Kadim Mardin Hafızası ...

'' Ta'ım il- Muné / Mıd-Den u-Mıl Kedduné ''
( Zahirenin tadı küpten ve toprak testiden )
Kadim Mardin'den söz ederken,yaşam koşullarının
zihinlerdeki izlerine/hafızasına bakmayı 81 yaşındaki '' Ğelo '' lakaplı
Halil Amcayla dört aynalı '' kürsi '' nin üzerindeki yorganı aralamak
istedik.
Yazım kuralı,dizim kuralı tanımadan yorganın
üstündeki ' sini ' den başladık sözlerimize özdeyişlerimize ve nasıl
ısındığımıza.
Topraktan kap/kacak içinde '' cora '' denilen
toprak kabın içine köz haline getirilip parlatılan kömürün,zehirlemesin
diye tütsü (harmel) serpildikten sonra altına kesici/yanıcı olmayan
yuvarlak tepsiler konulup geniş bir masayı '' kürsüyü '' yerleştirip
yorganla örttükten sonra siniyi en üstte tutarak hem masamız hem
de Mardin'e özgü bir ısınma aracımız olurdu Antik Kent Mardin'de 1940'lı
yıllarda.
Ğelo Amca'yı bugüne kadar Kadim Mardin'le ilgili hiç
bir yetkilinin kendisiyle Mardin'i sokak sokak tanıyıp,o sokakta ikamet
eden eski Mardinlileri adıyla/lakaplarıyla tanımasına rağmen ''
ilgilenmediklerini '' içini çekerek ifade ediyor.
Ğelo 1930 doğumlu olup bugün için 81 yaşında bir
Mardin hişşi/ bir Mardin hafızası sıfatını almaya layık biri; ben Ğelo
Amcaya bundan böyle Hiş Mérdin demekten kendimi alamıyorum ve gazete
muhabirlerine de Mardin Üçyol ağzındaki müzeye giden yolun solundaki,
kendisine ait olmayan zahire dükkanında sorusu olan herkesi beklediğinin
ilk habercisi ben olayım istedim.
Söze kaleden,kale arkasındaki bahçelerden ve ilk akla gelen :
'' Fi Ğerz Latto Sıo / Mama ka'teluni /
Min dikké le-dikké / Yedé çerhefuni / ''
( Latto Sıo bahçesinde beni vurdular ana,
Terastan-terasa sürüklediler ana...)
Müziğin '' evrenselliğini '' her aklı başında olan
kişinin tartışmamasından yola çıkarak, Mardin'in bu güzel şarkısının
Türkçe'si Diyarbakır'a uyarlanmasını da hatırlayacaksınız :
Mardin Hafızası'nın Hevsel Bahçelerinden haberi yok ama
Ğerz Latto Sıo'dan kendini zorlamadan '' Mardin Kalearkası'nda olduğunu
ve bu bahçenin sahibinin Ahmet Sıo olduğunu,yanıbaşında da
hiristiyanlara ait '' Şems' i '' mezarlığının o zamanlar için kalede her
yılın Nisan ayının ikinci haftasına denk düşen Hassit Merené (Maria'nın
Uyanışı) diye festival havasında her kültürden Mardinlilerin dört
koldan kaleyi feth ettikleri,yerel ve renkli giysilerini giyip,halay
çektikleri haftalarda görmüştüm.'' dedi ve kalearkasındaki kar
havuzlarını(meslecéleri) anlattı Hiş Mérdin.
Hiş Mérdin'in, '' Derviş Hemo il-Féil ( babası
) lakabından da tanındığını,12/13 yaşlarında Mardin'de '
Ğele Is-Sammunayé ' denilen açlık/yoksulluk ve pahalılık dönemini
yaşadığını ve bu nedenle Türkçe adı Un Pazarı olan kadim adlarıyla ''
Sok Il-Dakék,Sok Il-Zed,Sok Il-Illéfin '' denilen çarşının içinde
büyüdüğünü,parası olanın evlerine zahireyi sırtımızda ya da
merkeplerimizle sonradan atlarımızla taşırdık muhteremlerin evlerine
deyip teraziye yöneldi Hiş Mérdin.
Önce, ölçek = rıtıl = 8 kg. değerlerini ortaya koydu
sonra '' Sok Il-Zed '' in zahire satan ustalarını (Illefinlerini)
saymaya başladı Hiş Mérdin :
İbrahim Zeynebé ( Bekim ) Latto Onbaş (askerde onbaşı )
Haci İmhemmed Aysoy,Haci İzzo Aysoy,Latto Habeş( Aygüler )
Rızzo Aygüler,Meco Kadé Şerhé,Haci Yahya Il-Ğırsévi(Kılıç) İsmail Umar
gibi adlarını rahmetle andığı işverenlerini sayıp hala Sadettin Erkan'a
ait zahire dükkanında yaşına rağmen çalıştığına tanık oluyorum,umarım
sizler de tanık olursunuz.
