diorex

Kürtlerin Mayınlı Yüzü

Kürtlerin Mayınlı Yüzü

Kürtlerin Mayınlı Yüzü

4 Nisan Uluslar arası Mayın Bilinci Geliştirme Günü olarak ilan edilmiş. Bu vesileyle, dünyada kara mayınlarından en çok çeken halklardan bir tanesi de Kürt halkı olduğu için bir yazı kaleme almayı isabetli gördük. Ama trajik olan şu ki bu lanet silaha karşı Kürtlerin duyarlılığı güçlü değil.

 

Dünyada en az 60 ülkede kara mayınları var. Her yıl binlerce kişi kara mayınları yüzünden ölüyor veya sakat kalıyor. Kara mayınları özellikle Afganistan, Pakistan, Burma, Colombia, Suriye, İsrail, Libya, Rusya Çin, Türkiye ve Lübnan'da önemli bir sorun. Son zamanlarda Suriye'nin Lübnan ve Türkiye sınırına mayın döşediği yolundaki haberler ciddi kaygıya yolaçtı.



12 ülkede, hala kara mayını üretiliyor. Sözleşmeye taraf olmayan devletler, mayın kullanımını sürdürüyor. Her gün 12 kişi, kara mayınları nedeniyle ölüyor ya da sakat kalıyor. Türkiye'de de sorun tüm yakıcılığını koruyor. Toprak altındaki mayın sayısı yaklaşık 1 milyon. Toprağa döşeli tüm mayınların temizliği için kalan süre 2 yıl. Kara mayınları nedeniyle ölü ya da sakatlanma oranı 3 günde bir 1 kişi. 4 Nisan Uluslararası Mayın Bilinci Geliştirme Günü'nde herkesi mayınsız bir Türkiye ve dünya için mağdurlarla dayanışma göstermek üzere pantolonunun paçasını sıvamaya ve bacağını ödünç vermeye çağırıyoruz.


Kaçakçılığı önlemek için 1954 yılında Suriye sınırına mayın döşenmiş. Köylünün sahip olduğu topraklar kamulaştırılmış. Açık anlatımıyla, toprak köylünün elinden alınarak mayınlanmış. 

Mayınlı arazinin büyüklüğü konusunda da farklı söylentiler var. Ama anlaşılan şu ki çok geniş bir toprak söz konusu. Sınır boyu, 510 km uzunluğunda (genişliği tartışmalı) toprak mayınlanmış. Kıbrıs büyüklüğünde, 3.5 milyon dönümden söz ediyor. TBMM’deki tartışmalarda sınır boyunda mayından temizlenecek arazinin 216 bin dönüm olduğu belirtiliyor. 

Açıklamalara göre, Suriye sınırındaki topraklarda 615.419 adet mayın var. Ama Türkiye topraklarının bütününde temizlenecek mayın sayısı 921.080 adet.
 
Mayınlarla ilgili teknik bilgiler bu şekilde iken gelelim Kürtlerin mayınlı yüzüne.

Her Kürtün mayınla bir şekilde tanıştığı bilinen bir gerçek. Ben şahsen mayınla çok küçük yaşlarda tanıştım. Anne tarafı akrabalarım Suriye’de yani Bınya Xetê. Rahmetli öz halam İdê de orada. Eskiden bayramlarda bir tanıdık aracılığıyla sınır boyundaki bir karakol assubayı ile temasa geçilerek sınırın öbür tarafındaki akrabalarımızla deyim yerindeyse kaş-göz arasında bayramlaşırdık. Tabii assubaya çeşitli hediyeler vermek adettendi. Babam da Küçükboğaziye Köyünde oturan Hemê Xerzî adlı şahısla dostluğunu değerlendirerek köye yakın bir karakolda ablası (halam) ve diğer akrabalarla bayramlaşabiliyordu. Süre çok kısa idi. Uzun olursa astsubay zor durumda kalabilirdi.

Her yıl bayramlaşmaya giderken sınırdaki teller ve mayın tarlasıyla ilgili bilgileri babam bize anlatırdı. Yürekler yakan bir durumdu ve bunu hemen her kürdün yaşadığını desek abartı olmaz. Tabi biz de mayınlarla ilgili sorular sorardık: Ne olduğu, nelere yol açtığı, kimlerin bu mayınları, bu telleri döşediği, ne amaçla döşediklerini… sorar dururduk.

