Kolektif Bilinç ve Azmin Ürünü Tıp fakültesi

KÖŞE YAZISI

            Kolektif Bilinç ve Azmin Ürünü Tıp Fakültesi

Uzun ve dikenlerle dolu bir yolda ilerlemek hiç de öyle kolay bir şey değildir.

Hedeflediğiniz yola kilitlenecek, hesabınızı iyi yapacak, nefesinizi dikkatli, sabrınızı idareli kullanacaksınız.

Nerede durup nerede dinleneceğinizin muhasebesini yaparken, aynı zamanda mesafe kat etmenin engebeli kulvarında sebat etmeyi bilecek ve ona göre menzilinizi ayarlayacaksınız.

Hadi bunları bireysel olarak kendi özelliklerimize göre ister yapar isterse de yapmayabiliriz.

Nasıl olsa; keyif bizim keyfimiz oluyordu.

İyisi veya kötüsüyle eylemimizin ceremesini çekecek olan sadece kendimiz olacağından bu durum da kendimizi bağlıyordu.

Lakin istediğimiz şey kendimiz dışında birçok etken ve faaliyeti içeren toplumsal bir arzunun gerçekleşmesi noktasındaysa, işte o zaman şahsilikten çıkıyor, ortak akıl ve tek yürek olmayı gerektiriyordu.

Zor olan ve hedefe kilitlenmeyi gereken ortak akıl, cesaret ve feraseti sergilemek başlı başına bir organize maharet gerektiriyordu ki, asıl olan da o senkronize birlikteliği ortaya koyabilmekti.

İşte Mardin uzun zamandır özlemini çektiğimiz kolektif akıl ve ortak bilinç eşliğinde hakkı olanı elde edebilme noktasında hem enerjisini, hem beynini hem de zamanını ciddi irade sergileyerek elde ediyor, beraber hareket edebilmenin gücünü sinerjiye çeviriyordu.

Evet, kente ait olan Artuklu Üniversitesi, Tıp Fakültesi açma hakkını alıyor ve hepimizi sevindiriyordu.

Herkes elinden geleni yapıyor, emeğini esirgemiyor belki de Mardin bir ilk etrafında bu kadar toplanabilme becerisini sergiliyordu.

Sivil toplum kuruluşları mı emek dökmüyordu,

Vekilinden Başkanına tüm siyasetçisi mi emek dökmüyordu,

Kamu kurum ve kuruluşları eşliğinde bürokrasi mi emek dökmüyordu,

Dışarıda yaşayıp da uzun zamandır Mardin’e gelmemiş olan ama kalbi bu coğrafya için atan Mardinliler mi başkentte kulis yapıp emek dökmüyordu,

Başta Mardin Life olmak üzere yerel basınımız mı elinden geleni yapma nezdinde emek dökmüyordu…

Daha belki de burada şimdi aklıma gelmeyen lakin ille de bir zarureti ve hak edilmişliği annesinin ak sütü gibi helal olarak görüp mücadelesini veren her kesim ve kitle, emeğini esirgemiyordu.

Mardin tek yürek oluyordu…

Büyükşehir olup da Tıp Fakültesi olmayan tek kent olma vasfına isyan edip, zorlukları aşarak susmanın kabullenmişliğini değil…

Hak etmişliğinin haklılığındaki, kolektif bilincin onuruyla sesini duyurabiliyordu.

Üniversitemiz; Turizm, Tarım, Ticaret ve Tasarım alanlarına, Tıp fakültesi de ekleyerek 5T vizyonu gerçekleşiyordu.

Rektör Sayın Özcoşar özveriyle çabalıyor.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bu sesi duyup onaylıyordu.

Mardin kalesinden Mezopotamya ovasına doğru ahenkle süzülen ortak bilinç ve çaba,

Tıp Fakültesini hep beraber istiyor,

Ve başarıyordu…