Kuyu İle Küçük Kız
“Beni anneme götürün,annem nerde” diye bağırıyordu küçük kız.Yarım saate yakın bir süredir korku ve acıyla ağlayıp duruyordu kuyunun dibinde…
Annesinin çarşıdan aldığı yeni bidonların sevinciyle ablasının peşine takılıp kuyudan su çekmeye gitmişti, daha ilk tulumun suyunu bidona boşaltmışlardı ki büyük bir hızla kuyuya bıraktıkları boş tulumun ipi küçük kızın ayaklarına dolanıp kendisiyle birlikte kuyunun dibine götürmüştü.Sonrası büyük bir çığlık ve çaresizlik…Kadınlar sağa sola koşuşturmaya başlamıştı,yardım istiyorlardı etraftaki erkeklerden.Bir anda bütün köy toplanmaya başlamıştı kuyunun başına.Küçük kızı kurtarmak için bir çare düşündüler ve sonunda kuyuya bir genci indirmeye karar verdiler.Büyük bir cesaret ve fedakarlık örneği sergileyen genç kuyuya inmişti bile.Bir yandan küçük kızı sakinleştirmeye çalışıyor bir yandan da onu sırtına alıp bir iple iyice bağlıyordu.Küçük kızı iyice bağladıktan sonra yukarıdakilere seslendi:”Beni çekin.”
Büyük bir dikkat ve heyecanla genci ve küçük kızı çekmeye başlamışlardı köylüler.
Kader denen şey bu olmalıydı. Hiç kimsenin kendi kaderinden kaçamayacağına iyi bir örnekti küçük kız.Gencin sırtında korkusundan acılarını unutmuştu bile,bir an önce annesine kavuşmak istiyordu.Umutluydu ve annesini tekrar göreceğine emindi.Tam yolu yarılamışlardı ki ikisinin ağırlığına dayanamayan ip kopmuştu!Genç ile küçük kız büyük şiddetle düşmüşlerdi ve tekrar kuyunun dibindeydiler.Sırtüstü düşen gencin altında kalan küçük kız dayanılmaz acılar yaşıyordu,ağlıyordu,korkuyordu…
Daha sağlam bir ip getirdiler bu sefer,küçük kız ile genci çıkarmışlardı.Gencin bir ayağı incinmişti ama küçük kız o kadar şanslı değildi.Hemen onu bir arabayla hastaneye ulaştırdılar.Oysa küçük kız çoktan ölmüştü,korku ve acılarını beraberinde götürerek….