Labirent Mardin sokaklarını adım adım bilen Hiş Mérdin,benim kadim tabirleriyle 'den,carra,sindené,kırrez, hebbuné,nikra,dist,koşğana- beroş(Kürtçe) ' diye sayarken söze karışıp :
'' Ikvara,mehmel,imkebbé,imkeşşé, seliKe,denk,raHa(değirmen)
ceruşé(el değirmeni) muné-mevvin deyip bana ' daha nicelerini
sayabilirim '' le yetinmeyip hemen Kadim Mardin'den bir özdeyişle
dersimi verdi doğrusunu isterseniz,ben de bunu çoktan hak etmiştim.
'' Ye zarı ül-riHen / Le tızra' ıl-riHen / Fi kul li-muKimun /
Lev- kunne Kari il-kiteb / Me sar u- fehimun / ''
(Ey reyhanı ekenler,reyhanı her yerde ekmeyin
Kitap okuyan da olsak anlamayacak kadar zeki olmayabiliriz.)
Burdan kesip ' muné ' zahire yerel konusuna dönerken can alıcı soruya geliyor sıra :
Zahirenin tadı Mardin'de küp ve toprak testiden neden hoş/güzel olur ? diye sorunca Hiş Mérdin :
'' 13/15 yaşlarındayken birden ekmek ve zahirenin
yapıldığı buğday ya bulunmaz olduğu ya da yoksulların satın alamayacağı
kadar pahallandığı, işte tam da o sıralarda küpünde ve toprak testisinde
veya ' ıkvara ' sında ( toprak-tahta dolap ) yeterince zahiresi
olanların keyfine diyecek olmadığı için küp ve toprak testideki
zahirenin bulunurluğu yanında başkaları çok zor bulurken elbette başta
söylediğinizin derinliğini ben de hatırlamış oluyorum ''
Bu değerleri araştırıp insanlığa/vicdanlara sunmak için
Hiş Mérdin'den onay aldıktan sonra kendini bu değerlerle Mardinli kabul
edip '' Evet !..bu nedenlerle Mardinliler,çuval çuval zahireyi
evlerinden eksik etmediklerini..'' tüm tepeden bakanlara Hiş Mérdin
yadigarım olsun; benim de eli öpülecek böylesine hemşerim-renklerim
olsun.
Dükkan kadar büyük dolaplarında ' ıkvarasında ' zahire
bulunduranlarla ilgili geriye kalan bir değer,anlam ifade eden bir
mirasın varlığından söz edebilir miyiz ?
O zaman yaşananları her kültürden ve her dilden insanlara
anlatıp,yoklukların ve direncin bu kültürlerde saklı olduğunu;çözümün
bir parçası olduğunun farkına varana dek Hiş Mérdin'le birlikte bakalım;
işe yarayacak mı ?
Az kalsın unutuyordum :
Hiş Mérdin' le görüşmeye giderseniz, lütfen! Un
Pazarındaki göklere çekildiğine inanılan Boynuzlu Yılan Efsanesi'ni de
sormayı unutmayıp, belki de Sok Ul-Dillélin 'Sipahiler Çarşısı' nda
büyük bir emekle camda,bakırda canlandırılmaya çalışılan Şahmeran'ın
cinsinden son halkasının Mardin'de kendini bu renkli bahçede mutlu ve
güvende gördüğünden mi ? onu da...
'' Seyne hariré sarıt beriré ''
( Yaptığımız bulamaç yağsız oldu.)
A.Vahap Omuzlar
25.05.2011 / 01:52Adnan Köle\'ye ;<br><br>Kültürel değerlerimizin unutulması/unutturulması ve yok olmasıyla ilgili endişelerinize ve hassasiyetlerinize yürekten katılıyorum.<br>Elbette bizlere kalan en değerli mirasın toplumsal bilinç içinde üzerine katarak gelişimini sağlamak ama önce sevdirmek,anlamı altında yatan zekanın kıvraklığını herkesle paylaşabilmek değil mi Adnan Bey ?<br><br>Sizin bu değerlerle dopdolu olduğunuzu bildiğimden dolayı bir gün çat! kapı deyip,bu değerlerin tadını paylaşmayı umuyorum haberiniz olsun Mardin Halkı tanık olsun...Saygılarımla.
Adnan köle
21.05.2011 / 08:59mardin yerli kültürünün kaybolma ile karşı karşıya kaldığı bu günlerde, cidden nefis bir yazı . devamını bekleriz.