Kürdoloji Koltuğundaki Adaletsizlik

Bu yazıdan önce kaleme aldığım Artuklu Kürdoloji Ticarethanesi başlıklı yazıyı yazmamın iki nedeni vardı. 1- Anadille eğitim hakkının verilmediği bir eğitim-öğretim yılında Kürtlerin gösterdiği tepkiler ki, bu tepkilerden biri, Kürtçe Öğretmenlerin atanmak için açlık grevine başlamaları ve Kürtçe eğitim yapacak olan bazı alternatif ilkokulların açılmasıdır. 2) Birkaç yıldır Kürdoloji çalışmaları adı altında Artuklu Üniversitesi’nde Kürt Dilinin istismar edilmesi olayıdır.
Bu iki neden, dikkatleri üniversitedeki çalışmalara çekti. Bu üniversitenin Kürdoloji Bölümü’nde Kürt Dilinin istismarı ve özellikle hem tezli hem de tezsiz yüksek lisansa öğrenci alınırken, kriterlerle oynama veya kriterleri değiştirme sonucunda oluşan adaletsizlik sürecini dillendirme çığlığıdır.
Hatırlanacağı üzere önce Artuklu Üniversitesi’nde Kürtçe Okutmanlığı Kursu açıldı. Buradan mezun olan 53 kişi, hiçbir yerde okutmanlık yapamadı. Üstelik 50 kişinin alınacağını ilanen duyurulmuştu. Geriye kalan diğer üç kişi, hangi yöntemlerle listeye eklendi. Bir türlü anlaşılamadı.
Ardından her yıl yüksek lisans programına 20 öğrencinin alınacağı ilanen duyuruldu ve tezli yüksek lisans programına 20 öğrenci alındı. Burada iki nokta göze çarpıyor. 1- Daha önce Kürtçe Okutmanlığı Kursu’na giremeyen bir öğrenci, yüksek lisans programına alındı. Kursa giremeyen bir öğrenci nasıl oluyor da yüksek lisans programına girebiliyor? 2- Kürtçe yüksek lisans programına giren bazı öğrenciler, daha önce başka bir yüksek lisans programına kayıtlıydı. Bir öğrenci aynı anda iki yüksek lisans programında kayıtlı olabilir mi? Başka bir ifadeyle bir öğrenci aynı anda farklı iki okulda kayıtlı olabilir mi? Bu yanlışlık yedeklerden öğrenci alınarak düzeltebilirlerdi ama bu düzeltme yapılmadı ve bunun sonucunda yedekteki öğrencilerin hakkı yendi.
Ertesi yıl, ilanda “bir master programında kayıtlı olan bir kişinin baş vurusu kabul edilemez” bir kriter koydular ki, bu da önceki sene yedekteki öğrencilerin haklarının yendiğini teyit etmektedir. Yani “atı alan Üsküdar’ı geçmişti.”
Bir de, ilanen duyurulan kriterler arasında diploma şartı vardı. Bunun öğrenci açısından telafisi mümkün değildir. Zira diploma notunun 65 olması isteniyordu. Ancak daha sonra belirtilen kriterlerin dışında, diploma için yeni bir kriter uygulandı ve YÖK’un koyduğu en alt sınır olan 55 kriterine çekildi. Bunun sonucunda diploma notu 60’ın altında olan iki kişi, yüksek lisans programına yerleşti. Peki, diploma notu kriteri 65 olduğu halde daha sonradan diploma notu neden 55’e çekildi? Mademki YÖK’ün kriteri uygulanacaktı, niçin bu kriter başta uygulanmadı?
Bu süreç zarfında, bölüm aleyhine bazı öğrencilerin mahkemeye başvurarak haklarını aradıkları biliniyor. Hatta bir iddia var ki çok vahimdir. Her ne kadar hali hazırda belgelerle ispatlanacak bir delil olmasa da, ilk 20 kişi yüksek lisansa alınırken bunlardan bir kişinin ALES puanının yüksek gösterildiği şeklindeki iddia, dudak uçuklatan cinstendir. O vakit, Bay Rektöre bazı sorular sormalıyız. Böyle bir iddiadan haberiniz var mı? Haberiniz olduysa ne yaptınız? Varsa yaptıklarınız, bunu kamuoyu ile paylaştınız mı? Şu anda Kürdoloji Bölümü’nün kadrosunda olanlara da seslenmek istiyorum: Sizin bu iddiadan haberiniz var mı? Varsa siz neden herhangi bir girişimde bulunmadınız? Yoksa sizi “Statü Endişesi” mi engelledi?
