Köstebek!

KÖŞE YAZISI

Evinin önünde 19 yıl önce uğradığı suikast sonucu katledilen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetini hangi odakların azmettirdiği, tetiği kimlerin çektiği hâlâ aydınlatılmış değil.

FETÖ Terör örgütünü ilk deşifre eden kitabın yazarı Hablemitoğlu hocamızı ne unutacağız ne de unutturacağız

Unutmak birilerinin her ne kadar işine gelse de bizler kalemlerimiz kırılmadığı sürece yazmaya-konuşmaya ve yüksek sesle katillerinin hesap vermesini dile getireceğiz

Necip Hablemitoğlu suikasti’nin aydınlatılmamasını istemek bu ülkeye yapılacak en büyük ihanettir..

Bugün 31.baskı yapan KÖSTEBEK kitabını okuduğunuzda FETÖ nün gerçek yüzünü göreceksiniz?

20 yıl önce yazılan bu kitap bugünlere ışık tutmuş çok ciddi uyarılar da bulunmuştu..

Ama biz ne kitabı okumak/anlamak istedik ne de rahmetli hocamıza yeteri kadar değer verip koruyup kollayabildik,

Hep öyle olmadı mı zaten?

Hep birileri bu ülke için bedel ödemedi mi?

Peki ne olacak bu gidişatın sonu?

Bugün kaç tane Necip Hablemitoğlu var aramızda?

Kaçımızın geleceği umurunda?

Hangimizin kalemleri namuslu cesur ve yürekli

Ülkesinin geleceği için kalemini satmayarak canıyla bedel ödeyenler Allah katında şehittir..

Eğer bir ülkede şerefli onurlu kalemler aydınlar ve yazarlar yoksa siz orada ne adalet arayabilirsin de hak hukuk..

Hangi görüşten olursanız olun tek bir doğru olduğunu unutmamamız gerek.

Bizler doğruları söyleyenleri yazanları anlamadıkça onları ötekileştirdikçe kaybetmeye mahkumuz

Hem devlet hem milletimiz bu noktada samimi duruş sergilemeli.

Bakın canı pahasına da olsa yabancılarla işbirliği yerli hainleri bize deşifre eden Hablemitoğlu hocamız belgelerle gerçekleri gün yüzüne çıkarmıştı..

Tehditlere karşı yılmamıştı..

Kitabını yazdı kalemini kırmadı..

Biz toplum olarak değerlerimizi öldükten sonra anlayıp ah-vah çekiyoruz..

Peki yaşarken bu mücadeleyi verirken neredeyiz?

Nerede olacağız! Kafamızı kuma gömüp üç maymunu oynamaya devam ediyoruz

Bu kadar samimiyetsiz bu kadar çiğ bir anlayış olamaz?

Canlar gidiyor canlar..

Nerede bulacağız böyle cesur kalemleri aydınlık yüzleri onurlu duruşları?

Gazetecilik mesleği ne hale gelmiş?

Allah aşkına biri çıksın hesap versin?

Kaçımız için Necip Hablemitoğlu başta olmak üzere cinayete kurban gitmiş yazarlarımız-gazetecilerimiz-aydınlarımız önem arz ediyor?

Kaçımız bu insanlara karşı vefa borcumuzu ödüyoruz?

Kaçımız hala aydınlatılmayan suikastların üzerine gidebiliyoruz?

İki satır yazı bile işimize gelmiyor?

Çünkü korkuyoruz?

Çünkü meslek onuru-ahlakı ve namusuna ihanet ediyoruz?

Lay-lom yazılar suya-sabuna dokunmayan yorumlar ve kaçamak köşeler….

Ömrünü fitne-fesat-dedikodu ile geçiren paraya-pula –makama köle olmuş zihinler..

Rahmetli Necip Hablemitoğlu hocamız kitabının kapağında “Pirincin içindeki siyah taştan değil beyaz taştan korkun” diye uyarmış..

Ey gidi hocam artık ne beyaz kaldı ne siyah..

Ortalık toz duman..

Ortalık o kadar yozlaştı ki..

Kime ne anlatacağız kiminle neyi paylaşacağız kimden ne alacağız hepsi-birbirine karıştı..

Kısacası insanlık pirinç tanesi kadar küçüldü !

Büyümeye de hiç niyeti yok!