diorex

Kürt Açılımı ve Referandum

Kürt Açılımı ve Referandum

 

 

 

 

Türkiye’nin halen darbecilerin yaptığı 1982 anayasası ile yönetiliyor olması kabul edilemez. Darbe sonrası binlerce insan mağdur edilmiş, işten atılmış, sürgün edilmiş, ceza evlerinde işkencelerden geçirilmiş ve onlarca genç idam edilmiştir. Darbenin yarattığı toplumsal travma halen devam ediyor.

Sivil bir vizyonla yapılan 26 maddelik Anayasa değişikliği paketi 12 Eylül 2010 günü halkoyuna sunulacaktır. Değişikliğinin kabul edilmesi halinde; darbecilerin dokunulmazlığını sağlayan geçici 15. madde yürürlükten kalkacağı için halkın iradesine darbe vuran darbe cuntası yargılanabilecektir. İdeolojik bir yapıya bürünen HSYK demokratik yapıya kavuşturulacak, yargısız infaza dönüşen Silahlı kuvvetlerden atılmalara yargı yolu açılacaktır.

Anayasa değişikliği paketinin çağdaş hukuk normlarını içerdiği, demokratik standartları yükselttiğinden bireysel hak ve özgürlükler daha ileri boyutlara taşınmış olacaktır. Kadınlara, sakatlara ve çocuklara pozitif ayrımcılık getirilmektedir. 12 Eylül darbesine ve darbe Anayasası’nın izlerini birazda olsun silinecek, adalet duygusu gelişecek kısacası insanımızın sosyal hayatında olumlu katkısı olacaktır.

Her ne kadar arzulanan sivil ve özgürlükçü bir Anayasanın yapılması ise de mevcut parlamento aritmetiği ve parti politikaları nedeniyle bunun mümkün olmadığı görülmektedir. Ancak 26 maddeden oluşan değişiklik paketine bakıldığında, darbe anayasasının antidemokratik ruhunun ve esasının büyük ölçüde değiştirildiği görülecektir.

Kısaca hatırlatmak gerekirse: Referandumuda  “evet” çıkması halinde neler olacak?

* Bundan böyle özürlüler ve kadınlar yaşadığı zorluklar pozitif ayrımcılıkla telafi edilecek.
* Devlet, her türlü istismara karşı çocukları koruyucu tedbirleri alacak.
* Herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olacak,
fişlemeleri anayasal suç haline gelecek.
* Yurt dışına çıkma hürriyeti ancak hâkim kararıyla sınırlandırılabilecek.
* İşçiler bundan böyle birden fazla sendikaya üye olabilecek.
* Memurlara toplu sözleşme hakkı tanınırken, bundan emekli memurlar da yararlanacak.
* Memurlar verilen uyarma ve kınama cezaları yargı denetimine açılacak.
* Kamu denetçiliği (ombudsman) sayesinde vatandaşımız artık mahkeme kapılarında sürünmeyecek.
* Askerlerin devletin güvenliği ve anayasal düzenin işleyişine karşı suçlarda davalar sivil mahkemelerde görülecek. Askeri mahkemelerin alanını daraltan bu düzenleme Hukuk Devleti ilkesi adına bir kazanımdır.
* Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarına yargı yolu açılacağı için keyfi atmaların önü alınacak.
* Siviller, savaş hali dışında askeri mahkemelerde yargılanamayacak.
* Anayasa Mahkemesi ve HSYK demokratik işleyişe sahip olacak.
* Meclis Başkanı, Genel Kurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı görevleri ile ilgili suçlardan Yüce Divanda yargılanabilecek. Kanun önünde herkesin hesap vermesi ilkesi hayata geçirilmiş olacak.
* Vatandaşımız hakkını, Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde değil; bireysel başvuru imkânıyla artık Ankara’daki Anayasa Mahkemesi’nde arayacak.

Coğrafyamızda mimarisi mezar taşı olanların acısı bir nebze olsun dinecek, niye doğduğunu ve nasıl öldüğünü bilmeyen bebelerin hayalleri bu coğrafyada gezmeyecek, vesayet rejimi zayıflayacak, ümitsizlik umuda dönüşecektir. Bu coğrafyada vesayet rejiminin devamını isteyen güçler gerileyecek, özgürlük, demokrasi, insan hakları ve refah tabana yayılacaktır. Kürt açılımı ivme kazanacaktır.

Barıştan, huzurdan, eşitlikten, adaletten, özgürlükten yana olanlar değişikliğe “evet” derken gücü zayıf, egosu yüksek kişiler konforlarının davamı için kavganın sürmesini istemekte bunun için de değişikliğe “hayır” kampanyasına katılmaktadır.

Genel anlamda darbe mağdurlarından olan, dili yasaklanan, köyleri boşaltılan, faili meçhullere kurban giden, işkence gören, sürgün edilen Kürtlerin, darbecilerin yargılanmalarına “evet” demesi kadar doğal bir şey olamaz. Bu kapsamda darbelerin mağduru olup bilinç ve duyarlılığını diri tutan Ülkücülerin, Aydınların, Liberallerin, muhafazakârların, Akademisyenlerin, Demokratların, aklı başında olan her kesin “evet” demesi bekleniyor.

Şiddet ve baskının mağduru olan kadın, çocuk, sivil, asker, kamu görevlisi olarak bütün Kürtlerin özgür ve insanca bir yaşam için referandumda “evet” demesi gerekmektedir. Böylece ayrıcalıklı durumlarını devamını isteyen zümrelerin halkımız iradesine konan ipoteği kalkacaktır.

Bazı beklentilerin karşılanmaması bütün beklentilerin reddini gerektirmemektedir. Ayrıcalıklı statülerini ve oligarşik yapıyı devam ettirmek isteyenlerin safında görünmek mazlum Kürt halkının gerçekliğiyle örtüşmemektedir.

 

Yorum Yaz