diorex

Kürtlerde Polemik Geleneği

Kürtlerde Polemik Geleneği

İşe polemiğin tanımını yaparak başlamak istiyorum. Kanaatımce böyle giriş daha faydalı olacaktır.

Polemik, belirli bir inanç ile ilgili gerçeğin ortaya çıkartılması veya tam aksine inanç kurmaya, oluşturmaya yönelik tartışılan argümandır. Polemik genellikle siyasi, bilimsel, edebi konularda sert tartışma, zıtlaşma ve münazaa şeklinde gerçekleşir. Bu tür yargılama sanatı veya uygulamalara da polemik denilir.

Yukarıdaki tanımı (http://tr.wikipedia.org/wiki/Polemik) den aldım. Başlığa uygun olarak Kürtlerde polemik geleneği var mı diye soracak olursak şu yanıtı alırız: Yok böyle bir gelenek veya çok zayıf.

Tanımdan da belirtildiği gibi polemik daha çok siyasi, bilimsel ve edebi konularda yapılır. Kürtlerde bilimsel ve edebi alan pek gelişmediği için-edebiyatın son yıllarını dışarıda bırakırsak- polemiğin daha çok siyasi alanda cılız ve seviyenin altında da olsa yapıldığımı görebiliriz. Bu konuya tekrar döneceğim.

Peki dünyada polemik geleneği, kültürü nasıl? Bir de buna bakalım.

Önce şu tespiti yapalım. Kürt siyaseti 1970’lere kadar ulusal değerler endeksli ve milliyetçilik üzerinde gelişti, denilebilir kabaca.

1970’lerden sonra ise Türkiye’deki Kürtler başta olmak üzere Irak, İran ve Suriye’deki Kürtler, sosyalizm, marksizm-leninizm, enternasyonalizm gibi kavramlarla tanıştı. Artık Kürt siyasi hareketini bir bakımdan bu kavramlar niteliyordu. İşte bu süreçten itibaren siyasi alanda cılız da olsa dergilerde bazı polemiklere rastlanabilir.

Türkiye’de Marksizm alanında ciddi bir polemik geleneinden söz etmek güç. Yapılanlar daha çok ‘aşağılama’niteliğinde gelişmiştir. Bunun iz düşümlerini daha sonra Marksizmle tanışan sol Kürt siyasi hareketinde de göreceğiz.

Belirttiğimiz gibi 1970’lerden sonra Kürt gençliği Türkçeye çevrilen klasik sol kitaplarla Marksizm-Leninizmle tanışmaya başladı. Artık bir anlamda Kürt siyasi hareketi sinerjisini Dünya Sosyalist Hareketlerinden aldığı için bu alanlarda yaşanan polemikler Kürt devrimcilerini de etkiliyordu. Örneğin Leninistler ile Maocular arasında yaşanan polemikler işi ayrıştırmaya, kopmaya ve ayrı örgütlenmeye kadar götürdü. Daha özele inersek, örneğin Rusya’da Ekim Devrimi zamanında Lenin ve devrimin diğer önderleri arasında sert polemikler yapılmıştır. Lenin-Kautsky polemiği bu sürecin zirvesini göstermektedir. Hatta Lenin bu konuyu Proleter Devrimi ve Dönek Kautsky adı altında kitaplaştırmıştır. Kautsky’nin bir kitap tarzında Lenin’e cevap vermediğini biliyorum. Yine Lenin’de Rosa Luxemburg ile Kapital üzerine yaşanan polemik yaşanan polemik; bir başka örnek de Gramsci ve Buharin arasında tarih ve materyalizm üzerine yapılan polemiklere hatırlanabilir.

Hiç kuşku yok yapılan bu plemikler sadece dünya sosyalist hareketine katkı yapmamıştır. Aynı zamanda bu polemikler sonucu tarih, ekonomi, materyalizm, siyaset, ideoloji gibi alanlarda kapsamlı eserler yazılmış ve insanlığın mirası bu anlamda zenginleştirilmiştir. Bugün yaşanan polemik süreci ve ardından bırakılan eserler üzerinde bilimsel araştırmalar yapılmaya devam ediyor.

Dünyadan kısaca bilgi ve bit kaç örnek verdikten sonra gelelim Kürtlere. Belirttiğimiz gibi polemik anlayışı 1970’lerden sonra Kürt siyasi hareketinde zayıf da olsa görülmeye başlandı. Bir dönem örgütler arasında polemikler yapıldı ve bu iş Lenin-Kautsky tarzında olduğu gibi kişiler üzerinden gitmedi. Örgütler daha çok çıkardıkları dergi ve bildirilerle birbirlerinin tezlerini, politikalarını eleştiriyorlardı. 12 Eylül 1980’e kadar kabaca polemik süreci bu şekilde yaşandı, diyebiliriz.