Kaçakçılığı önlemek amacıyla döşendiğini deseler de sonradan siyasi amaçlı olduğunu da öğrenecektik.

Elbette kaçakçılık boyutu da vardır. Biraz bundan bahsedersek; Türkiye’deki Kürtler, Suriye’ye özellikle tütün götürürlerdi. Öbür taraftan pelê çixara, benîştê dara, hirbî, kitan vs… getirirlerdi. O zamanlar Suriye’nin ekonomik durumu biraz daha iyi olmalı ki daha çok kaçakçılığı Türkiye’de ikamet eden Kürtler yapardı. Süvari ve küçük gruplar halinde yapılırdı veya ferdi olarak da yapılırdı kaçakçılık. Kimi zaman mayın katırlara da patlardı, patladığı zaman hayvan yükü ile beraber bırakılırdı. Bazen kaçakçılar ile askerler arasında silahlı çatışmalar da yaşanırdı.

Kaçakçılar git-gel ile tecrübe de kazanırdı. Örneğin dayım Haco da kaçakçılık yapardı ve geceleyin ay ışığında mayınları söktüklerini anlatırken kulak misafiri olmuştum birkaç defa. Hatta mayınların üçgen şeklinde birbirine telle bağlantılı olduğunu anımsıyorum. Bizim bölgede tütünlerini biraz daha fiyatlı satmak için Xursluların daha çok kaçakçılık yaptıklarını duyuyorduk.

Her ne kadar mayınlar 1954 yılında döşenmiş olsa da 1975’lere kadar kaçakçılığın devam ettiğini ve bu süre zarfında binlerce insanın öldüğünü veya sakat kaldığını biliyoruz. Biz 1 Nisan 2016 da Küçükboğaziyê Köyünde oturan ve bir ayağını mayınlarda kaybeden 90 yaşlarındaki Atman Kaymaz amcayı ziyaret ettik. Heci Osman olarak tanınan amca, yaşadıkları ile ilgili bilgi vermekte ketum davrandı ne yazıkki.

Köylülerin anlattığına göre, yağan yağmurun etkisiyle mayınlar yer yüzüne çıkmış hatta bazı köpekler ağzına aldıkları mayınları köy içine kadar getiriyormuş. Bu durum, mayınların insan hayatını ne kadar tehlikeye attığını göstermektedir.

Gelelim mayınların siyasi tarafına. 1920’lerde kurulan cumhuriyetin öncü kadroları Kürtlere toplum olmaktan gelen haklarını vermeyince, Kürtlerin payına başkaldırmak düştü hep. Yeni kurulan devletin kaygıları ve sancılarının bileşkesi olarak ağır zulümler sonucu Kürt siyasi hareketinin kadroları, isyan önderleri çareyi Suriye’ye geçmekte buluyorlardı. Orada “kısmî” serbestlik ortamından yararlanan Kürtler toparlanma adına biraz kendilerine gelebiliyorlardı.  Bu durum, yeni Türkiye cumhuriyeti için “bela”nın devamı anlamına geliyordu. İşte bu durumu bertaraf etmek için sınıra yakın köylülerinin topraklarını “kamulaştırmak” suretiyle 510 km’lik mesafe mayınlandı. Ancak bu gibi yöntemler Kürt sorununa hiçbir zaman mantıklı bir çözüm olamadı. Bu nedenle Kürtlerin bir yüzü hep mayınlı kaldı.

Gelinen noktada Kürtlerin durumu, mayın döşeyen zihniyete mayın oldu aslında. Mayınsız bir dünya ve ülke dileğiyle…

Saygıyla…

Yorumlar

Image
murat
05.04.2016 / 13:53

ednan efendi: Kürtler İslamiyetten beri ilim-irfanla uğraşıyor.Son yüz senede Kürtler sorun olmaya başlamışsa bu da Kürtlerden kaynaklanmıyor herhalde.E tabi biraz sende o harikulade beynini rahatsız edip de tarih okursan görürsün elbette bunu.İşine gelmediğinden ötürü de görmek istemiyor olabilirsin.Bu da senin sorunun bizim değil tabi.

Image
ednan eslan
04.04.2016 / 18:40

Kürtler i biraz ilimle okumak la ilişkilendirsek, şiddet mayın ölen öldüren ile değil yazar efendi! Biraz bunlar ı denesek.

Yorum Yaz