Libya ve Demokrasi

Daha evvel ABD’nin “petrolün yüzü hürmetine” Irak’ı özgürleştirip ve ona demokrasi getirince bu defa da AB Libya’yı demokratikleştirecek.  Aynen ABD’nin Irak’ta yaptığı gibi önce uçuşa yasak bölgeyle başladı. Daha geçen gün Fransa hükümet sözcüsü François Baroin Libya'ya yönelik ilk hava harekâtının başlayacağını bildirdi.

"Libya halkının özgürlüğüne ulaşmasına yardımcı olmak için operasyon yapacağız” diyor. Bunu ABD aynen Irak için de söylemişti, bu sayede şu an “özgür ve demokratik” Irak var.

Oynanan oyunu net görmeliyiz. Irak’ta olduğu gibi “özgürleştirme” operasyonunda bu defa esas oyuncalar Fransa ve İngiltere’dir, çünkü ABD’den çok Libya petrolünün en büyük alıcısı AB’dir. Çünkü Libya’nın petrolü düşük sülfürlü ve dünyada az bulunur bu yüzden ‘tatlı petrol’ olarak da adlandırılıyor ve Avrupa’daki rafinerilerinin çoğu yalnızca bu tip petrolü işleyebiliyor. “Tatlı petrol” daha kolay ve ucuza rafine ediliyor ve bundan elde edilen ürünler de daha bir çevre dostu.  

Libya AB’nin petrol ihtiyacının %10’unu karşılıyor ve Libya’nın petrol arzı azalırsa yerini eldeki rezervler dolduramayacak. Avrupa’daki rafineriler daha bol olan ama “ekşi petrol” olarak bilinen ve sülfür oranı daha yüksek olan Orta Doğu petrolünü işleyemiyor.  Bu yüzden benzer kaliteye sahip Cezayir, Nijerya, Hazar veya Kuzey Denizinden petrol sağlayacak ama bu defa da maliyet yükselecek.

Libya’nın bu kadar AB’nin bilhassa da İngiltere ve Fransa’nın gözüne batmasının nedeni yıllık 50 Milyar Dolardır. Libya kendi petrolünü kendisi satıyor ve karşılığında aldığı paranın önemli bir kısmını ülkesinin altyapısında kullanıyor. Libya inşaat projelerinin büyük bir kısmını yıllardır Türk firmalarına veriyor. Bu sayede Türk ile Libya arasında büyük bir malzeme ve hizmet alışverişi var.  Bunun yanında petrol ve doğal gaz dağıtımı konusunda İtalya’yla, özellikle haberleşme alanında Çin firmalarla,  askeri ve demiryolu projelerinde Rusya’yla ve bunun dışında değişik projelerde Koreli ve Hintli firmalarla çalışıyor. Dikkat ederseniz hiç Amerika, İngiltere veya Fransa yok. Bu durum tabii ki onları kızdırır, çünkü demokrasi ABD, İngiltere ve Fransa ile ticaret yapmaktır. Bu üç ülkeyle ticaret yoksa demokrasi de yoktur.

Bunun için açılışı Tunus’la yaptılar. Petrolü olmayan, tarım ve turizm ile geçinen bu ülke başlangıç için uygun bir seçimdi. Ardından Mısır geldi ve sonuç başarılıydı. Bu iki ülkedeki olaylar dünya kamuoyunu ısındırdı ve bu sayede sıra Libya'ya gelebildi. Olaylara direkt Trablus’ta başlanmadı onun yerine başkente 1100 km. uzaklıktaki ülkenin ikinci büyük kenti Bingazi’de başlandı. Kaddafi’nin eğitimsiz ve acemi askerleri protestoları bastıramayıp üzerlerine bir de kurşun sıkınca provokatörlerin ekmeğine yağ sürdüler ve olaylar bugüne geldi.

Şimdi “insan hakları” için AB ve ABD bu olayların üzerine Libya’ya girecek. Önce petrol tesislerini güvene alacak, sonra aynen Irak’taki gibi “özgür ve demokratik” bir Libya kuracak.