Saygıdeğer Okurlar ve Kürdili severler,
Artık bazı gerçeklerin kamuoyu tarafından bilinmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Daha önce Kürdoloji Bölümü’ndeki yozlaşmadan bahsetmiştik. Bu sefer bölümdeki haksızlıkları yazma gereğini duydum.
İlk yazı için gelen bir okur yorumunda deniyor ki “Ben hakkımı helal etmem.” Bir başka yorumcu ise şöyle diyor, “Daha sizin bilmediğiniz çok şey var.”
Değerli okurlar, yaşadığınız veya bildiğiniz bir haksızlık varsa şayet, vicdan borcu olarak bunu açıklamalısınız. Sizler sustukça sıra başkasına gelecek, bunu unutmayın.
Birkaç sözü de Yaşayan Diller Enstitüsü’nün kadrosuna giren arkadaşlaradır. Bu arkadaşlarımız, sonraki dönemlerde Mülakat Komisyonlarında da görev aldılar. Fakat çok iyi biliniyor ki son sözü hep enstitünün ‘Muhteşem Üçlüsü’ söyledi. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Kürdoloji Bölümü kadrosuna giren arkadaşlar, yüksek lisans programına öğrenci alımında yaşanan haksızlıkların tanığı ve bir anlamda ortaklarıdırlar. Bilerek veya bilmeyerek, görerek veya göremeyerek, duyarak veya duyamayarak… Kim bilir? Belki de makam veya mevkii uğruna susmuşlardır. Başka bir anlatımla, “Statü Endişesi” ile “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” felsefesini tercih etmişlerdir.
Benim insan olarak inandığım iki evrensel değer vardır. Vicdan ve adalet. Vicdan terazisi zedelenmeye başladı mı adaletsizlik ortaya çıkar. Bay Prof, nam-ı diğer ‘Mamoste Qedrî’, yazı yazmak korkakların işi değildir. Bay Prof, nam-ı diğer ‘Mamoste Qedrî’, unutmayın ki, “vicdan zorbalığına karşı” Castellio, bağnaz olan Calvin’e; Bruno da kiliseye karşı başkaldırmıştı. Cesaret sahibi insanlar kalemlerini korkusuzca kullanırlar. Yazı yazarken cesaretimi nereden aldığımı gayet iyi biliyorsunuz. Bir cümle ile ve gururla ifade etmek isterim ki, Musa Anterler, Cengiz Altunlar, Hafız Akdemirler, Yahya Orhanlarla birlikte, 1990’lı yıllarda kelle koltukta gezilen bir gelenekten geldiğimin altını çiziyorum. Cesaretimiz buradan gelmektedir By Prof.!!! Bu geleneği bundan sonraki yazımda, daha geniş bir şekilde açıklayacağım. Son söz olarak, sizi halkın vicdanına ve adaletine havale ediyorum.
Nurullah Tunç
01.10.2014 / 23:32Faraç Çobanoğlu gibi onlarca gazeteciyi hedef seçeceğimize, onların ortaya koyduğu perspektifleri bir ışık olarak dikkate almak gerekmektedir.İsmi Kurdoloji bile olmayan bölümün yetkilileri asla eleştirilere kapalı olmamaları ve gazetecileri hedef almamalari bir gerekliliktir
Nurullah Tunç
01.10.2014 / 23:27Değerli gazeteci Faraç arkadaş toplumsal konularda duyarlı olan önemli bir gazetecidir.Hiçbir iktidara ve çıkara boyun eğmeyecek kadar ilkeli ve objektif bir gazetecidir.Onu polemik ortamına çekmemek gerektigi gibi,elestirilerine saygi duymak gerekir.
Demhat çelik
25.09.2014 / 18:15Büyük haksızlık. Artuklu kürdoloji bölümü dışında kalanların tamamı sadece tabeladan ibaret. Bunu sizin bilmeniz lazımdı. Alınmayan herkes sizin gibi saldırırsa o zaman adaletin sonucunda oluşan haksızlıktan korkmamız lazım. Artuklu kürdoloji bölümünün yaptığı çalışmalar, konferanslar, sempozyumlar, panellerden haberiniz yok her halde. Mezun olan öğrencilerin çok donanımlı oldukları ve kitaplar ve dergiler çıkardıklarından da haberiniz yok her halde.
Muhammed güneş
25.09.2014 / 18:08Sizi almadılar diye böyle eleştiriyi değil de saçma sapan ve içi boş cümlelerle saldırmanız Artuklu kürdoloji bölümünün itibarını ve çalışmalarını gölgelemez. Bilakis kendinize zarar veriyorsunuz.
