Irkçılar bizden değildir

KÖŞE YAZISI

Bu farklılıkları vahdet şemsiyesinin müşfik çatısı altında bütünleştiren kutlu serencam benim gibi fani bir kula ait değil. Asabiyete giden bütün çirkef yolları kapatan kutsal barikatın sahibi ırkçılığın temelini söylem ve eylemiyle dinamitleyen İslam peygamberine ait. Bütün var olanları yoktan var eden yüce Allah insanları insan olma bakımından bir tarağın dişleri gibi eşit yaratmıştır. Ve yaratılışı kendi inisiyatifinde olanları hiç kimse için bir övünme aracı haline getirmesine izin vermemiştir. Rengini, ırkını, soyunu seçme özgürlüğüne sahip olamayanların bu tür farklılıkları ile övünmesi akılsızlıktan başka bir şey değildir.

    İslam, zülüm ve sömürüye yol açan tüm inanç ve düşünceler gibi ırkçılığı da yasaklamıştır. Kur’an ırkların aynı kökten geldiklerini ifade ederek üstünlük iddialarının temelsizliğini ilahi yasalarla ortaya koymuştur. İslam nizamı  bu münasebetle ırkçılığın her türünü şiddetle reddeder. Tarih boyunca üstün sayılan ırkların diğer ırklar üzerinde egemenlik kurma ve sömürme girişimlerinde meşrulaştırıcı bir gerekçe olarak kullanılan ırkçılık, toplumlar arasındaki birlik ve dayanışmayı yok etmesi; zülüm ve sömürüye neden olması yüzünden İslam tarafından kesin bir dille yasaklanmıştır. İslam peygamberi ‘‘asabiyete çağıran bizden değildir.’’ Bir başka hadisi şeriflerinde de ‘‘ asabiyet davası üzerine ölenler bizden değildir.’’buyurarak tarih boyunca kendi dışındaki ırkların köleleştirilmesine neden olan ırkçılığa karşı tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur.  İlahi kelam Kur’an da, ‘‘takva’’ adını verdiği sorumluluk bilincine dayanmayan her türlü üstünlük iddiasını birer ırkçılık tezahürü olarak kabul eder ve böyle bir tasavvuru şiddetle reddeder. Bu bağlamda Kur’an Şeytanı ilk ırkçı ilan eder.  Zira şeytan Allahı’n ‘‘Ademe saygı göster’’ emrini reddederek, kendi ırkının üstün olduğunu iddia ederek ‘‘Ben ondan üstünüm, zira beni ateşten onu çamurdan yarattın’’ diyerek kendi iradesi ile elde edemediği bir farklılığını meziyet haline getirmiştir.  Şeytanın ilahi azamete karşı tavır takınışı madde endeksli birer materyalist çıkıştan başka bir şey değildir. Şeytanın ilkel bir ırkçılık olarak dışa yansıyan bu çirkin materyalist tavrı onu Allah’a karşı lain bir isyana sürükledi. İblisin tasladığı ırki üstünlük iddiası onun şeytanlaşmasına neden olurken, ırkçı şeytanın çağdaş takipçileri ise milliyetçilik, ulusçuluk ve ırkçılık adı altında insanlığa zülüm, gözyaşı, soykırım, kin ve intikamdan başka bir şey getirmediler. Allah’ın özgür olarak yarattığı kullarını köleleştirmenin altında asabiyet virüsünden başka bir şey bulunmamaktadır. İslam peygamberinin diliyle lanetlenen asabiyet endeksli her türlü milliyetçilik o ulusun dışında kalanlar için birer zülüm gerekçesi olmuştur. 

    Ümmetinin bugün çirkef pençesinde kıvranıp durduğu, bölük pörçük bir aileye dönüştüğü asabiyet hastalığını çağlar ötesinden adeta gören bu ümmetin peygamberi tarihi veda hutbesinde ‘‘Ey insanlar! Sizin Rabb'iniz birdir. Babanız, ananız da birdir!. Araplık ne ananızda vardır, ne de babanızda. O sadece sonradan meydana gelen dil farkından ibarettir. Arap'ın Arap olmayan ırklardan üstünlüğü yoktur. Üstünlük, Allah'a iman ve itaattedir. Bunu herkes böyle bilmeli, aranıza ırk ayrımcılığı sokmamalısınız! Şunu da bilmelisiniz ki, ırkçılığa çağıran bizden değildir!’’ diyerek oluşacak olan bir hastalığa erken teşhis koyarcasına bu illetli hastalıktan kurtulma reçetesi olarak da, ırkçılık yapan sahabeye belki de daha önce hiç kullanmadığı bir azarlama cümlesi ile ‘‘Da’hu ilennar’’ bırak o adamı cehenneme kadar yolu var demiştir.

    Adeta çağımızın vebasına dönen ırkçılık, başkasının inkarı üzerine kurulu bir zihniyet olduğundan Allah’a bir isyan ve başkaldırıdan başka bir şey değildir. Genlerine ırkçılık virüsü bulaşanlar kendi ırkına mensup bir bireyi aleme eş tutarken, inkar ettikleri diğer ırkların etkiye karşı gösterdikleri tepki ise -ırkçılıklarının dini bir yönü olmamasına rağmen- sömürülen ırkın kurtuluşunu düşman bildiklerinin dininde aramaları kadar abes bir şey yoktur. Irkçılık virüsünden kurtulmanın en önemli yolu dinin insana biçtiği fıtri değeri bilip özümsemekten geçer. Her kim Allah tarafından kendilerine bahşedilmiş bir fıtri hakkı ( ırk, dil, vs.) gasp etmeye, yasaklamaya kalkışırsa, onlar ırkçılığın lağımlı bataklıklarına düşmüşler demektir. 

İslam ümmetinin  mazlum ve mağdur çocukları nefretten bıktı.

Şimdi sıra kardeşlikte.