Kabe Yerine Hollywood'u Kıble Edinenlere!
Başkalarının kirinden dem vurman senin kirini pak etmez!
Aksine zahiri kirine manevi kir de ekler.
Bazı insanlar bir şeyi bozar sonra da bozdukları şeyin tamirinde onların yöntemiyle hareket etmenizi dayatır; onlara uymayınca da sizi suçlamaya çalışır. İşin enteresan yanı da şakşakçıları da onlara yaranmak için bunu onlardan daha bir üst perdeden dillendirir.
Hatanı başkasına mal ederek vicdanını rahatlatma çabası; beyhude bir çabadır...
Mesele kuyu kazmak değil mesele niyetindir; niyetin kuyudan su içirmek mi, yoksa kuyuya adam düşürmek mi? Önemli olan neticedir, sonuçtur. Ucuz kahramanlık uzun vadede insanı hem perişan eder hem de rezil eder. Ahiretinizi dünyaya satmayın gerek de yoktur. Zira helal dairesi her ikisine de yeter...
Size en az parası kadar değer vermeyeni, parasının para etmediği vakitte; parasıyla baş başa bırakın! Dost kaybı hiç bir kayba benzemez.
Kıskançlıklarına eleştiri adını verenler çoğaldı bu asırda... Hem eleştiriyorlar hem taklit ediyorlar... Ve işte bu, onları ele veriyor.
Senin iyiliğinden ötürü senden nefret edenle nasıl yol olabilirsin ki!
Ya dost olduğunuzu söylemeyin ya da dost doğru olun! Birini sevmek zorunda değilsin fakat sevdiğini söylüyorsan sadık olmak zorundasın. Bir aptalın hatasını düzeltirseniz sizden nefret eder. Şimdi anladınız mı neden sevilmiyor bazı iyi insanlar...
İkili oynayanların sonu çıkmaz sokaktır. Çıkmaz sokağın itibarı da değeri de yoktur.
Babanı, atanı ve hatta değerlerini yok sayanın arkasından gidersen, sonunu sen düşün! Sonra şikâyet etme sitem etme hakkını da kaybedersin. Tecrübeyle sabittir. Unutma! Her güvendiğinin ihanetine uğramamış olabilirsin ama ihanete uğramış herkes güvendiği biri tarafından ihanete uğramıştır.
Kabe yerine Hollywood'u kıble edinenlere hakikatı ne kadar anlatabilirsiniz. Evet, hak yerine batılı düstur edinenlere, seni duymada sağır kesilenlere neyi, nasıl anlatacaksın! Hak olan söylem ile batılı savunanlar ne çoğaldı, ne çoğaldı bu asırda. Kur'an-ı Kerim'i kalbinden çıkartıp diline koyanların vay haline!
Hazreti İbrahim yakınlarına-halkına, içinde yaşadığı topluma şöyle dedi: " Ey kavmim! Bu ne hâl? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz. Siz beni Allah'a (karşı) inkar etmeye ve hakkında bilgim olmayan şeyleri O'na şirk koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi, üstün ve güçlü olan, bağışlayan (Allah')a çağırıyorum. Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah´adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir. Size söylediklerimi hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını hakkıyla görendir.” Müminun 41-44
Nefsini kontrol edebilen hayatını da kontrol edebilir... Herkes seçimi ve tercihinde özgürdür ama sonrasında mutlaka bir şey bulur; kimi belasını kimi müstahakkını.
Doğru yolda olanlarla beraber olun az olmaları sizi yanıltmasın!
Yanlış yolda olanlarla olmayın çok olmalarına aldanmayın!
Kendinizi iyilerden mi sayıyorsunuz? O zaman neyin ve kimin peşinde olduğunuza bakın!
Bazen bir karpuzu kilometrelerce taşırsınız sonra da kelek çıktığını görürsünüz.
İşte, vefasız insanlara verilen emek misali de böyledir.
Efelenmeye, laf ebeliğine gerek yok; gerçek haklı gerçek haksız Allah'ın huzurunda yapılacak olan Mahkeme-i Kübra'da belli olacak!
M. Burhan Hedbi
Ziyaretçi
10.01.2025 / 19:01Sağ olun var olun sayın Seydam okumanın ve yazmanın neredeyse son bulmak üzere olduğu bu zaman da vakit bizleri farklı bakış açısıyla bakmamıza sebep olduğunuz için Allah razı olsun diyor teşekkürlerimi sunuyorum.