HÜSEYİN
24.09.2014 / 09:26Tebrikler !!!<br>İyi yakalımışsınız...<br>Lütfen haksız atamalara ve doktorasını bitirmiş uzun süredir kadro bekleyenlerin sorunlarını da dile getirin. MAU'de herkes korku içinde. Artık yetkili ve etkili kişiler buna bakması gerekiyor. Bilim yuvası tam anlamıyla üç beş kendini bilmezin şahsi çıkarlarına hizmet eden bir yer haline gelmiş. Bitmeyen kampüsü yazın. Neden bitmiyor?<br>Tarih Bölümünde neler oluyor? <br>Doktora mulakatında tarihle ilgisi olmayan öğretim üyesi juride yerini alabiliyorsa siz düşünün artık.
Necdet Önder
23.09.2014 / 18:16Selam Faraç Bey,<br><br>Eh, bu durumda kaleminize kuvvet demek düşer bana. Nezaket gösterip açıklama yaptığınız için teşekkür ederim.<br><br>Üniversitelerdeki kürsülerin gerçek sahibi halktır. Çeşitli üniversitelerde yeni yeni açılmakta olan Kürdoloji bölümlerinin gerçek sahibi de Kürt halkıdır. Orada yapılan işler, elbette hepimizi ilgilendirir.<br><br>Haksızlıkları dile getiren sizin gibi insanlar, bizim kendilerini okuduğumuzu ve mücadelelerini desteklediğimizi bilmeli.<br><br>Saygılar...
Mahsum ERDOĞAN
23.09.2014 / 15:51Faraç abi bildiğim tek bişey var. Sistemin adamı veya sistemin içinde çalışıyorsan bağımsız olamazsın birilerine yaranmak için muhakkak verilen emir veya direktifleri yerine getirmek zorundadır. Özgür olmak herkese nasip olmaz.
islamakiş
23.09.2014 / 15:47sistem ve sistemdeki eksiklikleri çok güzel yazmışsın hocam ağzına yüreğine sağlık
Faraç ÇOBANOĞLU
23.09.2014 / 15:06Selam Necdet Önder Bey,<br><br>Yazıya ilginizden dolayı teşekkür ediyorum. Ben hiç bir zaman kişisel durumumu toplumsal durumların önüne çıkaran bir insan değilim. <br><br>Kürt halk değerlerinin üzerinde hiç kimsenin deyiminizle 'tekel abilik' durumu söz konusu olamaz. Kürt halkı kendi öz değerlerine sahip çıkabilecek ve başkalarına peşkeş etme gayretinde olanları teşhir edecek kadar özgüce sahiptir. Ben suçlu aramanın peşinde değilim. Adaletsizce davrananları halkın vicdanında gereken tepkiyi ve cevabı almaları için sorumlu davranmaya çalışıyorum. Yalaka yapmaya ve dalkavukça davranmaya karşı bilinsin ki bir tepki vardır. Yazılarıma ilgi gösteren bütün değerli okurlarımızı içtenliğimle selamlıyorum. Saygıyla....
Necdet Önder
22.09.2014 / 19:59Faraç Bey,<br><br>Geçen yazınız için yaptığım yorumda geçen ifade “Daha sizin bilmediğiniz çok şey var.” şeklinde değil de tam olarak “henüz sizin bile farkında olmadığınız şeyler olduğunu düşünüyorum.” Şeklindeydi. Bunlar farklı şeyler. Birincisi ifademde kesinlik yok, yanılıyor olabilirim. İkincisi sizden fazla olarak bildiğim, bir yerlerde dile getirebileceğim türden herhangi bir bilgiye sahip değilim, farkındalıktan söz ediyorum. Emin olun, suç niteliğinde herhangi bir bilgiye sahip olsaydım, peşini bırakmazdım.<br><br>Ayrıca sizin vaktiyle yaptığınız başvurunun teknik bir nedenden dolayı mı ideolojik nedenlerden dolayı mı reddedildiğini bilmeyi çok isterim. Keşke buna bir açıklık getirseydiniz.<br><br>Mamoste Qedrî, kendisine sunulan imkânı Kürt dili üzerine nitelikli çalışmalar yapılabilmesi için kullanacağına belli ki Kürdoloji üzerinde bir tekel kurmak için kullanmaktadır. Türkiye’deki Kürdoloji çalışmalarının abisi olmak istiyor. Üniversiteler bilimin özgürce üretildiği yerlerdir, şahsî hırsların tatmin edildiği yerler değil. Keşke, Artuklu Kürdoloji’nin bilime sadakati ilke edindiğine inanabilseydim.
mehmet cemiloğlu
22.09.2014 / 17:52Hem nalına hem mıhına vuranlara karşı, yazdığınız bu yazılardan ve duyarlı tavrınızdan dolayı sizi tebrik ederim.