Kürt Siyasetinin Hoşgörü Simgesi: Hikmet Fidan
Kürt Siyasetinin Hoşgörü Simgesi: Hikmet Fidan
6 Temmuz 2005 günü Kürt siyasetinin demokratik ve özgürlükçü siması Hikmet Fidan Diyarbakır’da ensesine sıkılan tek kurşunla yaşamını yitirdi. Kürt siyasal hareketi böylece çok zor yetişen bir kadrosunu daha kaybetmenin üzüntüsünü yaşadı o gün.
Ben 1994-1999ûn sonuna kadar yaklaşık 6 yıl İzmir’de kaldım ve gazetecilik yaptım. Bu süreç , Kürt siyasi ve kültürel kurumlarının bütün handikaplarıma rağmen, çok verimli, üretken ve de kitle desteğini arkasına aldığı bir süreçtir. HADEP zamanıdır; MKM (Mezopotamya Kültür Merkezi) nin bünyesinde müzik, tiyatro gruplarının geliştirdiği, kültür ve sanat kadrolarının yetiştirildiği bir aydınlanma dönemidir adeta. Keza Kürt basını bu dönemde çok kaliteli gazeteci öne çıkarmıştır. Yine Kürt hukukçuları yaptıkları savunmalarla hukuka adeta yeni çözüm yolları kazandırmıştır.
Bu süreçte Hikmet Fidan ile tanıştım, zamanla diyalog arttı; dost olduk. Avukat Kemal Bilgiç ve Avukat Cabbar Leygara bu dönem aynı büroda çalışıyorlardı. Çok başarılı savunmaların altına imza attılar. O dönemde Ahmet Turan Demir, İzmir İHD başkanı idi. Cesurca hak ihlallerine mücadele ettiler yönetimiyle beraber. Yine Necmi Akyol, Cevdet Turgut HADEP il başkanlığı görevinde bulunarak başarılı siyasi çalışmalar yürüttüler. Bu insanlarla diyaloğumuz gelişti, dost olduk. Başta Hatice Çoban olmak üzere MKM çalışanları ile paylaşımlarımız oldu. Yazarlarımızdan Cemşid Bender, Kaya Muştakhan, Ahmet Aras, Veysel Çamlıbel olmak üzere fikirleriyle ve kendileriyle dost olduk. Gazeteci arkadaşlarım, Özgür Ülke zamanı, haber şefimiz Rıza Zıngal, Namık Alkan, Okan Yüksel, Çiler Yeşil, Tahir Ertaş, Oğuzhan Öğrük, Hakan Kemaloğlu, daha sonra haber şefi olan İhsan Kurt ve büro temsilcimiz Serdar Karakoç ve gazetenin dağıtımından sorumlu rahmetli Levent…. Bütün bu arkadaşlarla sayısız haberin altına imza attığımız gibi bir o kadar da hatıra zenginliğine sahibiz. Her birisini saygı ve sevgi ile yad ediyorum. Hayatta olmayanlarının anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
İşte bu verimli ve güzel ortamda Hikmet Abi ile tanıştık ve dostluğumuz ilerledi. Gerçekten de Kürt siyasetinde bir hoşgörü abidesi olan ve Ege’de yaşayan her bir Kürdün ‘ABİ’ diye hitap ettiği Kürt siyasetçi Hikmet Fidan, siyasetin daralma ve çözümsüzlük yaşadığı anlarda ortaya çıkar ve tıkanmanın aşılmasında bir ışık olurdu. Daha çok Hukukçu Kemal Bilgiç’in bürosunda karşılaşıp sohbet ettiğimiz Hikmet Fidan, lokal olarak İzmir’de Kürt siyasi zemininde ortaya çıkan sorunlara da müdahale eder ve çözüm gücü olurdu.
Hikmet Fidan, kişiliğinde Kürdistani özeliklerini geliştirmiş, bunu özümsemiş ve karşısındaki insanlara aktarabilmiş bir yapıya sahipti. Yıllarca sürdürdüğü mücadeleden gelen deneyim ve birikimi ile Kürt halkının onu bağrına basması yurtseverliğinin açık bir kanıtıdır.
Diyarbakır’da vurulmadan önce o dönem Türkiye basınında “güvercinler” adı verilen kanat içerisinde yer alan Ahmet Türk’ün de dahil olduğu Leyla Zana, Murat Bozlak ve Hikmet Fidan gibi isimler yeni oluşumun alışılmış PKK vesayeti dışında bağımsız siyaset geliştirebilmesini umut ediyorlardı. Kendi aralarında bunu tartışıyorlardı. Ancak her şey sanıldığı gibi kolay değildi.
Hikmet Fidan öldürüldüğü zaman Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı çalışmalarını ve halka hizmetini çok takdir ettiğim Sayın Osman Baydemir idi. Cenazeyi kaldırmak için başkandan araç isteniyor, başkan ‘Cenaze aracımız arızalı’ cevabını veriyor. Tıpkı Öcalan’la görüşmek amacıyla İmralı’ya giden avukatlara devletin ‘hava muhalefeti el vermiyor veya Koster arızalı’ yanıtını vermesi gibi…
Hikmet Fidan vurulduktan sonra ise o zaman internet sitelerine ve bazı basın yayın organlarına PKK adına Mustafa Karasu ve Öcalan’ın şu değerlendirmeleri yer almıştı: “Kürt halkı kimin cenazesine sahip çıkacağını bilir. Hainlere sahip çıkılmaz. Kimseyi tepki vermeye zorlayamayız” şeklindeydi.
Her zaman demokrasi ve ifade özgürlüğünden yana olan ve bundan hiç taviz vermeyen Fidan, 2005 yılının Şubat ayında, İzmir’deki Kaya Prestij Otel’de DTP’nin kuruluş hazırlıklarının yapıldığı toplantıda; ‘Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü mücadelesi verecek olan ama bunu iç yapısında tanımayan ve gerçekleştirmeyen bir hareketin başarılı olabileceğine inanmıyorum’ diyerek eleştirel pozisyonunu korumaya devam etti. SUPHAN ERKAN Taraf Gazetsi 20 Temmuz 2010
Hikmet Fidan yapıcı ve eleştirel tutumuyla yapısında yer aldığı, yıllarca hizmet ettiği bir siyasal aktör olarak anılacaktır. Başta Sayın Ahmet Türk olmak üzere, Leyla Zana ve Murat Bozlak inanıyorum ki öldürüldükten sonra ‘susma hakkı’nı kullanmışlardı ama yakın gelecekte bu olayın üzerindeki sır perdesinin kaldırılması için ‘konuşma hakkı’nı kullanacaklardır. Aksi takdirde bu olay da tıpkı Kürtlerin tarihinde yer alan ‘Saitlerin Olayı’ gibi gizemini koruyacak ve kamuoyunun vicdanı tatmin olmayacaktır.
Ayrıca Kürt kamuoyu ve ailesi PKK’den Hükmet Fidan’ın ‘’İhanet edenlerin listesi’’ yer almasının nedenlerini ve ispatının açıklanmasını ve paylaşılmasını beklemektedir.
Aramızdan götürülüşünün 10.cu yıldönümünde Sayın Hikmet Fidan’ı ve demokrasi şehitlerini bir kez daha rahmetle anıyoruz.
Not: Yazıda ismini yazamadığım dostlarımdan beni bağışlamalarını rica ederim.