Kişiye Özel Hukuk ya da Herkes İçin Adalet

Günümüzde gözlenen hızlı değişmeler
kurum, kuruluş ve firmalara uzun dönemli önlemler almaya zorlamaktadır. Etkili
bir kamu yönetimi, birbiri ile tutarlılığı sağlanmış stratejik yaklaşımları artık
daha çok gerekli kılmaktadır. Yönetimin görevi, insanları, ortak amacı
başarabilir duruma getirmek için onların güçlü yanlarını etkili kılmaktır.
Başarım düzeyi, yönetim fikrinin ayrılmaz bir parçası olmuştur: İş başarımının sürekli
değerlendirilmesi ve iyileştirilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Sorunları
geçici tedbirlerle zamana yaymak değil, onlara etkili ve kalıcı çözümler
üretmek kamu yönetiminde başarı için şart olmuştur. Kuruluşların başarılarının sürekliliği,
hızlı değişmeler karşısında stratejik yaklaşımlarla sorunlara çözüm
sunabilmekten geçmektedir. Diğer yandan, kalite ve mükemmellik arayışının arttığı
bir dünyada, vatandaşına hizmet üretimi-verimliliği- etkinliği artışı sağlama
görevi bulunan kamu kesiminin stratejik yönetim kural ve ilkelerinin uyarlanmasında
dikkat edilmesi gerekli özel boyutlar bulunmaktadır. Kamu yönetiminin yeniden
yapılanmasında ileri görüş/vizyon/ufuk sahibi mevcut yönetici ve işgörenlerden
bu yönde daha fazla yararlanma anlayışı, katılımcılık ve uzlaşma ilkeleri ile
de tutarlı bir gereklilik haline gelmektedir. ( Prof.Dr. İsmail BİRCAN-Kamu
Kesiminde Stratejik Yönetim ve Vizyon)
Kamudan
aldığı gücü kullanan yöneticilerin karar alma süreçlerinde oldukça hassas
davranmaları gerekmektedir. Çünkü kamu yöneticisi konumunda olan kişi, devletin
halka en yakın durduğu kişi yani devleti temsiliyeti bulunmaktadır. Bu nedenle
aldığı kararlar, biri için avantaj diğeri için dezavantaj oluyorsa her şeyden
önce kamu görevlisinin sahip olması gereken temel özellik olan tarafsızlık
ilkesinden uzaklaşmış olduğunu gösterir. Konunun yasal boyutu bir yana
vicdanların yaralanmasına sebep olduğundan dolayı toplum tarafından da “tarafsız”
davranmadığı için dışlanması da olasıdır. Vatandaşların, “hizmet sunucusu”
konumunda olan kurumların başında olan kişilerin bu tür davranışlarıyla
karşılaşmaları durumunda “adli-idari mercilere başvurma hakkı” (suç duyurusu,
şikayet vb.) bulunmaktadır. Çünkü bu kişiler, devlet-vatandaş ve devlet-toplum
ilişkilerinin esasını teşkil eden “güven”i zedelediğinden devlet ve vatandaşın
arasını açmaktadır. Devlet de “tarafsızlık” ve “eşitlik” gibi ilkelere uymayan
görevlilere yaptırım uygulayarak vatandaşın devlete duyduğu güvenin devamını
sağlamaya çalışır.
Themis,
Yunan mitolojisinde “adalet” ve “düzeni” simgeleyen tanrıçadır. Hukuk
sisteminin temel simgesi olan adalet tanrıçasının gözleri bağlı sol elinde
terazi sağ elinde ise keskin bir kılıç bulunmaktadır. Gözlerinin bağlı oluşu tarafsızlığı;
terazi aklı ve adaleti; kılıç ise kararın keskinliğini ifade etmektedir. Bu
doğrultudan bakınca kamu yöneticisi konumunda olan kişilerin kararlarını
verirken gözlerini kapatıp vicdan ve adalet değerleri ışığında hareket etmeleri
gerektiği açıktır. Yöneticinin aldığı kararın “ahlakiliği”nin herhangi bir
tartışmaya mahal vermemesi büyük önem arz etmektedir. Eğer, alınan kararın,
doğruluğu, ahlakiliği ve yerindeliği tartışılıyorsa karar tekrar gözden
geçirilmelidir.
Uzak
olmayan bir geçmişte satranç sporu ile ilgilenmekteydim. Satranç hakemliği eğitimleri
sırasında aldığımız dönemde hakem adaylarına öğretilen temel kural; hakem
olarak verilen kararın taraflardan birine avantaj diğerine dezavantaj
sağlıyorsa hakemin kararını bir kez daha gözden geçirmesi gerektiğiydi. Bu
temel ilke bütün spor branşları hakemliği için de genel-geçerdir. Nitekim göz
önünde bulundurulması gereken hususun “adalet” ve “hakkaniyet” olmasının
özellikle üzerinde durulur. Herhangi bir spor müsabakasında itirazlar
çoğunlukla hakemlerin verdiği kararlara yapıldığı göz önüne alındığında yapılan
işin ve verilen kararın önemi daha da ortaya çıkacaktır.
Velhasıl-ı
Kelam: Oldukça zor ve karmaşık bir zaman diliminde yer alıyoruz.