diorex

Kızıltepe’de Görev Yapan Savcının Kitabı

Kızıltepe’de Görev Yapan Savcının Kitabı

“Kürtlerin Sofrası”

Bir Savcının kaleminden “Kürt Sorununun İç Yüzü ve Çözüm Yolu” alt başlığıya yayınlanan kitabın adı Kürtlerin Sofrası’dır. Yazarı Kızıltepe’de 2011-2013 yılları arasında savcı olarak görev yapmıştır. Kitaptaki kısa yaşam öyküsüne bakılırsa, Sayın Savcım Ahmet Aslan 1983 Kastamonu doğumludur.2008-2011 yılları arasında Tokan-Artova Cumhuriyet savcısı olarak görev ifa eden Ahmet Bey, 2011’de tayini Kızıltepe’ye çıkar. Burada Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde genel adli yetkililerin yanında terör suçları, organize suçlar ve ceza infaz kurumu idaresinden sorumlu olarak yetkilerini kullanır. 2013 yılında Kocaeli-Körfez Cumhuriyet savcılığına atanır. Sayın Aslan, Marmara Üniversitesi mali hukuk dalında yüksek lisans eğitimi almaktadır.

Entelektüel özeliklere sahip Aslan’ın Cumhuriyet Savcısı ve Soruşturma ile Karanlığa Veda adlı iki kitabı daha bulunmaktadır.

Kitabın içeriği ile ilgili tanıtımına geçmeden önce kitabın adı olan Kürtlerin Sofrası’nın bende yarattığı çağrışıma bir göz atmak istiyorum.

Bir defa kitabın ismi bana Kurtlar Sofrası deyimini çağrıştırdı. Daha çok politik arenalarda kullanılan bu deyim, menfi bir anlam ihtiva etmektedir. Hatta Kurtlar Sofrası ismiyle Attila İlhan’ın 1950-1960 arasını anlatan bir romanı vardır. İlhan bu romanında “ Günümüz bireysel edebiyat yöneliminin aksine Türkiye'de 1940'lardan itibaren var olan bir akım olarak toplumsal gerçekçilik ışığında Attilâ İlhan 1954 Mayıs'ında kaleme almaya başlayıp, 1961 Eylül'ünde bitirdiği ve 1963'te yayımladığı kurgu romanı Kurtlar Sofrası'dır. Bu eser her ne kadar yazılmaya başlandığı dönemin sorunlarını ve edebî akımını yansıtsa da basılış tarihi dolayısıyla 1960 sonrası edebiyata bir örnek teşkil etmektedir.

Türk toplumunun 1923'te ilân edilen Cumhuriyet ile birlikte devam eden modernleşme sürecine ivme kazandıran çok partili rejimin 1950'deki namuslu seçimle ilk iktidarı olan Demokrat Parti'nin ekonomik kalkınmaya olan olumlu etkisi Attilâ İlhan tarafından emperyalist düzene boyun eğme anlamına gelerek eleştiriye maruz kalmıştır. Kurtlar Sofrası bu eleştirinin kurgu boyutundaki karşılığıdır.” (1) Bu pasaj ile hem Ahmet Aslan’ın kullandığı Kürtlerin Sofrası şeklindeki kitabın ismine başka bir açıyla da açıklık getirmek istedik hem de yazar Attila İlhan’ı anmış olduk. Ya da sayın savcım Kızıltepe’de görev

yaptığı süre içerisinde konuk olduğu dost Kürt Sofralarında yaşadığı olumlu atmosferin etkisinde kaldığı için de mi bu ismi seçmeyi uygun bulmuşlardır.

Özgeçmişinden de anlaşılıyor ki KCK’ya operasyonların sürdüğü bir dönemde görev yapmış Savcı Ahmet Aslan. Yazdığı kitap iki bölümden oluşuyor: Bugüne nasıl geldik ve Çözüm.

Kürt ve Kürdistan kavramlarına açıklık getirmeye çalışan Ahmet Aslan, Şeyh Sait isyanı, Lice’de bir İsyan Filizleniyor (PKK’nın kuruluşu kast ediliyor), kavga başlıyor, Örgüt Liderinin yakalanışı, Yeni yapılanmalar ve Barış Yolunda gibi başlıklar üzerinde duruyor.

İkinci bölümde ise, PKK ve Kürtler, Resmi İdeoloji, Barışın Temel Şartı:Yeni Anayasa, Kürtçe, Üstkimlik, Özerklik, Sorunu Besleyen Kaynaklar ve Devletin Geçmişle Yüzleşmesi gibi ve daha başka konular üzerinde duruyor. Yazar En Doğru Yol: Barış ve kardeşlik olduğunu vurguluyor.