1984’te PKK’nin Eruh ve Şemdinli’de yaptığı eylemler aslında bir bakıma Kürtlerde siyaset zemininin tekrar güçleneceğinin de habercisiydi. Nitekim birkaç yıl sonra illegal Kürt siyaseti HEP,BDP gibi legal siyasi partilerle tanıştı.. Her ne kadar bu siyasi partiler Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldıysa da artık Kürt siyasi hareketi başka isimlerle siyasi parti kurma kemaline ermişti. Daha sonra KADEP, HAK- PAR gibi partiler de Kürt siyasi tarihinde yerlerini aldı. Tabi bu arada Kürt siyasetçiler arasında polemik dili de gelişiyordu. Bunun en somut örneğini Abdullah Öcalan ile Kemal Burkay arasında görebiliyoruz.

Lübnan’ın Bar Elias kasabasında PSK Lideri Kemal Burkay’ı Kürtler ilk defa aynı karede görünce heyecan ve umudu bir arada yaşadı. Acaba bunun sonucunda Kürt Ulusal Birliği mi oluşacaktı? Hayır öyle olmadı ve ateşkes protokolü bozulunca Öcalan-Burkay arasında yıllarca sürecek polemiğe tanık olduk. Bu polemikte ‘hain, alçak, şerefsiz’ gibi sözler bile kullanılıyordu. Bununla polemik seviyesinin altına, polemik etiğinin dışına biraz çıkmış olunuyordu. Bu süreç Kemal Burkay’ın Türkiye’ye dönüşüne kadar devam etti. PKK’nin Kandil’deki kurmayları Türkiye’ye gelince Burkay’ı, devletle Kürt halkının değerlerini pazarlamakla itham etti. Çok geçmeden PSK Lideri Kemal Burkay da çıktığı her televizyon programına PKK’yi yeren açıklamalarda bulundu.

Yine MED TV’de (1994-95) bir tartışma programında PKK dışındaki Kürt parti ve örgütlerinin temsilcileri bir araya gelmişlerdi. Kürt sorununu ve Kürtler arasındaki birlik önündeki engeller, handikaplar masaya yatırılıyordu. Bu tür tartışmalar neredeyse her hafta oluyordu ve Kürtler tabiri caizse ekrana kilitleniyordu. Bu programa PKK Lideri Abdullah Öcalan da telefonla canlı yayına katılıyordu. Konuşması 70-80 dakika sürüyordu. Bir programlardan birine Türkiye KDP lideri Hemreş Reşo da davetliydi. Öcalan konuşuyordu ve bir anda tartışma elektriklendi, bunun sonucunda Öcalan, Hemreş reşo’yu stüdyodan kovdu. Evet bir anda yaşanan siyasi polemik nahoş bir manzara ortaya çıkarıyordu.

Yine 2010 yılında başlayan ve bir ara kapanan ancak bir süre önce tekrar açılan Kürt Yazar Orhan Miroğlu ile KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu arasındaki hakarete varan polemik!! Yine Kürt siyasetçi-Yazar İbrahim Güçlü’nün PKK’ye ve PKK’lilere dünden bugüne eleştirileri ve söylediklerinin bazılarının PKK’lilere göre hakaretleri sert polemiklere örnek olarak gösterilebilir bir anlamda.

Kürt siyasal islam hareketi için bir not düşmekte yarar görüyorum: Bu alana fazla vakıf olmadığım için siyasi plemikle ilgili bildiklerim sadece gözleme dayalıdır. Görebildiğim kadarıyla burada da ciddi bir polemikten bahsedilemez.

PKK’de Polemik…?

PKK ortamından bugüne kadar dışarıya yansımış her hangi bir polemiğe rastlanmadı. Örneğin KCK üyelerinden biri ile Abdullah Öcalan arasında her hangi bir polemik olmuş değil. Ya da KCK yöneticileri arasında da her hangi bir polemik yaşandığı görülmedi şimdiye kadar. Mesela kamuoyu önünde Duran Kalkan ile Mustafa Karasu’nun polemiğine rastlanmadı. Öyle anlaşılıyor ki,. onlar daha çok kongre ve toplantılarında değerlendirmeler yapıyorlar. Kongre süreçlerini anlatan kitaplarda öyle sert polemiklere rastlamak mümkün değildir. Örgütten kopanlar ise daha sonra eleştiri dozlarını belki arrtıran yazılar yazmışlardır. Ama kayda değer polemiklere rastlanmıyor. Örneğin 2004 kopuşu kitaplaştırılabilir, o süreci yaşayan yöneticiler hem lehte hem aleyhte eserler yazabilirler. Keza örgütten ayrılanlar da süreci içeren eserler yazabilirler. Bu şekilde durum daha da netlik kazanabilir. Diğer çarpıcı bir nokta ise, örgüt lideri abdullah Öcalan’ın yapıya yönelik sert eleştirilerini her zaman görmek mümkün. Ama bu noktada hiç kimse polemik yaşamamıştır. Böylesi bir sürecin örgüt yapısına sıkıntı yaşatabileceği inancı hakim sanırım. Halbuki bu yaklaşım varsa doğru değildir. Zira en sert polemik ortamında dünyanın en zor devrimi olan 1917 Ekim Devrimi gerçekleştirilmiştir.

