İslam-İbadet ve Hayat(I)

KÖŞE YAZISI

İnsanlık evreninde yapılacak bir ıslah hareketi İlahi vahiy ile teyit edilmiş değilse, tüm zaman ve mekânlarda kalıcı, evrensel bir ıslahı gerçekleştirmesi mümkün değildir. İşte bu noktada Sünnetullah olan vahiy ve Sünnetü’n-Nebi olan Peygamber hayatı metodu devreye girmektedir

İslam; fert, aile ve toplum hayatının tüm evrelerinde çok radikal düzenlemeler ve devrimler gerçekleştirmek üzere ilahi âlemden insanlık evrenine inmiştir. Bu metot, fert ve toplumun fıtratına uygun düzenlemeleri getirmiştir. Bu metot, toplumsal barışı, sosyal birlik ve beraberliği gerçekleştirmek, ümmet bilincini var etmek, kardeşlik muhabbetini sağlamak, sosyal dokuyu sağlamlaştırmak içindir.

Vahiy merkezli Resulullah metodu, toplumsal bünyeyi zayıflatan, sosyal birlik ve beraberliği bozan, kardeşliği yok eden, dış arızalara karşı direnme gücünü ortadan kaldıran bütün bireysel, toplumsal ahlaki ve psikolojik olayların üzerine çok büyük bir kararlılıkla gitmiştir. Bunun yanında ırkçılık, bölgecilik, mezhepçilik, zulüm, hukuk ihlali gibi toplumun bünyesini çökerten, bölünmeye zemin hazırlayan, her türlü kötü davranış ve tutumları köklü bir şekilde yasaklamıştır. Toplum için öngördüğü ibadet ve adetlerde bu birlik ve beraberlik ruhunu ısrarlı bir şekilde ve fıtrata uygun olarak müminlere telkin etmiştir. Mümin camiayı kardeşlik içerisinde yaşaması için önemli uyarılarda bulunmuştur. Nebevi metot beraber yaşamayı toplumun benliğine işlemek için kardeşlik üzerinde fazla durmuş ve kendi nefsi için istediğini mümin kardeşi için istemedikçe mümin olamayacağını ilan etmiştir. İslam’ın metodolojik, felsefi vb kavramlarını açıklamaktan ziyade bu yazımda İslam’ın pratikte birlik-beraberlik ve kardeşlik duyguları nasıl geliştirdiği ibadet noktasını açıklamaya çalışacağım.

      Namaz Faktörü: Bilindiği üzere Namaz, Müslümanların beş vakit kılmakla mükellef oldukları bir ibadettir. Mükellefiyet açısından baktığımızda bütün Müslümanların fark olmaksızın onunla sorumlu olduğunu görmekteyiz. Zengin-fakir, erkek-kadın, âlim-cahil, amir-memur, güneyli-kuzeyli her Müslüman’a farzdır. Yani herkes birdir, kimsenin kimseden ayrı durumu yoktur. Namaz her yönüyle birlik ve eşitlik dersini vermektedir. Namazın eda edilişine dikkat ettiğimizde; Herkes ALLAH-U EKBER ile aynı yöne (kıble) doğru yönelerek, aynı hareketleri yaparak, içtimai birliğini pekiştirmesi gereken bir öğe bizlere göstermektedir. Bakınız namazı cemaatle kılmak; neredeyse vacip mertebesinde müekket bir sünnettir. Hz. Peygamberin ısrarla üzerinde durmasının elbette büyük hikmetleri vardır. Günlük cemaat namazları Müslümanların periyodik bir şekilde yapmakta oldukları günlük bölgesel toplantılarıdır. Günde beş vakit bir araya gelinir, köyün mahallenin durumunu, problemlerini ve çözüm önerilerini görüşme fırsatını elde ederler. Bu sayede kötü durumlara karşı teyakkuza olur ve anında tedbir alma imkânına kavuşurlar. Cemaat namazı sayesinde bir araya gelmekle cemaate katılanlar arasında sevgi-saygı bağları oluşur ve güçlenir. Bu birlikle toplumun zindeliği ve beraberliği sağlamışlar. Cemaatle namaz kılarken hiç kimseye ayrı yer tahsis edilmemesi; siyah-beyaz, zengin-fakir ast-üst farkı olmaksızın herkesin aynı yere başını koyması her gelenin namazgâhta bulunduğu yere oturması ve insanların sahip oldukları statülere göre hiçbir protokolün geçerli olmaması ile eşitlik, birlik ve beraberliğin hususunda insanlık camiasına önemli mesajlar vermektedir.

Cuma namazı faktörüne baktığımızda; Cuma namazı, şartları haiz olan tüm Müslümanlara farz, Bayram namazları da vaciptir. Bunlar dinin şiarını belirlediği için çok önemlidir. Vakit namazında cemaat usulü gibi aynı yerde toplanıp protokol vb. sıralama olmadığı gibi omuz omuza verip birlik ve beraberliği mükemmel bir şekilde pratiğe dökmektedir.  Özellikle Cuma namazında insanlara telkin etmiş olduğu hutbelerde sözünü ettiğimiz birlik-beraberlik hususunda büyük dersler vermektedir. Bu nedenle kanaatimce birlik-beraberlik hususundaki ders mahiyetinde büyük öneme sahip hutbeye şu noktaya dikkat etmeliyiz. Hutbenin en yetkili ve en müstahak kişi tarafından verilmesi, yani âlim olup ilmi ile amel eden kişi olmalı ki minberden yükselen nidanın halkı psikolojik olarak da mutmain etmesidir Cuma hutbesi. İşte bu açıdan baktığımızda, Cuma namazlarına ümmetin haftalık toplantıları dersek hiç yanılmamış oluruz. Cuma namazlarında bir araya gelen insanların birilik-beraberlik ve eşitlik duygularını bir kez daha his edip hatırlar. Malumunuz İslam’da cemaat şuuru daha canlıdır. Cuma uygulamalı olarak ümmete şöyle bir telkinde bulunmaktadır: “Bir Kişi Çok Kişi, Çok Kişi Tek Kişidir