Köylüler işe devam

Son tahlilde Sosyalizmin övgüsünü yapmadan “köylüler gelecek sizlerin eseri olacaktır” demek istiyorum. Günlerdir Amerika’daki Wall Street isyanını kendisini sokan akrep olarak görüyorum. Çünkü her şey piyasaların tutumundan kaynaklanıyor.Şöyle ki;
Piyasa güveni esas alır. Piyasa insanlar neleri niçin yapacaklarını bilir ve ona göre gelecekteki ekonomiyi ona göre şekillendirir. Bunu daha da açmak gerekirse modern piyasa artık gerçek üretici ile gerçek tüketicinin buluşup fiyat tespit ettiği bir yer değildir. Kısacası modern piyasa daha üretilmemiş buğdayın gerçek üreticiden satın alınıp daha ekmeği almayan kadının satın almasını esas alır. Bu bağlamda spekülatörler köylünün buğdayı satacağına ve kadının da bunu alacağına inanırlar.
Bu tür ticarete vadeli işlem piyasası denir. Yukarıdaki örneği daha da ayrıntılandırırsak, örneğin 2014’un Kasım’ında buğdaya ihtiyacımız var. Böyle bir durumda tam 24 ay sonra çıkacak olan buğdayı şimdiden belli olan fiyatıyla satın alabiliriz. Oysa gerçekte daha üretilmemiş bir buğdayı alma hakkını satın almış oluyorum. İşte mesele de burada. Buğdaya ihtiyacı olmayan biri 24 ay sonraki mahsulü tabiri caiz ise kâğıt üstünde kapatır. Bu hakkını da bir başkasına satar, o da başka birine satar ve tarladaki köylünün bundan haberi bile.Bu ticari ilişkide fiyatı üretici-tüketiciden çok bu işle alakası olmayan ve sırf komisyonundan kâr etmeyi esas alan komisyoncular tespit eder.
Dolayısıyla halkın geleceğe güven kalmayınca piyasa da ayakta kalmaz. Çünkü bu ticarette çarklarıçeviren üretici-tüketicinin sırtından geçinenlerdir. Ama köylü buğdayı ofise götürmezse kurulu sistem tepe taklak olur.
Çünkü asli piyasa üretici-tüketici piyasasıdır. Bu piyasa gerçek malın alınıp satıldığı bir yerdir. Vadeli piyasa komisyoncu piyasasıdır. Bu piyasa ise gerçek piyasanın eskiden küçük bir kısmı iken artık gerçek piyasayı katlayarak aşmış. Sadece Amerika’da vadeli piyasa asli piyasanın takriben 10 katı, yani 9 katı emeksiz kârdır.
Şimdi inanç burada devreye giriyor. Sistemin düzgün ve devamlı çalıştığına öncelikle üretici-tüketici inanmalı. Üretici-tüketici yan çizerse kâr akışı durur ve borçlar çevrilemez. Bunun için gerekirse sistem üretici-tüketiciye kandırır, çünkü sistem bunun üzerine kurulu. Hatta bunun devam etmesi için kimi zaman daha sert yöntemlere de başvurabilir. Çünkü birçok devletçe önemi olan kuruluşun hissesi bu çarkın bir parçasıdır. Amerika örneğine dönecek olursak vadeli işlem yapan kurumlarda hem gıda üretimi yapan şirketler hem silah üretimi yapan şirketlerin opsiyonları alınıp satılıyor. Birinin durması diğerinin güce sarılmasını sağlar. Wall Street’te de böyle oldu, buradaki spekülatörler işini yapamayacaklarını fark edince polisi devreye soktular.
Bu yüzden ekonomik sistem çöktüğünde insanlığın kendine gelmesi ve yeniden yoluna devam etmesi işçilerin birleşmesiyle değil ancak köylünün üretimiyle mümkündür. Bu bilgisayar karın doyuramadığı müddetçe ve ekonomik sistem basitleşmediği müddetçe çöküş muhtemeldir. Bu yüzden Amerika’ya bakıp bundan ders alıp köylünün ekonomik olarak bağımsızlığı sağlanmalı.
şükrü ademhan
20.10.2011 / 08:14Mehmet sait çakar bey efendi,köylü milletin efendisi olsaydı,yazına köylü efendi olarak başlık yazıp yazına devam ederdin.bu kandırmaca namı bir kenara bırakıp bazı gerçekleri sıralamak daha uygun olur.Emperyalist güçlerin asırlardır üreticiye bakış açılarından dolayı üretici daima ürününü komisyonculara heba etmektedir.TMO çiftçiden 50 kuruştan aldığı buğdayı 70 kuruşa piyasaya verir.komisyoncu ve un fabrikaları 2-3 kuruş farkla çiftçiden buğdayı alır un yapıp arap devletlerine 1 liradan satar.kim kazanır kim yiyer misali.bu gün türkiyede 7-8 milyon ton buğday ekmek olup çöpe uğurlanır.ucuzluğundan dolayı zevadenin ve baş tacı olan ekmeğin şerefi çöp ve çöplük olur.mardin sokaklarında dilencilik yapan muho bile istese günde 4-5 çuval ekmek toplayabilir.ben bir çiftçi ve köylü olarak efendi değilim.asla da TMO\'yu bir dost olarak görmüyorum.bağlı bulunduğum ziraat odalarından da nefret ediyorum,desteklerin de bir dilenciye verilen bir sadaka olarak görüyorum hantallaşmış tarım politikaları değişmesse yakında ekmek el temizleme,dudak temizleme ve hatta masa temizleme aracı olur.resteorantlarda milyonlarca porsyon kuşbaşı kebab pirzola nın yağını emmek için milyonlarca parça parça ekmek atılmaktadır.oysa bir marlborro yu kalbinin üzerinde ki cepte 9 liradan alıp ve taşıdığı sigarayı ....kimden alınıyor,kime veriliyor,nereye atılıyor.işte politika bu....saygılarımla
i.özbek
19.10.2011 / 22:54sait hoca, müslüman mahallesinde komunizm propogandası da yaptın ya artık iflah olmazsın. iyi iyi zaten köye de yerleştin, artık 3. dünya savaşında sütümüzü ve yumurtalarımızı senden alırız. bu işin şakasıydı. <br>basit ve alaylı bir dille sistemi bize anlattın. ama kardeş sen de biliyorsun ki sistem her tıkandığında marks imdada yetişiyor. son 20 yıllık ekonomi analşizlerine ve hele geçen yılkı para sıkışması bize marks'ın işçilerden çok kapitalıst sisteme hayrı dokundu.
abdullah
19.10.2011 / 18:25bu durumu tek bir sozle ifade etmek istiyorum hocam koylu milletin her zaman efendsidir....