Günümüzde ise internet ağının gelişmesi Kürt siyset ve siyasetçilerini de olumlu etkiledi. Bunun sonucunda her siyasi çevre gerek haber sitesi gerekse dergi formatında internette açtıkları bir sayfada kendilerini ifade etme olanağını kullanıyorlar. Buralarda da kısmi olarak ancak polemik örneklerini görebiliyoruz.

Sonuç

Bütün bunları göz önüne aldığımızda bazı sonuçlara varmak mümkün. Kürt siyasetçilerın kendi aralarında yaşadıkları polemik konusunda seviyenin çok altında bir hat görmek mümkün. Bugün PKK çizgisi Kürt siyasi alanında en güçlü, en kitlesel olanıdır. PKK  mücadele sürecinde kuşkusuz hata da yapar. Hatta hataları diğer partilerin hatalarından daha büyük de olur. Zira büyük oynayanın da hataları gücüne göre olur. Diğer Kürt siyasi partilerinin yöneticileri ise PKK’ye doğru rota göstermektense örgütün yaptığı hatadan dolayı yergiyi, aşağılamayı tercih ediyor. PKK de eleştiriyi yapıcı anlamda idrak etmekten çok kendisine yapılanı, aslında Kürt halkına yapıldığını ve doğru temelde geliştirilen eleştiri sahiplerini ‘Hain olmakla’ suçlayarak halka anlatıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse halk PKK’nin bu anlamdaki söylediklerine inandı, inanmaya da devam ediyor gibi. Bu durum zaman zaman Kürt aydınlarına olumsuz sirayet ediyor. Hal böyle olunca çoğu zaman aydınlar eleştirme cesaretini ortaya koymaktan kaçınıyor, hainlikle damgalanma ihtimalinden  dolayı.

Bir diğer nokta Kürt siyasetinde polemik süreci açısından yeterli birikime sahip olmadığı görülür. Örneğin ciddi anlamda bir polemik kitabı yoktur. Mesela Proleter Devrimi ve Dönek Kautsky ayarında bir eser ortaya çıkmış değildir. Bu anlamda Kürt siyasi hareketi siyasete, tarihe, materyalizme, felsefeye bir miras bırakmaktan uzaktır. Genel anlamda eli kalem tutan Kürtler kendilerini öykü, şiir ve roman yazmaya adamıştır. Bu alan tehlikeden en uzak alandır birileri için ve bundan dolayı tercih edilmiştir. Ancak bu alanda ortaya konan eserler küçümsenemez ve Çağdaş Kürt edebiyatını zenginleştirmiştir. Siyaset dışı bir polemik örneği var ki istisnai olarak kitaplaştırılmıştır. Yazar Gürdal Aksoy, Kürtlerde tarih yazıcılığı ve yöntemi konusunda ağırlıklı olarak Kürt Tarhçilerinden kabul edilen Cemşid Bender’i eleştirdiği Tarihi Yazılmayan Halk Kürtler adlı kitabıdır. Aksoy, bu kitabında ağırlıklı olarak Bender’in tarih yazıcılığını yöntemini sert bir şekilde eleştiriyor. Cemşid bender de buna Korku ve Cesaret/ Kürt Tarihine Sataşanlar adlı bir kitapla yanıt verdi. Cemşid Hoca’nın, Gürdal Aksoy’a nasıl bir kitap yazarak cevap verdiğinin sürecinin canlı şahidiyim. Gerçekten de her iki yazarımız birbirlerini çok sert bir şekilde eleştirerek yaşadıkları polemiği kitaplaştırdıkları için her ikisini de kutlamak isterim bir daha. Ancak benzer örneği siyasi alanda görmek zor.

Şunu da eklemekte yarar var. Bu yazımda sanki sadece devrimci siyasette ya da sosyalist siyasette polemik varmış gibi bir netice çıkar ki, bu doğru değildir. Birbirlerinin siyasi duruşlarını, sanatsal anlayışlarını, edebi çalışmalarını polemik konusu yapan her görüşte insanlar vardır. Bu, hem sol siyasette hem sağ siyasette olduğu gibi bilim, kültür ve sanat insanları arasında olabiliyor.

Not: Sayın Cemşid Bender 7 Nisan 2008’de 81 yaşında iken vefat etti. Kendisini bir dostu olarak rahmetle anıyor, Kürt tarihine bıraktığı mirası önünde saygıyla eğiliyorum.

Yorumlar

Image
Yorumcu
17.12.2014 / 01:39

Emir komuta içinde polemik yapılacak. Biji polemik.

Yorum Yaz