İyilere selam Kardeşliğe devam

İnsan olmanın en basit göstergelerinden biri, özelden genele doğru
ilgi-yardım halkasını genişletebilmektir.
Bazı zamanlar vardır ki, geri çekilmek ve bir başına metanet içinde
beklemek erdemli bir tutum iken; bazı zamanlar da vardır ki, er meydanında
görünür olmak ve asla meydanı terk etmemektir erdemli olan.
Bilgi, servet, güç ve sağlık bir sorumluluk yükler sahibine. Benimdir, bana
aittir diyerek üzerine abanamaz ve bunları tekeline alıp hasis davranamaz erdemli
insan.
Bilgi, güç ve servet, sahibine bir hak ve sorumluluk yükler; Korkak
davranamazsın, cimrilik yapamazsın ve bilmiyormuş gibi davranamazsın…
Kişi, sorumlu ve duyarlı olduğunun farkında olduğu ve gereğini yaptığı
oranda insandır.
İnsan bu. Sair yaratıklardan farkı da bu.
* *
*
900 kilometrelik güney sınırlarımızın hemen altında iki komşu devlet
(Irak-Suriye) iç savaş, dış müdahale ve terör nedeniyle adeta yaşanamaz hale
gelmiş ve milyonlarca insan can havliyle ülkemize sığınmıştır.
Bölgemiz sefalet, zorunlu göç ve katliamlara yol açan hadiseler nedeniyle maalesef
büyük bir insanlık dramına şahit olmaktadır.
Mardin olarak da yaklaşık otuz bin terör mağduru ve altmış bin Suriyeli
muhacire ev sahipliği yapıyoruz.
Kişi ve aile olarak her birinin ayrı ayrı acı hikâyeleri ve sıkıntıları
bulunmaktadır.
Bunları yok saymak, ilgisiz-duyarsız davranmak mümkün mü? Elbette değil.
Bizler de oluşturduğumuz platformlarla hem ilgileniyor ve yardım ediyoruz, hem
de ilgilileri doğru bilgilendirmeye ve yönlendirmeye çalışıyoruz.
Mardin, sanayisi küçük ve ticareti vasat olan şehrimiz. Ama sıcak yürekleri
ve derin sorumluluk duyguları ile gelenleri kucaklamayı da görev biliyor.
Kısıtlı imkânlarımız elbette yetmiyor, bu nedenle de başka illerden
Müslümanların yardım ve himmetini esirgememesi gerekiyor.
Mehmet Akif eski bir dostunu fakir-perişan halde görmüş ve ahvalini sormuş;
Adam da sıkıntılarını anlatmaya başlamış.
Akif, elini çaktırmadan cebinde gezdirmiş ama cebi boş. Bunun üzerine
duygularını şu veciz dizeyle ifade etmiş;
“Ya Param olaydı, ya da hamiyetim
olmayaydı!”
Hamiyeti yüksek insanlarımız Allaha hamd olsun ki tükenmemiş, Kardeşlik
duyguları da körelmemiş.
Başta Diyanet Vakfı, İHH, Yardımeli, Memur Sen, Kayseri Gönüllü Teşekküller
Platformu, Deniz Feneri, Medeniyet Vakfı ve İyilik Der olmak üzere bir çok kişi
ve kuruluş bu konuda adeta seferber olmuşlar buradaki yaraları sarmak ve
gönülleri ısıtmak için.
Bunun güzel bir örneğini de Ankara Sevgi Dostluk ve Kardeşlik Platformu
ortaya koydu. Daha önce de kardeşlik elini uzatmışlardı. Ramazan ayının ikinci
günü Diyarbakır- Sur’da, üçüncü günü Mardin’de, dördüncü günü de Cizre’de STK
temsilcileri, Kurum amirleri ve ilgililerin katıldığı bir iftar yemeği tanzim
ettiler. Hem sıcak yüreklerini, hem de değerli bağışlarını sundular.
Mardin’deki iftar yemeğine gönüllü kuruluşlar, idareciler ve değerli
zevatın yanı sıra Suriyeli ve Nusaybinli kardeşlerimiz çoluk-çocuk ailece
katılarak ayrı bir sembolik anlam kattı. Katkıda bulunan ve iştirak eden
herkese teşekkür ediyoruz.
Ayrıca Yeryüzü İyilik Hareketi Derneği olarak İstanbuldan yola koyulan ve
buralardaki kardeşlerinin mağduriyetine lakayd kalmayıp samimi gönülleri ve
değerli yardımları ile kardeşliğin yüklediği sorumluluğu ifa eden merhamet
erlerine teşekkür ediyoruz.
Bugüne kadar isminin anılmasını ve öne çıkmasını hep reddederek mahrumlara
ve muhtaçlara hissettirmeden yardım ulaştırarak şehrimizin birçok yırtığına
yama olan‘bir iyi insan Esat Demir’in katkı ve çabalarını da anmadan geçemeyiz.
İsmini ketm eden daha bir çok iyi insan da yardım etmekten geri durmamaktadır.
İyi ki Müslümanlar var ve iyi ki kardeşlik sınır tanımadan tüm coğrafyalarda ve tüm zamanlarda varlık göstermeye devam etmektedir.Birinci dünya savaşı ve sonrasındaki pür hal-i melalimizi görerek ‘Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem’ diyordu Akif.
Bugünkü bölgesel gelişmelere, İslam dünyasının içinde bulunduğu sıkıntılara ve küresel güçlerin ülkemizi kıstırma teşebbüslerine baktığımızda -matemi tutulacak onca duruma rağmen- direniş, metanet, dayanışma ve kardeşlikten başka bir çıkış yolu olmadığı görülmektedir.
Toplum olarak en büyük sıkıntılarımızdan biri de yetersiz iletişimdir. Tanış olmama ve yanlış bilgi neticesinde kompartmanizm ve karşılıklı yabacılaşma oluşur. Bu da mesafelerin oluşmasını ve kalplerin soğumasına yol açar. Dezenformasyon neticesinde fitne ve provakasyonlar peşinde koşanlar sızmaya başlar…
Bunu aşmanın önemli bir yolu da iller ve bölgeler arası ziyaretleşmeler ve yakınlaşmalardan geçer.
* * *
‘Betonları kırar oruç’ der Sezai Karakoç. Betonlaşan kalpleri, çelikleşen duyguları eritir adeta.
Bu vesileyle Ramazan ayının ezber bozan ve kör alışkanlıklardan insanı sıyıran boyutuna bir kez daha şahit oluyoruz.
Hz. Nuh’un Adalet ve Tevhid mücadelesini kazandığı bu bölgede su alan gemimiz Ramazan ile sahil-i selamete ulaşacak, acı ve sızı dayanışma ve kardeşlik hareketi ile dinecektir. Ümit meşalesi sahih iman ve kutlu çabalar ile yanmaya devam edecektir.
MUHAMMED AYDIN
21.06.2016 / 11:17Sen ve diğer yardım neferlerine mazlum İslam Dünyası adına müteşekkiriz.Tüm ensarlardan Allah razı olsun.