Kadınlar, Satranç ve Mardin

KÖŞE YAZISI

 

               Dünyanın en kadim tahtasında, tarihin en eski oyunu başlamak üzeredir. Nesillerin baş tacı, inançların en değerlisi ve Cennetin gölgesindeki tüm insanlığın kadınları; Mezopotamya’ ya taşlarını diziyor.

       Bir ucunda Mardin kalesi, diğer ucunda Pers kralı “Ardeşir’in atlar üzerindeki oğlu “Marde” ve karşılarında İran şahının oğlu “Mardin”; Tur-Abidin yamacında esen rüzgârları arkasına alarak piyonlarını öne sürmüş bekliyor.    

       Bazen Merdin dedik, bazen Merdo (kaleler) olduk, bazen kal’at el Marat dedik, Bazen Marid diye tanıtıldık. Diller ve dinlerin şaha kalktığı ama mat olmadıkları bir Mardin hoşgörülüğüne büründük

        Ne mutlu bize!

        Bir yanımız Süryani, bir yanımız Arap, bir yanımız Yezidi, öteki yanımız Keldani.

        Hep pat kalmışız. Tüm şah kışkırtmalarına ve adi saldırılara karşı hep korumuşuz vezir ve şahlarımızın kardeşliğini. Bazen vezir olmuşuz mekânlarımıza, bazen kale gücünde piyon değiştirmişiz zafer anlarımızda.

       Zafarân sürmüşüz tüm yaralarımıza; sevgi ile büyütmüşüz oyalarımızı.

         Can vermişiz. Can katmışız, Kadın vermişiz, oğul büyütmüşüz ellerinde. Bir filin gücü ile beşiklerimizi sallamışız.

         Bir derin tefekküre dalmışız Mezopotamya’ nın üstünde oynanan oyunlara; bir elimizde at, diğerinde fil; bir kalemiz Kasimiye avlusunda, diğeri Zinciriye medresesindedir. Şaha kalkmak üzeriz.   

                                                                                                                                                                           

        “Mat” kokusunu, geçmişin derin oyunlarından alıyoruz. Ve anlaşılmıyoruz hala!  

        Satrançta öyledir. Anlaşılmaz hissedilir. Yapacağın her hamleyi hissettiğin an oyuna dalar ve oyunu kazanırsınız.

        İşte bundan dolayı coğrafyamızda hep kadınlar hislidir, masumdur. En fazla gözyaşı döken onlardır. Hep beyazdır onlar. Asla el kaldırılmaz, asla öne sürülmez ve asla mazlum olmazlar onlar.

***

         Tüm kadınlarımızın ellerinde vezirlerin asası, başlarında şahların tacı var. Bir elinde Stefanova ve Zhu Chen  diğer elinde  Hou Yifanile beraber  “Delilo”  oynamaya kalkacaklardır. Birde “Bablekân” ile  şaha durma heyecanlarına tanık olacağız.

         Evet, Mardin dev bir organizasyona ev sahipliği yapıyor. Dünyanın en zeki kadın satranççıları; Mardin’in tarihi , kültürü , tadı ve damağı ile tanışmaya ve buluşmaya az bir zamanları kaldı.

         Napolyon, öldüğü zaman, kalbinin çıkarılıp bir satranç masasının içine konmasını vasiyet etmiş. Bende diyorum ki: Kalplerinin tamamını değil, yalnız bir parçasını bile bu tahtanın üzerinde bırakırsanız; bizler onu kalbimizin bir köşesinde saklamaya ve yaşatmaya hazırız.

         Bu organizasyonu akıl edenlere ve emeği geçeceklere teşekkür eder.

         Vesselam herkese diyorum…