Bu yazımda Savcı Ahmet Aslan’ın çözümle ilgili görüşlerine biraz odaklanmak istiyorum.

Barışın Temel Şartı: Anayasa başlığında yazar Aslan “Yeni bir anayasal düzen tesis edemezsek, ne Kürt sorununu kalıcı bir çözüme kavuşturabiliriz ne de gelecek yıllarda ülkemizde ortaya çıkma ihtimali olan etnik, dini ve siyasi kaynaklı sorunların önüne geçebiliriz. (s. 132)

Kürtçe konusunda ise Aslan şunları öne sürmektedir: “İnsan haklarını tanıyan ve garanti altına alan bir anayasal devlet düzeninde, kimsenin her hangi bir insan topluluğunun konuştuğu dilin varlığına ya da yokluğuna dair siyasal düzeyde ahkam kesme hakkı yoktur. Bu tespiti yapabilecek yegane kişi, o dili kullanan kişidir; başkasına söz hakkı düşmez. Bu sebeple, Türkiye’de Kürtçe’ye ilişkin yaşanan soruna ‘Kürtçe diye bir dil var mı?’ sorusuna cevap arayarak yaklaşan tüm görüşler yok hükmündedir. Esas mesele, ülke nüfusunun kayda değer bir kısmını oluşturan Kürtlerin ‘anadil’ olarak kabul ettikleri dilin tanınıp korunması amacıyla devletin atması gereken adımları belirlemektir.” (s.153)

Özerklikle ilgili düşüncelerini şöyle açıklamaktadır: “Kürt coğrafyası için önerilen özerklik (PKK’yi kast ederek) yapılanmanın üniter devlet modelini “değişmez ilke” olarak benimseyen mevcut anayasal düzen içinde oluşturulabilmesi de mümkün değildir. Ortaya atılan bu modelin uygulamaya geçirilmesinin mümkün olup olmadığı ve yine örgütün özerklik projesinin Kürt halkınca ne derece özümsenip talep edildiği de ayrı bir tartışma konusudur. Son olarak “Kürt coğrafyası” olarak adlandırılan bölgede yüzyıllardır yaşayan Arap ve Türkmen nüfusun akıbetinin ne olacağı da meseleye ayrı bir boyut kazandırmaktadır. (237)

Savcı Aslan esas çözümünün En Doğru Yol: Barış ve Birlik olduğunu belirterek kitabını şu sözlerle bitiriyor: “Kanlı yılların ardından önümüze gerçek bir barış fırsatı çıktı. Ve dünya siyasetinin seyrine bakılırsa, böyle bir fırsatı tekrar yakalamak mümkün olmayabilir. Öyleyse gerçeği görmenin vakti gelmiştir. Kürt sorununu ortaya çıkaran Türkler ya da Kürtler değil,

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sistemidir. Bu sistem sadece Kürtleri değil, bir çok etnik, dini ve siyasi grubumağdur etmiştir.Aslında bu eserin özeti de tek bir cümleden ibarettir: Madem ki bizi bu hale getiren “biz” değil ilkeleri yaşatmak uğruna insanların ölümüne razı olabilen siyasal sistemdir, öyleyse el ele verelim ve biribirimizi değil sistemi öldüreli; ırkları değil insanı esas alan ve kimsenin kimseye üstün kabul edilmediği adil bir toplum düzeni inşa edelim. Haydi, barışalım artık…”

Bir savcının kaleminden niyeti, gözlemleri ve yaşadıkları ilçemiz Kızıltepe’de geçirdiği deneyimlerle harmanlanarak bir eser ortaya çıkmıştır. Savcı beyin kitabı bir bütün okunduğunda kendisini anlayabilmek daha kolaylaşır ve daha objektif bir sonuca ulaşır okurlar. Aynı zamanda devletin bir savcısının görüşleri gelinen noktada devletteki değişim hakkında da biraz bilgi sahibi olunabilir diye de bu kitabı köşeme taşımak istedim. Sadece benim bu yazımla yetinmeyin, kitabı edinin ve okuyun diye bir öneri atalım ortaya. Ve son söz barışa dair:

Sayın savcım siz Kızıltepe’den barışık ayrılmışsanız tam da barış o noktadan başlasın dileyelim.

Yararlanılan Kaynaklar. 1.http://blog.radikal.com.tr/kultur-ve-sanat/attil%C3%A2-ilhanin-memleket-sorunu-tahlili-ve-cozumu-kurtlar-sofrasi-13068 03.02.2013 13:54:21

2. Ahmet Aslan, Kürtler Sofrası, Eylül 2014, Anatolia Kültür

Yorum Yaz