Mağdur Yok

Dün Cumhurbaşkanı, ihraç edilenler hakkında “Mağdur falan yok kardeşim” dedi.
Bunu söylerken ufak tefek hataların olabileceğini de kabul etti.
FETÖ hakkında 17/25 Aralık öncesi söyleyeceğim kadar söz söylediğim için şimdi söyleme ihtiyacı duymuyorum.
Bilenler bilir…
Yaptıkları haksızlık,
hukuksuzluk, fişleme, özellikle kadrolaşma(sızma) ve hatta en özellikle
İslam’ın temel prensiplerini nasıl baltaladıklarına dönük eleştirilerime
karşılık yüzüme karşı “münafık”, “hain” gibi hakaretlere de uğradım. Ama herkesin
aynı şeyi söylediği dönemde ya farklı konuşmalı ya da susmalı…
Sayın Erdoğan’ın “At izi, it izine karıştı” açıklaması üzerine herkes “evet yahu, çok insan boş yere harcandı” diye düşündü.
Şimdi aynı kişiler “yok canım boş yere mi atıldı bunlar” diyecektir.
Ben zamana bırakıyorum. Tıpkı Balyoz tutuklamalarında olduğu gibi, o vakit de
‘kumpaslara” kimse inanmamıştı. ‘Merak etmeyin Amerika ve Siyonizm, piyonlarını
değiştiriyor, gelecekte bunlar üzerinden bir vesayet yürüyecek ve geleceğin
darbecileri bunlar olacak.’(2009) demiştim ama galiba o yazım
yayınlanmamıştı. Neyse bunları geçelim.
Gelelim “Mağdur Yok” meselesine.
Ben de olmadığını düşünüyorum ama farklı bir minvalde.
Geçmişte FETÖ üzerinden pirim yapmış olanların büyük çoğunluğu koltuklarını koruyor.
Her gün işitiyoruz, “Hocam, bu çok azılıydı ama hakkında hiçbir işlem yapılmadı” gibi cümleleri.
Milat olarak 17/25 Aralık alınıyor. Tamam. O adamları ihraç etme o tarihte uyanmış, işin farkına varmış kabul et. Lakin, gözüm, o adamların cemaat torpiliyle aldıkları payeleri, rütbeleri, kaptıkları koltukları yanlarına kalmamalı. Mesela 2011’de sözleşmeli öğretmenlere “işlerinizi halledeceğiz ama Zaman gazetesine abone olun” diyen sahte şube müdürü başka bir ilçede kadrolu şube müdürü olarak devam ediyorsa “mağdur yok” diyebiliriz.
Geçmişte öğrencileri ve ailelerini ve mecburi tutarak
personelini Türkçe olimpiyatlarına götüren ve çocukları hala yapının içinde
olan biri oturduğu koltukta kalmaya devam ediyorsa “mağdur yok”diyebiliriz. Zaman
aboneliğiyle emniyette yükselenler hala duruyorsa(bunu emniyettekiler muhakkak
biliyordur) “mağdur yok” diyebiliriz. Geçmişte paralelin yağları ve ballarıyla
göbek bağlamış olanlar demokrasi nöbetlerinde fotoğraf çektirip sıyrılıyorsa
“mağdur yok” diyebiliriz.
(Diğer
anlamdaki mağduriyetler için ise bence teşkilatlar dinlenmelidir, herkes
birbirini bilir. Muhakkak haksız yere atılanlar vardır. Onlar tespit edilip
görevlerine iade edilmeli aksi durumda günahları bizim boynumuzda kalır.)
17/25 Aralık öncesi paralelin dibinden ayrılmayarak
doğal olmayan şekilde yükselenler eski bulundukları konuma geri getirilmelidir.
Bunu sağlamak, adaleti yerine getirmektir. Atmayın ama etkisiz eleman
olacakları konumlara yönlendirin. Tıpkı Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki FETÖ’cü
şüphesi olan polisleri atmayıp karakollara geri gönderdiğiniz gibi.
Peki, yıllardır canla başla çalışıp doğal akışında
yükselmek isteyip de yerinde sayanlar ne olacak? Canınız sağ olsun… Onlar
davanın asıl adamları, aç kalsalar da olur. Önemli olan dava adamı olmayanları
doyurmanız…
Ğursi
16.10.2016 / 17:48Hükümet birilerine ne istedilerse vererek, tüm kurumları onlara bağladılar. Memurları onlara bulaşmak zorunda bıraktılar. Sonra da bulaşmakla suçlayıp memurluktan attılar. Bulaşanlara bu ceza verilecekse ne istedilerse verenlere daha ağır cezalar verilmesi gerekmez mi!? Hey Millet! Sizce de gerekmez mi!?
Ğursi
15.10.2016 / 09:50Veysi ELMAS ne güzel özetlemiş. Şimdi FETÖ dediklerine o zaman olumsuz bakanlar hakkında Ak Partinin bürokratlarınca soruşturma üstüne soruşturma açılarak baskı uygulayanları hatırlattı. Ama bunlar yine beton kafa, anlamazlar.
furkan
14.10.2016 / 19:14Şimdi burada en kritik soru şu oşmaldır 17/25 öncesi! En çok kimler doğal olmayan şekilde yükseldi?