Kanika Fila'nın Öyküsü
NÖBETİMİ TUTMAYA GİDİYORUM USTA...
Paletlerin ıslak topraklarda sınırboyu güvenlik şeridinde
iz bırakıp;çakalların güneş batarken karanlıklarda korktukları için
çığlık attıkları upuzun/cetvelle çizili sınırda Suriye'ye komşu bir ilçe
ve birbirlerine komşu Kürt,Arap ve Asuri halkların bir arada nerdeyse
koyun koyuna aynı evin avlusunu paylaştıkları,çektikleri zorluklara mekan olan Nisébin,Nasib'eyn ya da bugünkü adıyla Nusaybin'de geçer hikayemiz dostlar.
Zeynelabidin Cami-i ve Mor Yakup Kilise'sinin her 'gün
doğuşunda' birbirlerine gülümseyip,merhabalaştıkları hudut boylarında
kırılan'can'parçacıklarının parıltılarıyla kulelere ve 'kaçakçı'lara
isteyip de bir türlü söyleyemediklerini gece karanlığının korkularıyla
her patlama sonrasında yankılanan güçlü bir ''Ağğ.. !'' sonrasında
derinden gelen ve gittikçe zayıflayan iniltilerle gücü
tükenince,saldırgan ''vaviklere''hayvanlara ziyafet olan
kaçakçının,hamalın ve işsiz kurbanlık bedenin kolu-bacağıyla,yarınlara
olan düşleriyle nasıl da etrafa dağıldıklarına kaç kez tanık olunması
gerekir ki,Nisébin'de ?
Hududun-kaçakçının ne olduğunu sabahın erken saatlerinde
küçücük bir lezzet aşevi/kebapevlerinin 'bol kepçe' müşterilerinden
anlaşılırdı bu işe başlayan çaresiz ve sahipsiz çocukları Nisébin'in...
Hududun birkaç noktasında geçişlerin pazarlık sonrasında
at/katır yüklerinin sabaha doğru malı kurtarmak için Zeynelabidin
Mezarlığı'nın indirilen duvarından pazara kaçırılırdı kaçakçı
çocuklar/gençler/kurbanlıklar, geçim adına kolunu-bacağını bırakarak
''Bu da sana ders olsun!..'' dercesine çözüm üretmek istemeyen
anlayışlara,aracılarına ve amaçları sadece soygun olan pazar
talancılarına ''kop bacağıyla''korkmadan değnek üzerinde de olsa dik
durarak,kimliğini çiğnetmeden Mezopotamya'lı olduğunun onurunu duyarak.
Bekir,önce Lezzet Aşevi'nin kapısından haki elbisesiyle girer ve ustaya :
'' En ucuz yemeğiniz?'' diye sorunca,usta :
''Galiba Nusybin'e yeni geldin?'' cevabı gecikmeden gelir :
''Doğru belledin be usta..'' deyince,usta garsona dönerek :
''Otursun çocuklar,bu da Allah'ın kulu.'' deyip,hizmet edilmesini ister.
Lezzet aşevi vitrininin önünden çarçaflı bir kadın birkaç
adım ileriye doğru yoluna devam ederken usta kapıya çıkıp müşteri
karşılamak için :
''Boyrin!'' diye seslenir.Bir süre sonra kapıdan içeri
girip,bir etrafına bir ocak başındaki çalışanlara bakıp sorar çarçaflı
kadın :
''Nevaf usta yok mu ?'' diye sorunca herkes birbirine
bakar ve Nevaf ustanın okula yeni başlayan oğlu Feyzi işaret edilir
çarçaflı kadına.
Kadın,çocuğa sarılır, yanaklarına öpücükler kondururken birden elinden fırlayıp uzaklaşır iç kapıdan tarlaya rüzgar hızıyla Feyzi.
Kadının,ustaya bir şeyler anlatacağı beklenirken birden üzerindeki çarçafı çıkarıp sarar,başındaki çiteyésini (yazmasını) de kenara koyup,sıgarasının yakılmasını ister ustadan.
Başlamadan bölünür öykümüz dostlar,o ara sebleci Hüzni iki
teneke taşıma suyla ıslık çalarak içeri girer;azalan sulara''takviye
geldi''diye tüm çalışanları hoşnut eder sebleci Hüzni'nin taşıdığı
Kanika sularıyla.
