllardır bitirilemeyen Mardin – Kızıltepe yolunda yitirilen canlardır.
Bizlere yapmak istemediğimiz karşılaştırmaları zorla yaptıran bu beceriksizlere, bir elçi olarak ve “elçiye zeval olmaz”ı da hatırlatarak Karadeniz Sahil otoyolunu söylemek istiyorum. 1960'lı yıllarda yapımı planlanan, 1987 yılında temeli atılan ve yılan hikayesine dönüşerek atıl durumda kalan söz konusu yol için denizler dolduruldu, dağlar delindi, olarca viyadük yapıldı, derelerin üzerine köprüler kuruldu ve üç beş yıllık bir zaman içinde 500 kilometrelik Karadeniz Sahil Yolu Otoyolu tamamlandı ki bu yolu gören herkesin ağzından duyduğumuz tek söz; “Allah devlete zeval vermesin.”
Sonuncusu iki gün önce olan ölümlü kazalara sahne olan ve neredeyse 5 yıldır düz ovada bitirilemeyen 20 kilometrelik Kızıltepe – Mardin karayolunda ise yitip giden canların haddi hesabı kalmadı artık. Bu hesap da zeval kelimesinin yüklendiği gün ortası gibi apaçık ortadadır. Karadeniz’de dağları düz ederek zeval gelmesinlere mazhar olan devlet, Mardin’deki düz ovanın yirmi kilometresi karşısında nasıl oluyor da acze düşüyor!
Değerli okurlarım, yaklaşık bir ay önce aynı konuyu göreve yeni başlamış olan Sayın Vali Dr. Ahmet Cengiz’e “Hayırlı Olsun” ziyaretinde bulunan milletvekilimiz de olan İçişleri Bakanımız Sayın Muammer Güler’e de hatırlattım. Bakanımızdan dinlediğim şey, konunun takip edildiği ve bir an önce sonuca gidileceği gibi rutin söylemlerdi. Yıllardır kulaklarımızı otobana çevirdiği halde en ufak bir sonucu olmayan söylemlerden biri olan bu söylemin de ardından ay bile geçmedi ve yetkililer konuyu takip ede dursun, kimisi ölümlü olmak üzere yine onlarca hasarlı kaza ve bu kazalara adeta duyarsız kalan yetkililere tepki gösteren STK’ların açıklamaları oldu.
Her defasında tekrar eden ölümlü kazalardan bıkıp, yolu trafiğe kapatan güzergah üzerinde bulunan halkın tepkisi ise işin cabası.
Değerli okurlarım, lokal bir asfalt onarımı için 4 gündür yine tek şeritten sağlandığı sanılan trafik için dubalarla kesilen ya da yönlendirilen yola ve bu yoldaki dubaların yerleştirilme şekline lütfen sizler de dikkat edin. Sağa sola savrularak adeta kazalara davetiye çıkaran bu dubalara dikkat edenlerin ağzından kulaklarıma yansıyan kelimeleri edebimin müsaade ettiği kadarıyla ben söyleyeyim şimdi; “Duyarsızlar, beceriksizler, aptallar ve…………!”
Duyarsız! Beceriksiz! Aptal! …………!
Bu iltifatları(!) üzerine alınacak hiçbir yetkili çıkmaz belki ama hiç kimse merak etmesin ki halk bu iltifatların(!) gideceği adresleri çok iyi biliyor. Bu adresler; iltifatlarla(!) sıralanan özelliklerinden dolayı devlete ve hükümete zeval getiren adreslerdir. Ve Allah bu adreslere zeval getirsin inşallah dedikten sonra da bu yolda yaşananların sorumlularıyla ilgili olarak adli mercilerin devreye sokulması için gerekenlerin öncülüğünü de yapacağımı ilanen duyurarak saygılar sunuyorum.