Kılavuzu Karga olan Hesap Bağdat'tan Döner
Ne yeni yıla dair bir yazı, ne eski yıla dair bir analiz.. Bir olay çok şeyi anlatmaya yeter bazen..
“Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz” atasözünü duymayan yoktur.
Yani; bir işi yaparken, bir eyleme girişirken kime danışılacağı, kimden gelecek söz veya tavsiyelere kulak verileceği konusunun çok iyi hesap edilmesi gerektiğini anlatan bir atasözü..
“Yanlış hesap Bağdat’tan döner” atasözü de herkese malum..
Yani; yanlış bir yolda olduğunu anlayan kişi, bu uğurda ne kadar emek, zaman veya para harcamış olursa olsun, o yolu terk edip doğru olan yola yönelmelidir.
Çok geçmişe dönmeye gerek yok…
Bir hafta içerisinde iki vahim olay..
İlki; Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Heybeli köyünde, askerlerin iki tesisatçıyı terörist sanıp ateş açması sonucu, tesisatçılardan biri öldüğü, diğerinin yaralandığı olay..
İkincisi ise acısı yıllarca silinmeyecek bir infial adeta..
Şırnak’ın Uludere ilçesi Gülyazı ve Ortasu köylülerini terörist grup zannederek üzerlerine yağdırılan bombalar sonucunda feci bir şekilde kaybedilen tam 38 can..
Hani ilkinde acemilik var, acemiliğin verdiği telaş dersiniz de ya ikincisi?
Efendim istihbarat öyle imiş..
Kim verdi bu istihbaratı peki? Buradaki klavuz kim?
Esas sorun buradan kaynaklanıyor zaten..
Bilindik silahlar dahil, silahların en üstünü sayılan İstihbaratın temelinde iş bölümü, uyum ve etkin bir koordinasyon yoksa, sorunun baştan koktuğunu ve gelecekte de kokmaya devam edeceğini söylemeye ne hacet..!.
Olayın muhatabı olan kurumdan gelen açıklama bir istihbaratın geldiği yönünde..
Kalemi eline alan bir muhabir yazar, bu istihbaratın kaynağı olarak bir başka kurumu gösteriyor…
Adres gösterilen istihbarat kurumu ise bu haberleri yalanlıyor..
Bir başka güvenlik kurumuna sorulsa cevabı zaten hazır: İşin içinde değiliz..
Olayın asıl planlayıcıları ise, başarılı olmanın gururu ile köşelerine çekilmiş, tartışmaları kıs kıs gülerek izliyordur belki de..
Her kurumdan bir ses, her kafadan bir ses.. Yorumlarsa havada uçuşuyor..
Efendim neymiş de İsrail istihbaratı işin içine karışmışmış..
Yok, PKK telsiz konuşmalarında yanıltıp köylüleri yem göstermişmiş…
Yok, neronların görüntüleri iyi analiz edilememişmiş daha neler..
Sınır boylarında kaçakçılığın Cumhuriyet tarihiyle yaşıt olduğunu bilmek için ciddi istihbarat yapmaya gerek olmadığını bilmeyen var mı Allah aşkına..!
Her ne hesap yapılırsa yapılsın, bir taktik hatası var..
Her ne şekilde yorumlanırsa yorumlansın, siyaseten dahil pek çok istismara kapı araladığı bir gerçek..
Her ne konuşulursa konuşulsun, 38 masumun katledilmesi ortada...
Aslında ortada görünen en büyük sorun, bunca güzel güvercin arasından kargayı kılavuz edinenlerin sorunu..
Karganın kılavuzluğunda devam edilecek yol haritası yanlış hesaba götürür her seferinde..
Kargalar bölgede uçuşmaya devam ediyor.
Ve insanları “Kırk satır mı, kırk katır mı” tercihi arasında bırakacak, “Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık” ikileminde bırakacak yanlış hesaplar, öyle veya böyle Bağdat’tan her seferinde dönecek..
Meraklısına bir cümle de o mazlum köylülerden: “Bizim burada askerlerle resmi (yazılı) olmayan bir anlaşmamız vardı. Olay olmayacaktı bizde rahatça gidip gelecektik”
Anlayana..
USTAD 01.01.2012