Kanika Fila,Araplara göre de Kanikat dedikleri ''Keme'l
kasakis il-fızza'' gümüş telleri gibi Mezopotamya'nın bu zengin kültür
değerlerine durmadan taşıdığı sularının Hevérin Köyü'nün nerdeyse
altında hududa yakın yerden çıkıp Karasu ''May 'İl-Esved'' adını alarak
birgün herkesin mayın tarlasındaymış gibi 'Hımméye' yatağında sıtmaya
yakalanarak bu nedenle 'karaları bağlayan' analar gibi Kanika Fila'nın
yerine ''Avé Reş'' ya da Karasu denileceğini kim bilebilirdi ki ?
Öykümüzün Suriye/Kamışlı'sına,Kaddur Beg Mahallesi'ne bakarsak :
Zeyno,Kamışlı'daki bir kuyuya beş-altı yaşlarındayken
düşer ve dayısı H.Salih'in çabalarıyla çıkarılır ama akli dengesini
kuyulara bırakarak sessizleşir;onlarca yıl öncesinden kuyuların
tehlikelerine dikkatleri çeker Zeyno...
Zeyno'nun,Kamışlı'da bir ablası Melahat,Nusaybin'de de bir
ağabeyi bir başka dayısında,aşevinde babalarından kalan Yaşar Sabah'tan
kiralık dükkanda Nusaybin'de...
Zeyno çocuk denecek yaşta evlenir,ilk kocasından bir
oğlu dünyaya gelir ve zihinsel engelliliğine rağmen Nusaybin'deki
ağabeyinin hasreti düşer yüreğine,tutturur ''Nusaybin'e gideceğim!..''
diye.
Bir bayram günü görüşmesinin karşılıklı ''hınca-hınc''
kalabalığında geçeceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmadığı için,sabahın
erken saatlerinde başladı görüşme/görüşmeler.
Dikenli tellere o kadar yaslanılmıştı ki güzelim gömlekler,bluzlar,yelekler, etekler
bir yandan delik-deşik olurken bir yandan da eller,kol ve bacaklar
küçük yaralanmalara neden olmuştu Kamışlı-Nusaybin sınırboyu bayram
görüşmesinde.
Mahmut usta sıtma nöbetinden kebapevine henüz
dönmüş,huduttaki görüşmenin haberlerini dinler-dinlemez hem garsonu hem
kebapçısı hem de aşçı yardımcısı yetenekleriyle Kezeb atılır ustanın
önüne ve tir tir titreyerek :
''Dayanamayacağım artık,nöbetimi tutmaya gideceğim
usta!..'' diyerek Kışla'ya doğru yönelir hızlı adımlarla Kezeb,Cemal
Ğencero'ya tam da'Bana yaklaşma!'diyecekken memur evlerine yaklaşan
tankların seslerini ve arkasından cemselerin geçişlerini birlikte
izlerler üçyoldan Kaçakçılar Pazarı'na doğru.
Talanların bir tekrarıydı bu pazarda duyulur-duyulmaz
kepengler indirilmeye başlandı Nisébin Kaçakçılar Pazarı'nda,kilidi
vurup uzaklaşmak bir çözüm olmuyordu,koltukaltı değneklerle de malların
talanı engellenemiyordu bu emirkullarının kilit kırmalarına,cemseleri doldurmalarına ''Suka Şeviti'' nin arkasındaki bu pazarda,Batman'dan gelen bu tufanda.
Bir öykü başlar-başlamaz Kanika Fila'nın karasularından öte
yol almadan,sıtma nöbetindeyken bastırılır bir başka öykünün bayram
sevinci yaşanmadan,tanklarla/mayınlarla arkasından öyküler bırakmadan;bin yaşanır bir yazılır bin silinir,bölük-pörçük edilir bu öyküler,gerçekler !..
Okullar açılıyor öğrenciler arkadaşlarına kavuşmanın
sevincini duyarak başlıyor okullarına-öğretmenlerine en çok bir
haftalığına,ya sonrasında ''Harçlara zam yok!'' deyip ders başına her
tekrarda %50 ikincisinde %100 üçüncüsünde %200lere varan bir soygunun
bir talanın pazarı değil mi ?
Benim aklım bu tür karşılaştırmalara pek ermez de ilgililer
bu zamlara nasıl kılıf giydireceklerini doğrusu merak ediyorum sevgili
veliler ve yüksek öğrenim gençleri.
Yeni başlayan öğretim yılında herkese sağlık,başarı ve sevgi dileklerimle...